TİSK'ten ekonomi bülteni
TİSK, hükümete ''acilen işveren ve işçi kesimleriyle uygulanacak tedbirleri görüşmesi'' çağrısında bulundu. TİSK'in Mart ayı Ekonomi Bülteni'nde, Türkiye'nin 2008'in son çeyreğinde yüzde 6,2 küçüldüğü ve yılı yüzde 1,1'lik büyüme oranı ile tamamladığı ifade edildi.
cumhuriyet.com.trTİSK ekonomi bülteni yayımladı. İmalat sanayinin 2008'in son çeyreğinde yüzde 10,8 küçüldüğüne, yılın tümünde ise binde 8 büyüdüğüne yer verilen bültende, inşaat sektörünün de son çeyrekte yüzde 13,4, yıl içinde yüzde 7,6 daraldığı kaydedildi.
Bültende, ''Türkiye, 2008'in son çeyreği itibariyle yapılan uluslararası kıyaslamada, ekonomide küçülmenin en fazla olduğu 2. ülke konumunda'' denildi.
Ocak ve Şubat ayı verilerinin bütçede ciddi sorunlar olduğunu gösterdiği savunulan bültende, bütçe açığının iki ayda yüzde 2 bin 187 oranında artarak 10,4 milyar TL olarak gerçekleştiği belirtildi.
Bültende, ekonomideki daralma nedeniyle azalan tüketim harcamalarının, dolaylı vergilerin tahsilatını önemli ölçüde düşürdüğü, toplam vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payının yüzde 70 olmasının vergi gelirlerindeki azalışta etkili olduğu ifade edildi.
''Çalışmayanların sağlık harcaması daha fazla"
''Çalışmayı değil, çalışmamayı özendiren uygulamaların da bütçe açığında rol oynadığı'' öne sürülen bültende, Ocak-Şubat döneminde kamu kurumlarının sağlık giderlerinin 311 milyon TL, yeşil kart ilaç ve tedavi giderlerinin 805 milyon TL düzeyine yükseldiğine dikkat çekildi. Bültende, ''Bir başka ifadeyle çalışmayanların sağlık harcamaları çalışanların yaklaşık iki buçuk katıdır'' denildi.
Aralık 2008'de 20 bin 736 kişinin istihdam edildiğine yer verilen bültende, şunlar kaydedildi:
''İstihdam edilenlerin 9 bin 538'i yani yüzde 46'sı kayıt dışıdır. Her bir kayıtlı çalışan 6 kişinin sosyal harcamalarını finanse etmektedir. Türkiye kayıtlı çalışan bir azınlığın, çoğunluğu oluşturan kayıt dışı ve çalışmayan nüfusa baktığı bir ülke konumundadır.
Önümüzdeki aylarda hedef, kamu finansman dengesinin düzeltilmesi olacaktır. Ancak bunun yöntemi olarak geleneksel biçimde sadece borçlanma yolunun seçilmesi sorunu ertelemek anlamına gelecektir.
Türkiye bütçe açığı ve kriz ile mücadele ederken, aynı anda yapısal sorunlarını da çözebilir. Bunun başında da kayıt dışılık gelmektedir. Kayıtlı vatandaş şu anda bütçenin yükünü tek başına çekmektedir. Bu olumsuz yapılanmayı düzeltme zamanı gelmiştir. Bunun da yolu kayıt dışı ekonomiyi kayıtlı hale getirmekten geçmektedir. Krize finansal kaynak bulmak, bozulan bütçe dengesini kurmak için bu bir zorunluluktur.''
Bültende, IMF ile yapılacak bir stand by anlaşması ile birlikte kayıtlı ekonomiye yeni yükler geldiği takdirde vergi gelirlerinin artmayacağı değerlendirmesinde bulunuldu.
''KDV indirimi süresi uzatılmalı''
TİSK tarafından hazırlanan bültende, ekonomik verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulunuldu:
''-Türkiye çok büyük bir ekonomik daralma ile karşı karşıyadır. Bu durum, işsizlik oranının daha da yükseleceğine işaret etmektedir.
-Yurt içi tüketimin, özel sektör yatırımlarının ve altyapıya yönelik kamu harcamalarının artışı sağlanarak toplam talepte hareketlenme yaratılmalıdır. Bu adımlar işsizlik oranının daha artmasını engelleyecektir.
-Uygulanacak tedbirler için sıkı para politikasında belirli bir gevşeklik sağlanabilir. Bu ortamda parasal genişlemenin enflasyon üzerindeki etkisi gecikmeli ve düşük oranlı olacaktır.
-Bütçe açığı kayıtlı çalışan sanayiciye yeni yükler getirilerek kapatılamaz.
-Bütçe açığı sorununu çözmek için sadece borçlanma yöntemi tercih edilmemelidir.
-Bütçe finansmanının sağlanmasında kayıt dışı ekonomiyi kayda almak temel yöntem olmalıdır.
-Bazı sektörlerde yapılan KDV indirimleri üç ayla sınırlandırılmamalı, süre uzatılmalıdır.
-Fransa'da yapılmak istenen değişikliğe benzer şekilde, borçlu ve alacaklıları daha fazla uzlaşmaya iten ve zorluktaki firmaların üretimini teşvik eden iflas yasağı benzeri çözümler kısa sürede yasalaştırılmalıdır.
-Özel sektör sabit sermaye yatırımları yaklaşık dörtte bir (yüzde 23,5) oranında azalmıştır. Yatırım teşviklerinin bir an önce ele alınması gereklidir.
-İstihdama yönelik tedbirlerde büyük bir boşluk vardır. Hükümet acilen işveren ve işçi kesimleriyle birlikte uygulanacak tedbirleri görüşmelidir.''