Timsahın karnından hesaplaşma
Yaklaşık 90 dakika ve tek perde sahnelenen Timsah oyununda Alper Baytekin, Berkay Tulumbacı, Naz Çağla Irmak ve Özgün Aydın'dan oluşan güçlü bir kadro bulunuyor.
Yavuz KoçDasdas tarafından online olarak izleyici karşısına çıkan, Tom Basden tarafından yazılan oyunun çevirisi İlksen Başarır’a, dekor tasarımı Cansu Gürgen, Avşar Gürpınar, Mete Godollar ve Metincan Güzel’e, ışık tasarımı Cem Yılmazer’e, şapka tasarımı Mücella Mert’e, ses ve müzik tasarımı ise Ahmet Kenan Bilgiç’e ait. Oyunun yönetmen koltuğunda ise Mert Fırat ve Volkan Yosunlu’yu görüyoruz. Yaklaşık 90 dakika ve tek perde sahnelenen oyunda Alper Baytekin, Berkay Tulumbacı, Naz Çağla Irmak ve Özgün Aydın'dan oluşan güçlü bir kadro bulunuyor.
Tom Basden’ın, Dostoyevski’nin aynı öyküsünden esinle yazdığı oyun, gösteri toplumunun sistemle el sıkışmayı seçen aktörleriyle, bir timsahın karnından “hesaplaşıyor.” Oyun, en az hayatta olduğu kadar “tuhaf ama gerçek.”
Uzun yıllar İstanbul Devlet Tiyatrosunda kapalı gişe sahnelenen İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı adlı oyunla başarılı bir performans sergileyen Berkay Tulumbacı, Timsah oyunuyla da benzer performansını sürdürmeye devam ediyor. Sürreal bir karakterin altı boş egosunu sahneye iyi yansıtmış. Karakterin antipatikliği bir yana içinde bulunduğu durumu tüm yönleriyle göstermesi, seyirci üstünde güzel ve anlamlı bir ifade bırakmasına neden oluyor.
Daha önce Moda Sahnesinin sergilediği Köleler Adası adlı oyunda izleme fırsatı bulduğum Alper Baytekin, şahane bir komedi oyuncusu olduğunu bu oyunla bir kez daha kanıtlıyor. Adına karakomedi, yabancılaşma ne derseniz deyin Baytekin'in fars ögelerinde çok iyi olduğu açık. Tutkulu oyunculuğu ve düşmeyen temposu ile oyunun izlenirliğine büyük oranda katkı sağlıyor. Başarılı performansından dolayı her türlü övgüyü hak ediyor.
Özgün Aydın ise Tulumbacı’nın canlandırdığı karakterin aksine realist tutumuyla bir denge sağlıyor. Aynı zamanda bu denge seyirciye ayna tutarak bir bütünü gösteriyor. Yaşanan bu denge seyircinin hangi duyguya yakınsa o yoldan ilerlemesine olanak sağlıyor. Özetle Aydın’ın, çıkardığı karakteri özümsediğini ve sahneye çok iyi yansıttığını söyleyebilirim.
Oyundaki diğer oyunculardan biri olan Naz Çağla Irmak, iki ana karakter olan Tulumbacı ve Aydın’ın karakterlerinin yansıttığı roller arasındaki dengeyi çok iyi koruyor. Bir yandan hayatın gerçekleriyle yüzleşirken diğer yandan da kalbinin sesini dinlediğini görüyoruz. Aslında Irmak’ın oynadığı bu karakterin bize en yakın karakter olduğunu söyleyebilirim. Sonuç olarak Irmak, bu karakter geçişlerini etkili performansıyla göstermeyi başarmış.
Cem Yılmazer’in bu oyundaki ışık tasarımı günümüz çağdaş tiyatro anlayışının güzel bir örneği olmuş. Minimalist dekor yapısına uyguladığı ışık çalışmasıyla oyununun anlatımına büyük ölçüde destek vermiş. Yaratıcı ve farklı çözümler sunan usta sanatçıyı tebrik ediyorum.
Cem Yılmazer’in ışık tasarımıyla bir bütünlük sağlayan dekor tasarımının oyunun ruhuna ve dokusuna hizmet ettiğini görüyoruz. Bu minimalist çalışmada görev alan Cansu Gürgen, Avşar Gürpınar, Mete Godollar ve Metincan Güzel’i kutlarım.
Ses ve Müzik tasarımında Ahmet Kenan Bilgiç ve şapka tasarımında Mücella Mert üzerine düşen görevi başarıyla yerine getirmiş.
Oyunun yönetmenlik koltuğunu paylaşan Mert Fırat ve Volkan Yosunlu iyi bir ikili olmuş. Cast seçiminin başarılı ve oyunun izlenirliği için ne kadar gerekli olduğunu görüyoruz. Akıcı ve sürükleyici rejileriyle oyun boyunca kopmuyoruz. İki yönetmeni de kutluyorum.
Bu başarılı oyununun izleyici ile buluşmasını sağlayan tüm ekibi kutlarım.
Alkışınız bol olsun…