Toprak da siyaset de kirleniyor: Müsilajlar ve çöpler...
Bir yanda Marmara Denizi'ni saran, bir tabaka olarak yayılan ve denizdeki oksijeni tüketen müsilaj; diğer yanda ise İngiltere’den, Almanya’dan Türkiye'ye gönderilen ve kaybolan çöpler var. Toprak da siyaset de kirleniyor.
Özge Mumcu AybarsMarmara Denizi’ni müsilaj sardı. Müsilaj ya da “deniz salyası”, gırgır balıkçılara göre “kaykay”, “fitoplankton” denilen tek hücreli bitkisel mikroorganizmaların denizde çoğalmasından kaynaklanıyor. Kasım ayından bu yana müsilaj, Marmara Denizi’nde görülüyor. Marmara Denizi’nden sonra Çanakkale Boğazı’na indi müsilaj ve de kent merkezinden geçen Sarıçay’ı da kapladı. Sarımsı beyaz bir tabaka, çamur dolu. Balıkçılar denize çıkamıyor, olta balıkçılarının oltaları çamurla kaplanıyor…
Bir tabaka olarak yayılıyor ve denizdeki oksijeni tüketiyor. TÜDAV’a (Türk Deniz Araştırmaları Vakfı) göre, müsilaj biyolojik çeşitlilikte bir azalmaya neden olacak ve de Karadeniz ve Kuzey Ege’yi de olumsuz etkileyecek.
Müsilaj deniz yıldızı, yengeç, midye ve dipte yaşayan diğer deniz canlılarının üzerini bir tabaka olarak kaplıyor. Kirlilik ve de normalin üzerinde seyreden deniz sıcaklıkları da müsilaja neden olan etkenler arasında yer alıyor. Arıtma veya gemilerin petrol temizleyen bariyerleri önlemler için öneriliyor.
ATIKLAR DÖNÜŞTÜ MÜ?
Diğer yanda kaybolan çöpler var.
İngiltere’den, Almanya’dan insanların evlerinde çöp kutularında ayırarak attığı çöpler Türkiye’ye gönderiliyor, gönderildikten sonra kayboluyor. Düzce’de 2B Plast adında bir şirket, Almanya’dan 400 konteyner çöp ithal etmiş. Çöpler Türkiye’ye gelmiş ama gelin görün ki şirket çöpleri almamış. Almanya 2020’de Türkiye’ye 136 bin ton plastik atık ihraç etmiş. Bir hesaba göre, Düzce’deki fabrikaya gönderilen miktar 625 bin kişinin bir yıllık tüketimine denk geliyor. Gazete Duvar muhabirleri, şirkete ulaşmaya çalıştıklarında haberlerin yalan olduğu ifadesiyle karşılaşmışlar. Şirketin 2021 yılının şubat ayında konveyör bantlarını, yıkama küvetleri ile kırıcı makinalarını söküp çıkardığı söyleniyor. Bir çözüm bu atıkların yakılmaları ama bu da çevre açısından risk taşıyor. Greenpeace’e göre İngiltere’deki plastik atıkların yaklaşık yüzde 40’ı Türkiye’ye ihraç edildi ve yasadışı yollarla toplanıp yakıldı hatta bazıları yollara, tarlalara ve su kaynaklarına atıldı ve buralarda yakıldı. Yani Avrupa’nın en büyük plastik atık çöplüğüne dönüşmüş durumdayız. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin verilerine göre Avrupa’dan gelen atık ihracatının en büyük alıcısı Türkiye. Bu atık ihracatı da 2004 yılından bu yana yüzde 75 arttı.
Avrupa’dan Türkiye’ye her gün 241 kamyon plastik atık geliyor. 2017’de Çin plastik atık almayı yasakladı ve Türkiye ana alıcı oldu. Peki bu atıklar ne kadar geri dönüşüme tabi oldu.
Ticaret Bakanlığı, geçtiğimiz hafta plastik atık ithalatında yeni bir düzenlemeye gitti. Polimer atık ithalatı yasaklandı.
Bir yandan denizleri saran müsilaj diğer yandan toprağı, suyu saran plastik atıklar. Tüm bunların ortasında safrasını döken bir siyaset.
İnanın güzel şeyler yazmak istiyorum.
Mesela yoganın ruha nasıl iyi geldiği, pilatesin kasları nasıl uzattığı, iyi romanların ruha verdiği hazzı. Onlar da var elbette.
Ama her yanımız dünyanın safrasıyla çevriliyken tüm bunlar anlık huzurların ötesine geçmiyor. Hayat böyle akıp gidiyor işte. İyi pazarlar.