'Torba yasayla ilgili iddialar gerçek dışı'

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB'nin Torba Yasa'yla ilgili dün yaptığı açıklamasının "asılsız, mesnetsiz, önyargılı mülahazalarla ortaya atılmış, yanlış, yanlı, iyi niyetten yoksun iddialar, bazı kesimlerin şimdiye kadar yaptıkları gibi vatandaşlar için yapılmış ve yapılması düşünülen bütün iyileştirmelere karşı çıkmayı refleks haline getirmiş olmalarının bir sonucu" olduğunu savundu.

cumhuriyet.com.tr

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada Torba Yasa Tasarısı'nın, çalışanlar ve emekliler lehine bir çok hak getirmeyi, çalışma hayatı içindeki pek çok bürokratik engeli ortadan kaldırmayı, işsizlikle mücadelede ek tedbirler getirilmesini ve genel olarak çalışma hayatının kalitesinin artırılmasını amaçladığı kaydedildi. Her yasal düzenlemenin eleştirilebileceği belirtilen açıklamada DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından Torba Yasa'yla ilgili dün yapılan yazılı açıklamayla kamuoyunun bilinçli olarak yanıltılmaya çalışıldığı ve gerçek dışı iddialar ortaya atıldığı savunuldu.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB'nin karşı çıktığı noktalara tek tek yanıt verilen açıklamada iddia edildiği gibi İşsizlik Sigortası Fonu'nun amaçları dışında kullanılmasının söz konusu olmadığı, aksine yapılan düzenlemelerle işsizlik sigortası fonundan çalışanların yararlanmalarının kolaylaştırıldığı, kısmi süreli çalışanların dahi işsizlik ödeneğinden yararlanmalarına imkanı sağlandığı ifade edildi.
 

Mahalli idarelerdeki işçilerin kamu kurumlarına aktarılması

Mahalli idarelerde istihdam edilen ihtiyaç fazlası işçilerin kanunda belirtilen kamu kurumlarına aktarılmalarının, işçilerin lehine olan bir uygulama olduğu da kaydedilen açıklamada halen mahalli idarelerde norm kadro fazlası 52 bin 301 personelin bulunduğu belirtilerek "Yapılan düzenleme belediyelerde uzun süredir mali imkansızlıklardan dolayı maaşlarını alamayan işçilerin ihtiyaç duyulan ve maddede belirtilen kamu kurumlarına aktarılmasından ibarettir. Böylece mahalli idarelerdeki ihtiyaç fazlası işçilerimiz kanunda gösterilen kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılarak aylık ücretlerini, kıdem tazminatlarını ve diğer sosyal haklarını düzenli bir şekilde alabilmelerine imkan sağlanmaktadır. Bu düzenleme ile belediyelerde hizmet alımı yolu ile taşeronlaşmanın yaygınlaşacağı yönündeki iddianın da hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Zira aktarılacak işçiler zaten mahalli idarelerdeki ihtiyaç fazlası işçiler olup, yerlerine işçi alınmayacağı gibi bu ayrılacak işçiler gerekçe gösterilerek ilave hizmet alımı yapılmasına müsaade edilmeyecektir" denildi.
 

'Memurlar ödünç verilecek iddiaları gerçek dışıdır'

Memurların kurumlar arasında 6 aya kadar kamu yararı ve hizmet gerekleri gibi gerekçelerle geçici görevlendirileceği, memurların ve işçilerin başka kurumlara ödünç verileceği iddialarının da "tamamen gerçek dışı olduğu" ifade edilen açıklamada "Zira memurların geçici görevlendirilmelerini düzenleyen maddede bu geçici görevlendirmelerde memurun muvafakatinin aranacağı açıkça belirtilmiş, istisnai durumlar için kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek üstelik Devlet Personel Başkanlığının görüşü alınmak suretiyle geçici görevlendirme yapılabileceği belirtilmiştir. Tasarıda norm kadrosu fazlası memurların ihtiyaç fazlası personel olarak 4/C statüsüne geçirilmesine yönelik bir düzenleme olmadığı gibi böyle bir niyet de yoktur" ifadelerine yer verildi.

'Uzaktan çalışma ile emeklilik imkansız olacak iddiası gerçeklerden uzak'

Açıklamada, evden çalışma, uzaktan çalışma ve çağrı üzerine çalışma biçiminde esnek çalışma modelleri getirilerek iş yaşamının esnek ve kuralsız hale getirildiği bu şekilde çalışanların eksik çalışmalarına ilişkin primlerini ceplerinden ödeyecekleri, sağlık sigortasından yararlanamayacakları, asla emekli olamayacakları, gelirinin yüzde 12'si oranında prim ödemeyenlerin sağlık hizmetlerinden yararlanamayacakları, kadın emeğinin sömürüleceği yönündeki iddiaların da "gerçeklerden uzak iddialar" olduğu kaydedilirken "Çağrı üzerine çalışma"nın yeni getirilen bir çalışma modeli değil, halen İş Kanunu'nda mevcut olan bir çalışma şekli olduğu vurgulandı.

Gelişen teknolojik imkanlar ve çalışma hayatındaki yenilikler nedeniyle ortaya çıkan evden çalışma ve uzaktan çalışma olarak tabir edilen çalışma şekillerine yönelik şu anda her hangi bir düzenleme olmadığından bu şekilde çalışanların bugün kayıt dışı çalıştığını ve sosyal güvenceden yoksun bulunduğu bilgisine yer verilen açıklamada şöyle denildi: "Yapılan düzenleme ile hali hazırda evden çalışma ve uzaktan çalışma yöntemine göre çalışanlar hukuki güvence ve kayıt altına alınmakta, İş Kanunu'ndan ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan bütün haklardan yararlanabilmelerine imkan tanınmaktadır. Kısmi çalışanların çalışmadıkları günlere ilişkin sigorta primlerini yatırmalarına imkan sağlanarak iddiaların aksine zamanında emekli olabilmelerine imkan sağlanmaktadır. Bugün ayda 16 gün çalışan kısmi süreli çalışan bir işçinin emekli olabilmesi için 60 yıl çalışması gerekmektedir. Yapılan düzenleme ile kısmi süreli çalışanlara da tam süreli çalışanlarla aynı süre ve şartlarda emekli olma imkanı getirilmektedir"

Dünkü açıklamada yer alan "Kadın emeğinin sömürülecek" ifadelerinin "insafsızlık" olarak nitelendirildiği açıklamada evlerinden şirketlere parça başı iş yapan kadınların tasarı ile kayıt altına alındığı, sosyal güvenceye ve iş kanunundan kaynaklanan diğer bütün hak ve güvencelere kavuşturulduğu belirtildi. Düzenlemeyle ayrıca, kadın istihdamına yönelik teşvikler getirildiği, bu çerçevede kadınların sigorta işveren prim payı 54 aya kadar süreyle devlet tarafından karşılandığı kaydedildi.
 

'İlk defa işe gireceklerin istihdamını kolaylaştıracak'

Meslek lisesi, meslek yüksek okulu ve çıraklık okulu öğrencilerinin aynı kategori içine sokulacağı ve stajyerlik uygulamasıyla bunların mağdur edileceği yönündeki iddiaların da "tamamen gerçeklerden uzak" olduğu ifade edilen açıklamada şu görüşlere yer verildi:
"Tasarıda çırakların mevcut durumunu değiştiren hiç bir düzenleme yer almamaktadır. Hali hazırda mesleki öğrenim gören öğrencilerin staj imkanı hemen hemen hiç yokken, staj yapanlara doğru dürüst ücret ödenmezken hatta staj yapabilmek için öğrenciler işyeri bulamazken staj imkanının geliştirilebilmesi için 10 personel çalıştıran işyerlerinde de öğrencilerin staj yapabilmelerine imkan tanınmaktadır. Ayrıca, meslek yüksek okullarının öğrencilerine ve mesleki teknik eğitim veren yüksek okulların öğrencilerine de staj imkanı getirilmektedir. Mesleki eğitim veren okullarda staj eğitim eğitimin bir parçası olup kapsamın genişletilmemesi halinde gerekli biçimde eğitim almaları mümkün olmayacaktır."

Açıklamada, deneme süresinin 2 aydan 4 aya çıkarılmasının işçilerin bu süredeki ücretlerine, izin haklarına, ihbar tazminatına hiçbir etkisi bulunmadığı, bu düzenlemenin hali hazırdaki kanunda da mevcut olup toplu iş sözleşmesi ile bütün işçiler için 4 aya kadar arttırılabilmesine yönelik hüküm bulunduğu kaydedilerek "Tasarı ile bu husus ilk defa işe girenler içinde 4 ay olabilecek şekilde düzenlenmektedir. İlk defa işe girecekler için deneyimin nedenli önemli olduğu açıktır. İşverenler işe alacakları işçilerin deneyim sahibi olmalarını tercih etmektedir. Nitekim genç işsizliği oranı ortalama işsizlik oranının oldukça üzerindedir. Böylece ilk defa işe girecek olanların istihdamı kolaylaştırılmaktadır" ifadelerine yer verildi.
 

'Düzenleme ile işçi şikayetlerinin hızla sonuçlandırılması amaçlandı'

Açıklamada işçi şikayetlerinin müfettişler eliyle değil de bölge müdürlüğü memurları eliyle incelenmesinin denetimsizliği arttıracağı, işçinin temel haklarının bağımsız iş müfettişlerinden alınarak bakanlık personeline verilmesinin denetimsizliğe neden olacağı yönündeki iddiaların da doğru olmadığı savunulurken özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, işyerlerinin kapanması ya da istihdamda daralmaya gidilmesi sonucu, işten çıkarılan işçilerin, işverenleri ile aralarında çıkan iş uyuşmazlıklarının idari yönden çözümü için bakanlık bölge müdürlüklerine başvurduğunu, asli görevleri işyeri denetimi olan iş müfettişlerince iş sözleşmesi sona ermiş işçilerin iş sözleşmesinden kaynaklanan kişisel alacaklarına ilişkin şikayetlerinin incelenmesinin tam anlamıyla bir teftiş ve denetim faaliyeti olmayıp, bu şikayetlerin sonuçlandırılmaya çalışılmasının, bugünkü haliyle hem uzun zaman aldığı hem de iş müfettişlerinin asli görevleri olan işyeri denetimlerinden geri kalmalarına neden olduğu kaydedildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Yapılan düzenleme ile iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin işçi şikayetlerinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürlüklerince incelenebilmesine imkan tanınarak iş müfettişlerinin asli görevleri olan işyerlerinin teftiş ve denetimine yoğunlaşmaları, öte yandan işçi şikayetlerinin hızlı bir şekilde sonuçlandırılması amaçlanmaktadır. Görüleceği üzere bütün bu iddialar asılsız, mesnetsiz, önyargılı mülahazalarla ortaya atılmış, yanlış, yanlı, iyi niyetten yoksun iddialar olup, bazı kesimlerin şimdiye kadar yaptıkları gibi vatandaşlarımız için yapılmış ve yapılması düşünülen bütün iyileştirmelere karşı çıkmayı refleks haline getirmiş olmalarının bir sonucudur."