TRT arşivinden çıktı... Uğur Mumcu ve Emre Kongar'ın 39 yıl önceki ittifak tartışması

Türkiye tarihi bir seçimin arifesinde ve ittifakları tartışıyor.. Bundan tam 39 sene önce, yani 12 Eylül darbesinden bir yıl önce 1979'da basın şehidi ve efsane gazeteci Uğur Mumcu ile Usta gazeteci Emre Kongar TRT ekranlarında "uzlaşı" başlığı altında ittifakları tartışmıştı.

cumhuriyet.com.tr
<video:963909>

Türkiye tarihi bir seçimin arifesinde ve ittifakları tartışıyor. MHP ve AKP ile birlikte BBP de Cumhru İttifakı ortaklığının içerisinde yer almaya çalışıyor. Karşı tarafta ise İYİ Parti, CHP, SP ve diğer partiler yer alıyor. İttifaklar tartışması Türkiye için yeni bir olgu değil. Bakın bundan tam 39 sene önce yani 12 Eylül darbesinden bir yıl önce 1979'da basın şehidi ve efsane gazeteci Uğur Mumcu ile Usta gazeteci Emre Kongar TRT ekranlarında "uzlaşı' başlığı altında ittifakları tartışmıştı.

İşte o tartışmadan bir bölüm;

 Uğur Mumcu: Türkiye'de bu anlamda bir uzlaşma yok. Şöyle anlaşma. İşverenle işçi uzlaşıyor. Nerede uzlaşıyor, toplu sözleşme masasında uzlaşıyor. Aralarında uzlaşma çelişki var mı-yok mu onlar ayrı tartışma konusu ama hukuk devleti onların nasıl uzlaşacağını gösteriyor. 'Gidersiniz toplu sözleşmede uzlaşırsınız' diyor. Başka nasıl uzlaşmalar oluyor? Bir de salt görüşmeleri var; stratejik silahlandırılmaların sınırlandırılması.

"Anayasa, çeşitli eğilimdeki partilerin bir metin üzerinde uzlaşmaları demektir"

Emre Kongar: Kimle kim arasında efendim?

 Uğur Mumcu: Kapitalist dünya diyoruz değil mi! Amerika ile sosyalist dünya, sovyetler uzlaşıyor. Ya da Çin Halk Cumhuriyeti ki emperyalizmi 'kağıttan kaplandır' diye tanımliyor ama Amerika Birleşik Devletleri'yle ya da Carter yönetimi ile uzlaşıyor. Bir uzlaşma çağında yaşıyoruz. İtalya'da bunun en somut örneğini gördük. İtalyan Komünist Parti ile Hristiyan Demokrat parti terörizme karşı birleştiler. Görüşlerini terk etmediler. Bu çağın bir uzlaşma çağı olduğunun bilincine vararak birşleştiler. Neye karşı, terörizme karşı birleştiler... Türkiye'de bu anlamda bir uzlaşma yok. Yani herkes kendi görüşlerini ancak karşı tarafa saldırarak anlatmaya çalışıyor. Oysa bir sağcının da solcuyla, bir Marksist ile liberal iktisatçının, işçi ile işverenin uzlaşacağı konular vardır. Hukuk devleti uzlaşma demektir. Anayasa ne demektir, çeşitli eğilimdeki partilerin bir metin üzerinde uzlaşmaları demektir. Ama biz şöyle kabul ediyoruz; İki büyük parti olsun, öbür partilerle uzlaşmayalım. Onları kötüleyelim, karalayalım. Sağ ya da sol. Hiç ayırt etmiyorum. Her türlü partiye örgütlenme olanağını verirseniz uzlaşma da kendiliğinden doğar.

"Süngü ile her şeyi yapabilirsiniz, ihtilal de yapılır ama üzerine oturulmaz"

 Emre Kongar: Bu konuda galiba, ben bir terim farklılaşması yapayım. Uzlaşmadan çok siz bir ittifak üzerinde duruyorsunuz. Yani demokrasinin temel kuralları üzerinde bir ittifak gerekir diyorsunuz. Örneğin iktidar barışçı yollarla değiştirilmeli, silahla değil. Zaten bu silahlı meselede büyük bir politikacının sözü var; süngü ile her şeyi yapabilirsiniz, ihtilal de yapılır ama üzerine oturulmaz. Aslında barışçı yollarla iktidarın değişmesi en sağlıklı da değişme yolu. İşte bu ittifak sizin herhalde söylediğiniz. Yaniiktidarın değişmesi konusundaki ittifak. Değişme yolu konusundaki ittifak değil mi?

"Demokratik yollarla iktidara gelme olanağı ortadan kalktığı zaman"

 Uğur Mumcu: İşte bu uzlaşma yol tıkandığı zaman ortadan kalkıyor. Demokratik yollarla iktidara gelme olanağı tıkandığı zaman karşılıklı olarak silahlı eylemler, karşılıklı olarak uzlaşmaz yollar ortaya çıkıyor. Oysa azınlıkta olan bir parti " ben görüşlerimi halka anlatacağım, günün birinde halk bana oy verecek ve ben halkın özgür oyuyla iktidara gelicem' umudu varsa demokrasi vardır.