Tiyatroda fahişe rolüne yasak geldi
İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen Cibali Karakolu oyunundan fahişe rolü çıkarıldı. Tiyatrocu Nedim Saban, “TÜSAK uygulanmaya başladı bile. Oyuncu Betül Kızılok Bavli’ye ‘İstersen kadroda kal ve dansçı ol’ dendi. Bu sansürden fazla, kraldan çok kralcılık” dedi.
Zuhal Aytolun/CumhuriyetAziz Nesin dün 99 yaşını geride bıraktı; 20 Aralık 2015’te 100 yaşında olacak. 2015, ünlü mizahçımızın 100. doğum yılı olarak kutlanacak. Bu kapsamda, Nesin’in “Zübük” adlı eserinden uyarlanan aynı adlı müzikli oyunu Nedim Saban yönetmenliğinde TiyatroKare’de izleyiciyle buluşuyor. Çoğu kişinin 80’li yıllarda Kemal Sunal’ın canlandırdığı filmden hatırladığı “Zübük”, Aziz Nesin’in anlatımıyla o kadar çarpıcı bir karaktere bürünmüştü ki, gündelik hayatımız ve dilimize Zübük diye bir kavram girmişti.
Aklı sürekli cinliğe çalışan, çıkarları için her şeyi yapabilen, bu yolda dini de, insanları da, onların iyi niyetlerini de sömüren kötücül bir karakter olan Zübük’ün hikâyesi, bugüne ilişkin de pek çok gönderme içeriyor.
Saban, Zübük kadar zübükleşmeyi de vurguluyor: “Kalaycı, medyaya geçiyor ve algıyı yönetiyor. Terzi, faşizme kıyafet dikiyor. İmamda din ticaretini görüyoruz. Vicdanla çıkarın ne kadar çatıştığının iyi bir göstergesi bu metin” diyor.
Saban’ın, farklı bir kurguyla sahneye taşıdığı “Zübük”te, oy verirken girdiğimiz kabindeki iç hesaplaşmalar da sahnede hayat buluyor: “Herkes Zübük’ten şikâyetçi. Ancak çıkan oylara baktığınızda sonucun bu olmadığını görüyorsunuz.”
Zübük’ün günümüze göndermeleri o kadar etkileyici ki, oyun sık sık alkışlarla kesiliyor; izleyen kendi yaşamından izler buluyor.
Evet, Zübük bir politikacı. Ancak Saban, Zübük’ün paranın olduğu her yerde bulunduğunu söylüyor: “Sanatçı Zübükler de çok. Futbolda da var. Vicdan muhasebesine girdiğinde, insan kendisiyle de yüzleşiyor. Bir ayna görevi görüyor bu metin.”
Planlı faşizm
Peki, şu sıralar nasıl bir Türkiye manzarası var? Yanıtlıyor Saban: “Bu yaşananlar bir fanteziydi, şakaydı. Tıpkı oyundaki gibi. Artık adım adım planlı faşizme geçiliyor. Beni korkutan bu.”
Yaşananların topluma yansıması da tehlikeli. Toplumun kamplaştırıldığını dile getiren Saban’ın sanat ortamına da eleştirisi var: “Sanatçılar neden korkuyor? Beklentiler neler? Yavaş yavaş sanatçı arkadaşlarımızın sindiğini görmek üzüntü veriyor.”
Saban’a göre, medya dünyasında da durum farklı değil: “ ‘Yok artık, bu kadar da olmaz’ dediğimiz şeylerin kara mizah gibi karşımıza gelmesi sıkıntı. Ayrıca bu durumların kabullenilmesi de. Gelecekle ilgili karamsar değilim. Ancak ne umutluyum ne de umutsuz. Bugünleri hiç yaşamamış olmayı dilerdim. Ben sadece geçmişten aldığım mirası geleceğe devretmek istiyorum.”
Özel tiyatrolara destekle ilgili olarak da bunun bir cezalandırma süreci olduğunu ve fikirlerin sindirilmek istendiğini söylüyor Saban: “Destek almayan isimler birer vitrin. Bizi dışarı attılar, ‘bu tarafa gelenler gelsin’ dediler. Buna alet olan Zübüklerin nasıl çıkarları var, anlamak zor. Daha da enteresanı AKM için, Muhsin Ertuğrul Sahnesi için savaşırken meslektaşlarıma beni yuhalattılar. Bunu yapanlar devlet erki. Ancak bir gün bu tarihte anılacaklar.”
TÜSAK yasa tasarısının da büyük bir tuzak olduğunu anlatırken “Bunun arkasında büyük bir rant var” diyen Saban, sanat kurumlarındaki suskunluğu, otosansürü vurgulamadan edemiyor ve sanatla bağdaşmayan özelleştirme anlayışının karşısında duramayanlara da hatırlatıyor: “Aydınlığın önünü tıkamaya kimsenin hakkı yok.” Oyun 26 ve 28 Aralık’ta Profilo Kültür Merkezi’nde.
Fahişe rolüne yasak
Saban “