Tiyatroyu pandemi değil AKP bitirecek
KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...
cumhuriyet.com.trPandemi sürecinde, tüm sanatsal alanlar büyük zarar gördü.
Bu süreçten en çok zarar görenler de oyuncusundan yönetmenine, yazarından mekân sahibine, ışıkçısından çaycısına tiyatro emekçileri oldu.
Salon sahipleri gelirleri olmaksızın kiralarını, vergi ve prim borçlarını ödemekle yüzleşirken, tiyatro oyuncuları, dekorcular, kostümcüler ve daha pek çok tiyatro çalışanı ise işsiz kaldı.
AKP iktidarı döneminde başta sansür olmak üzere pek çok sorunla karşı karşıya olan tiyatro dünyamız böylece pandemi nedeniyle yok olma tehdidi altına girdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteği olmadan bu tiyatroların ayakta kalması neredeyse imkansız.
Bakanlığın her yıl verdiği özel tiyatro desteği var.
Var da destek için tiyatroların vergi ve SGK borcu olmaması şartı aranıyor.
Neredeyse bir yılı aşkın süredir bu insanlar çalışmıyor.
Borçsuz olması mümkün mü?
Tabii ki hayır!
Zaten bu kültür insanlarının onlarca sorunu vardı.
Pandemi tuzu biberi oldu.
Abartmıyorum pandemi ile birlikte son bir yıldır açlık ve yoklukla baş başa bırakıldılar.
Kültür sanat emekçilerimizin taleplerini saray niye duymaz niye işitmez anlaşılır gibi değil.
Seyirci sayısının yeterli olmaması, mali zorluklar derken bir de pandemi ile dertlenince tiyatrolarımız için kaçınılmaz bir son ile yüzleşmek üzereyiz.
İnanın tiyatro sahneleri, oyuncular ve yapımcılar; ayakta durmak, biraz daha nefes almak için ciddi bir imtihan halindeler.
Salgın sürecinde işsiz kalan ve sahne alamayan oyuncular, geçinebilmek için farklı işler yapmak zorundalar.
Oyuncuların yaşadıkları bu mağduriyetin giderilmesi için de tiyatro sezonu sağlıklı biçimde başlayana dek, tüm tiyatro emekçilerinin asgari yaşamsal koşulları bireysel maddi desteklerle sağlanması şart.
Sorunları görmezden gelerek koca bir camiayı yok sayamazsınız.
Kültür Bakanlığı’nın bir an önce konunun muhataplarıyla sözde değil özde şekilde masaya oturması gerekir.
Masalarında ejder meyveli smoothie içenlerin bir yıldır ölüm kalım savaşı veren bu sektöre acilen kulak vermesi gerekmektedir.
Unutmayın ki tiyatro toplumu harekete geçirme ve farklılıklar arasında köprü kurma konusunda muazzam bir güce sahip.
Tiyatro anlamayı, saygı duymayı, sevgiyi ve birlikte var olmanın hazzını algılamaya çalışan evrensel bir dil aslında.
Barış ve uzlaşma konusunda da maharetli…
Bizi aydınlık günlere ulaştırmak için en gerekli, en önemli araç belki de...
Türkiye ve dünyada toplumların büyük acılar yaşadığı, adalet, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesi açısından son derece vahim gelişmelerin ardı ardına yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Buna pandemiyi de ekleyebiliriz.
İşte, bugün tiyatronun iyileştirici gücüne her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Tiyatro diyalogdur.
İhtirasların, menfaatlerin, kinin, hıncın yok olmasıdır.
O nedenle tüm yetkilileri tekrar tiyatro için tiyatrocularla diyolağa davet ediyorum.
Aydınlığı tercih eden, karanlığa sanatla direnen tüm tiyatroculara selam olsun.