Tohumdan sofraya ve sağlığa...
Şef Jale Balcı, topraktan satın alabileceği ürünlerin peşinde. “Bazı çiftlik sahipleri kendileri için ayrı, müşteriler için bol ilaç az zahmetle ayrı yetiştiricilik yapıyor. Bu bana inanılmaz derecede ürkütücü geliyor” diyor. Aksu Çuğ da çiftliğinde ilaçsız tarım yapıyor.
Yeliz BozkurtNasıl sağlıklı besleneceğiz?
J.B.: Yapabileceğimiz şey ulaşabildiğimiz kadar az oynanmış ürün bulabilmek.
Eskiden pazarlarda her şeyi taze bulabilirdik...
J.B.: Pazarlara gitmeyi 4 yıl önce bıraktım. Topraktan direkt satın alabileceğim yerler bulmaya çalışıyorum. Dışarıda kötü bir yemek yemektense aç kalırım.
Pazarlardan ve marketlerden aldığımız ürünler hangi tohumla üretiliyor?
A.Ç.: Şu aralar hibrit ve kısırlaştırılmış tohum ile tarım yapılıyor. Hibrit bir nebze daha iyi olsa da kısırlaştırılmış tohum tehlikeli. Genetiği ile oynanıp tohum vermesi engelleniyor.
Ata tohumu nedir?
A.Ç.: Yerel tohum olarak adlandırılması daha doğru. Yerel tohumların geçmişi yaklaşık 200 senelik. Biz Selanik göçmeniyiz. Atalarımız da toprakla uğraşırdı. Dedemler mübadele dönemi buraya gelmişler. Küçük bez parçalarına bu tohumları sarıp şalvarlarının içinde getirmişler. Şimdiler de herkes çiftçiliğin zor şartlarından tarlayı satıp dolmuşçuluk ya da benzer işler yapıyorlar.
Özellikle domates, artık yaz - kış bulunabilen bir ürün.
J.B.: İstanbul’da nisan - mayıs aylarında ekiliyor ve temmuz sonu ağustos başı gibi ürün vermeye başlıyor. Mevsimi bölgeye göre değişir. Kışın domates tüketilmemeli. Seraların altında özel ısıtma ve sıcaklıkla hızlı bir şekilde büyütülüyor. Ağustosta burada kış domatesi için buluşacağız.
Dünya ne durumda?
J.B.: Dünyadan çok farklı değiliz aslında fakat aramızdaki tek ve en önemli faktör denetim. Orada her şey için ciddi bir denetim var. İstediğiniz kadar ilaç alamıyorsunuz.