TKP'den "Peker" açıklaması
TKP, hakkında "organize suç örgütü yöneticisi ve üyesi olmak" suçlamasıyla soruşturma başlatılan Sedat Peker'in iddiaları üzerine açıklamalarda bulundu.
cumhuriyet.com.trTürkiye Komünist Partisi (TKP), hakkında "organize suç örgütü yöneticisi ve üyesi olmak" suçlamasıyla soruşturma başlatılan Sedat Peker'in iddiaları üzerine açıklamalarda bulundu.
Peker'in açıklamalarının ardından gündeme gelen mafya-siyaset-uyuşturucu ağının araştırılması gerektiğini dile getiren TKP, "AKP içindeki rakip hiziplerin bu süreci kendilerine yarar sağlayacak şekilde kullanmaya çalıştıkları da açıkça görülmektedir" dedi.
Açıklamada, "Türkiye Komünist Partisi bu sürecin daha önce defalarca yaşandığı gibi birkaç safranın atılması ve halka karşı suç işleyen mekanizmaların cilalanarak aklanmasıyla sonuçlanmaması için her şeyi yapacaktır" ifadeleri kullanıldı.
TKP'nin açıklaması şöyle:
"Cinayetten uyuşturucu kaçakçılığına, gazete baskınından siyasi şantaja varıncaya kadar bir dizi suçla ilgili üst düzey devlet ve hükümet görevlileri ile iktidar nezdinde itibarlı bazı şahıslar hakkında ağır suçlamalar bir kez daha gündeme gelmiştir.
Bu suçlamaların önemli bir bölümü yeni değildir. Türkiye’de toplumun geniş bir kesimi, uzun süredir yetkili ve etkili isimlerin uyuşturucu kaçakçılığı, siyasi cinayetler ve yolsuzluklarla ilgili olduğunu bilmekte ve siyasi iktidarın bu kişileri koruduğunu düşünmektedir.
Bugün yeni olan, bu karanlık ilişkilerin içinden gelen bir kişinin bilinen ve bilinmeyen bazı olguları kanıtlarıyla ortaya dökmesi ve zaman zaman doğrudan kendisini de birinci dereceden tanık olarak göstermesidir.
Sedat Peker’in dile getirdiklerini onun geçmişi ve bugününe işaret ederek hafife almak ya da önemsizleştirmek ancak bugünkü iktidarın çaresizliği olabilir. Türkiye’de yargıyı nereden çıktığı belirsiz, varlığı bile şüpheli 'gizli tanık' ifadelerine teslim eden AKP iktidarının düne kadar kol kola girdiği bir kişinin delil göstererek anlattığı olayları 'suç örgütü liderinin sözüne güven olmaz' diye geçiştirmesi zırvalıktır.
AKP’ye oy veren milyonlarca kişi bile Sedat Peker’in söylediklerinin doğruluğuna inanmaktadır. Bu koşullarda siyasi iktidarın olayı mümkün olduğunca az hasarla atlatmak için manevra yapacağı, bazı kişileri gözden çıkaracağı ortadadır. AKP içindeki rakip hiziplerin bu süreci kendilerine yarar sağlayacak şekilde kullanmaya çalıştıkları da açıkça görülmektedir.
Türkiye Komünist Partisi bu sürecin daha önce defalarca yaşandığı gibi birkaç safranın atılması ve halka karşı suç işleyen mekanizmaların cilalanarak aklanmasıyla sonuçlanmaması için her şeyi yapacaktır.
1. AKP iktidarının hiçbir meşruluğunun olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Ülkemiz uzun süredir meşruiyetini yitirmiş bu iktidarın egemenliğine mahkum durumdadır. Bunun temel nedeni, emekçi halkın sorunların kaynağındaki bugünkü toplumsal düzeni değiştirme iradesi etrafında örgütlenmesinin yeterince sağlanamamasıdır.
2. Son günlerde gündeme gelen olaylar, siyasi iktidarın suç dosyasının çok küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Bütün bu suçların hesabının sorulması, intikam duygularının tatmini için değil, halka karşı yeni suçların işlenmesinin önüne geçmek ve daha önemlisi sömürü düzeninin sorgulanması ve nihayetinde yıkılması için zorunludur. Bu nedenle bazı kesimlerin iktidara dönük 'helalleşme' çağrılarının ve 'devri sabık yaratmayacağız' sözlerinin hiçbir değer ve karşılığı bulunmamaktadır.
3. Rüşvet, uyuşturucu kaçakçılığı, siyasi cinayetler, şantaj ve baskı gibi suçların kaynağında piyasa ekonomisi vardır. Özel çıkarların toplumsal çıkarların üzerinde görüldüğü bir düzende 'yasal adaletsizlikler' 'yasadışı adaletsizlikleri' kaçınılmaz olarak yaratır. Vatan-millet edebiyatı ise bütün bu haksızlıkların üzerini örtmek ve halkı uyutmak için kullanılan bir sis perdesidir. Özelleştirme, taşeronlaştırma, esnek üretim, yap-işlet-devret ve benzeri uygulamaların 'organize suç' tanımı içine sokulan suçlardan daha az vahim olmadığı ortadadır. Sömürü, hırsızlık ve rant kavgası hiçbir zaman temiz ya da adil olamaz.
4. Son günlerde sıklıkla dile getirilen 'tuğlayı çekip duvarı çökerteceğiz' sözü, sorunun özünün görülmesini engelleyen bir yaklaşımı özetlemektedir. Mesele Süleyman Soylu, Mehmet Ağar gibi isimlerden ibaret değildir. Türkiye’de halka karşı suç işleyen mekanizmalar son derece köklüdür ve duvarın temelleri yıkılmadığında, yerinden çıkarılan tuğlanın yerine yenisi konmakta, hatta duvar daha da güçlendirilmektedir. Bu nedenle tek tek isimlerin peşine düşüp, onların hesap vermesi sağlanırken, bir yandan da bugünkü düzende temiz siyaset ve toplum yaratılabileceği yanılsamasına karşı mücadele etmek gerekir. Bugün suç örgütü denen odakların bütün büyük holdinglerle içli dışlı olduğu gerçeğinin üzerinin örtülmesine izin verilemez.
5. Sorumluluğumuz bu ülkenin sınırları içinde bitmemektedir. Nasıl uluslararası tekellerin, emperyalist ülkelerin ve onların uzantılarının Türkiye’deki varlık ve uğursuz faaliyetleri ile mücadele ediyorsak, Türkiye kaynaklı kir ve suçların başka ülkelerin haklarına verdiği zararı da engellemek görevimizdir. Suçu 'ulusal çıkar' safsatasıyla örtmeye kalkanlar bu ülkeye en büyük hainliği yapanlardır.
6. Türkiye Komünist Partisi siyasi iktidarın ve kan-yalan-talan üzerine kurulu sömürü düzeninin suçlarını bir bir ortaya dökmek, bu suçların kaynağını kurutmak için görev başındadır. 'Yeter artık' diyen herkesi sorumluluk almaya, Türkiye Komünist Partisi saflarında mücadeleye çağırıyoruz."