‘Tipsiz’ demokrasi
Ali Cabbar, DEPO İstanbul’da açılan ‘Tipsiz’ sergisinde, 15 Temmuz’dan sonra özellikle vurgulanmaya başlayan ‘demokrasi’nin Türkiye’deki tarihini, parti amblemleri ve afişleri üzerinden inceliyor. Serginin adı boşuna ‘Tipsiz’ değil.
Ezgi AtabilenAli Cabbar grafik kökenli bir sanatçı. 15 Temmuz’dan sonra başlayan ve OHAL sürecinde de devam eden “demokrasi” vurgularına takılmış aklı. Demokrasinin Türkiye’deki serüvenini araştırmaya koyulmuş. Bunu da partilerin propaganda araçlarında kullandıkları grafik dili irdeleyerek yapmış. DEPO İstanbul’da açılan serginin adı boşuna ‘Tipsiz’ değil yani. Bu ismin ardında neler bulacağı okuyana kalmış. Türkiye’deki demokrasinin ‘tipsiz’liği de çıkartılabilir bu başlıktan, parti amblemleri ve afişlerinde kullanılan grafik dilin estetikten yoksunluğu da... Sergi başlığının TİP afişleri ve sloganlarının sonuna diğer parti destekçilerinin “-siz” ekleyerek “tipsiz” türetmesine işaret ettiğini de söyleyelim. Afişte göreceğiniz figür ise TİP’in (Türkiye İşçi Partisi) afişlerinde kullanılan işçi figüründen başkası değil.
‘Bazı hayvanlar daha eşittir’
DEPO İstanbul’un giriş katında İstanbul Tasarım Bienali’nden Antoni Muntadas, Yetkin Başarır, Nikolaus Hirsch, Anton Vidokle, Beatriz Colomina ve Mark Wigley’in, ayrıca New - Territories / M4 ile Pierre Huyghe’nin eserlerinin yer aldığı bir bölümü 20 Kasım’a kadar görebilirsiniz. Birinci kattaki ‘Tipsiz’ sergisine ilk adımı attığınızda ise sizi karşı duvarda Cabbar’ın neonla yaptığı at, koç ve horoz portreleri karşılayacak. Bu çalışmaya Kenan Evren’in darbe sonrası konuşmasından kısa bir bölüm ve Emel Sayın’ın “Yağdır mevlam su” şarkısının yer aldığı ses enstalasyonu eşlik ediyor. Bu çalışmanın adının “Hayvan Çiftliği” ve “1984” gibi romanların yazarı George Orwell’a göndermeyle “Bütün Hayvanlar Eşittir” olduğunu gördüğünüzde, içinizden hemen tamamlayacaksınızdır; “...ama bazı hayvanlar daha eşittir” diye.
Duvarlardaki bu hayvanlar adeta aile büyüklerinin portreleriymiş gibi sergi gezisi boyunca izleyiciye varlıklarını hissettiriyor. Parti amblemlerinde sıklıkla kullanılan bu hayvan figürlerini “Demokrasi Mızıkacıları” adlı çalışmasında Bremen Mızıkacıları’nı hatırlatacak biçimde üst üste yerleştirmiş, Cabbar.
Hemen yanındaki duvarda parti amblemlerini resmederek birer ‘parti tabelası’ ürettiği yerleştirmesi duruyor. Kâğıt üzerine pastelle gerçekleştirdiği seçim afişlerinin yer aldığı başka bir yerleştirme ise hemen karşı duvarda. AKP’nin “Onlar konuşur Ak Parti yapar” sloganlı afiş serisinden iki örnek de var aralarında. Bugünden bakınca çok daha anlamlı görünen şu yazılar duruyor üzerlerinde: “OHAL kalktı, baskılar bitti, köyümde özgürce yaşıyorum” ve “Çözüm süreci başladı, anaların gözyaşı dindi”.
Cabbar’ın resim muamelesi yaparak tekrar ürettiği bu parti afişleri topyekûn karşınıza dikildiğinde “demokrasi”den bahsederken aslında partilerin de ‘öteki’ olanı ezmek, üzerinde baskı kurmak üzere bir dil geliştirdiğini görüyorsunuz. 27 Kasım’a kadar ziyarete açık kalacak sergi farklı bir demokrasi okuması yapmak ve bugünleri başka bir açıdan değerlendirme imkânı bulmak için iyi bir fırsat.