"Ticari anlaşmaların yürümesi İsrail'in tutumuna bağlı"

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye ile İsrail arasındaki ticari nitelikli anlaşmaların ve projelerin yürüyüp yürümeyeceğinin, İsrail'in bundan sonra izleyeceği tutuma bağlı olduğunu söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Kalkınma Ajansları, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı(KOSGEB) ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı (DPT) arasındaki işbirliğinin çerçevesini belirlemek için protokol imzalandı. Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün katılımıyla Başbakanlık yeni binada gerçekleştirilen törende, işbirliği protokolüne KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan ve DPT Müsteşarı Kemal Madenoğlu imza attı.

Bakan Yılmaz ve Bakan Ergün, işbirliği imza töreninde protokolle ilgili bilgiler verirken, basın mensuplarının sorularını da cevaplandırdı.

Gazze'ye yardım götüren gemilere İsrail tarafından yapılan müdahalenin ardından, bu ülkeye yönelik bir boykotun veya anlaşmaların askıya alınmasının gündemlerinde olup olmadığının sorulması üzerine Bakan Ergün, İsrail'in bu müdahalesinin hem bölgede hem de dünyada yeni bir dönemin başlamasına neden olduğunu vurguladı.

İsrail'in bugüne kadar, Gazze'de ve Filistin topraklarında nasıl bir politika izlediğinin, nasıl bir psikolojiyle hareket ettiğinin, son yardım gemilerine yaptığı saldırıyla bir kere daha dünya kamuoyunun görmesi neden olduğunu söyleyen Bakan Ergün şu açıklamalarda bulundu:
"İsrail'in bu tutumu taşınabilir bir tutum, sürdürülebilir bir tutum değildir. Bu bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Bağımsız bir Filistin devleti ortaya çıkmadan, İsrail yönetiminin ve dünya kamuoyunun yoğun bir çalışma yapmadan bu sorunu sağlıklı bir çözüme kavuşturmanın zor olduğu görülmüştür. ABD'den çıkan seslere bakıldığında iki devletli bir çözümün hız kazanması gerektiği, bir an evvel bağımsız bir Filistin devleti kurulmasının ön şart olduğu görülmüştür. Bundan sonra İsrail'in tutumu önemli olacaktır. İsrail'in bu süreçten sonraki tutum önemlidir: Türkiye'nin tavrı bellidir. Türkiye'nin tutumu İsrail devletine, halkına ve Museviliğe karşı bir tutum değildir. İsrail hükümetlerinin Ortadoğu'da ve özellikle Filistin'de izlediği politikaya yöneliktir. İsrail bu tavrını değiştirmelidir. Bu tutum taşınamaz hale gelmiştir. Açık bir gemi korsanlığıyla, açıkça yardım gemilerinin işgali, bu işgal sırasında insanların katledilmesi, bu gemilerin korsanlar gibi limanlarına çekilmesi kamuoyunun önünde olmuştur. Bu olaylar bize İsrail'in tutumunun sürdürülebilir bir tutum olmadığını göstermiştir. Türk toplumu, bu tutum karşısında tavrını hükümetlerden bağımsız olarak ortaya koymaktadır. Türk toplumu, hem ticari hem siyasi tavırlarıyla hem de genel olarak sağduyulu tavrını göstermektedir. Hükümetlerin tutumu da toplumun da sağduyulu bir tutumdur. Türk toplumu fevri davranış sergilemeden, protestolarını demokratik ölçülerde yapmıştır. Bu güne kadar İsrail hükümetiyle hükümetler düzeyinde olan bir takım ticari ve askeri anlaşmalar, askıya alınmış, bazılarının İsrail'in tutumuna bağlı olarak yeniden devreye konulup konulmayacağı konusu Türkiye'nin rezerv koyduğu bir mesele haline gelmiştir. Bu konular Türkiye'nin İsrail'in tutumuna bağlı olarak devreye koyduğu bir konu olacaktır."

Hangi anlaşmalara Türkiye'nin rezerv koyduğunun sorulması üzerine Bakan Ergün, İsrail'le askeri alanda ortak tatbikatların gündemde olduğunu anımsatıp, bunların iptal edildiğini ve askıya alındığını söyledi. Gaz sevkiyatı ve su sevkiyatı gibi ticari nitelikli konular üzerinde görüşmeler yapıldığını hatırlatan Bakan Ergün, "Bu konularda hükümetimiz, İsrail'in tutumuna bağlı olarak tutumunu belirleyecek. Proje niteliğinde olan ticari nitelikli konuların yürüyüp yürüyemeyeceği önümüzde duruyor" dedi.


"Terör var diye demokratik adımlardan vazgeçilemez"

Bölgesel kalkınma projelerinin son günlerde yeniden tırmanmaya başlayan terörizmi önlemede nasıl bir etkisi olacağına yönelik bir soru üzerine Bakan Ergün, hem Güneydoğu'nun hem dünyanın bir bütünlük içinde ele alınması gerektiğini bildirdi. "Terör var diye demokratik adımlardan, terör var diye ekonomik adımlardan vazgeçilmez" diyen Bakan Ergün, şu açıklamalarda bulundu:
"Terör beklide Türkiye'yi atması gereken muhtemelen yeni adımlardan uzaklaşmayı da hedefliyor olabilir. Demokrasiyle, uluslararası ilişkilerle ilgili. Madem terör var, eylemlerini artırmıştır. Biz demokraside, ekonomik kalkınma ve yatırımdan, uluslararası ilişkileri, bölgedeki sıfır sorun politikasından vazgeçelim diye bir şey olamaz. Terörünün amaçlarının iyi tespit edilmesi gerekir. Terörün amaçlarından biri de devletin, hükümetlerin attığı doğru adımlardan vazgeçirebilmek, panik havası yaratmak, toplumun sağduyusunu kaybetmesine neden olmayı amaçlıyor. Bugün kaldı ki terör taşeronlaştırmış bir terördür. Başlangıçta ifade edilen politik amaçların çok uzağına düşülmüştür. Terör örgütlerinin biz sosyal ve siyasal amaçlarla teröre başvurduk deme lüksünden vazgeçmek gerekiyor. Artık taşeronlaşmış bir terörle karşı karşıya olduğumuzu görmemiz, Türkiye'nin atması gereken adımlardan vazgeçilmemesi gerektiğini, topyekün bir mesele olduğunun görülmesi gerekir."
 

"Teröristle değil, terörizmle mücadele"

Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ise bu soruyu şöyle cevaplandırdı:
"Sosyal bilimlerde de siyasette de en tehlikeli eğilimlerden biri indirgemecilik. Sosyal hadiseler çok boyutlu ele alınmalı. Siz çok boyutluluğu görmeden, terörle mücadeleyi tek boyuta indirgerseniz başarılı olamazsınız. Bazen duyuyoruz: Şu meseleyi hallederseniz, terörle mücadelede başarılı olursunuz diye. Hayır değil. Terör gibi ekonomik, sosyal, uluslararası ilişkiler, güvenlik, psikolojik boyutu olan bir konuda, ilerleme kaydederek çözüm üretirim demek yanlıştır. İndirgemeci yaklaşımdır. Biz hükümet olarak terörle mücadele konusuna indirgemeci yaklaşmıyoruz. Terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdürürken, güvenlik konusunu geri plana atmadan, ekonomik, sosyal, psikolojik, uluslararası ilişkiler boyutuyla yürütüyoruz. Bu teröristle mücadele değildir. Terörizmle mücadeledir. Terörizmle mücadelede teröristle halkı ayırmaya dikkat ediyoruz. Bizim altını çizdiğimiz konu, hiçbir zaman teröristle halkı karıştırmadan, bir taraftan o bölgelerin gelişmesini katkıda bulunurken, mücadele edeceğiz. Biz o bölgede terör olsun olmasın, bizim o bölgedeki potansiyeli hayata geçirmemiz gerekiyor."
 

İşbirliği ne getirecek

KOSGEB, DPT ve Kalkınma Ajansları İşbirliği Protokolü, söz konusu kurumlar arasında yürüyen ortak çalışmaları kurallı ve sistematik bir temelle oturtmak, daha verimli kılmak ve yeni işbirliği alanları geliştirmek amacıyla imzalanan işbirliği protokolü, KOBİ'lere yönelik desteklerin hem ulusal hem yerel dinamikler doğrultusunda tasarlanması ve hayata geçirilmesinin yolunu açacak. Ayrıca KOBİ'lere sağlanacak desteklerde mükerrerlikler etkili biçimde kontrol edilecek ve tamamlayıcılık gözetilecek. Sonuç olarak her iki kurum tarafından işletmelerin ve girişimcilerin rekabet gücünün artırılması, diğer taraftan da bölgesel ve yerel kalkınmayla rekabet edebilirliğe katkı vermesi sağlanmış olacak. Protokol ile aynı zamanda işletmelerin ve girişimcilerin KOBİ desteklerine erişimlerinin kolaylaştırılması ve destek faaliyetlerinin yerel işletmelerin özel koşullarına uygun şekilde tasarlanıp uygulanması da hedefleniyor.


İşbirliği protokolünün hedefleri

DPT, KOSGEB ve Kalkınma Ajansları'nın ortak çalışmasıyla nihai hale getirilen bu protokol çerçevesinde gerçekleştirilecek hedefler şöyle:

-KOBİ destek faaliyetlerinin geliştirilmesi ve uygulanmasında işbirliği sağlanması.
-Veri tabanlarının paylaşılması.
-Ortak tanıtım, bilgilendirme ve görünürlüğü artırma faaliyetlerinin yürütülmesi.
-Yei KOBİ finansman modellerinin ve araçlarının geliştirilmesine yönelik ortak faaliyetlerin gerçekleştirilmesi.

 

"İşbirliğine kalkınma bankası ile devam edilecek"

Kalkınma Ajansları, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı(KOSGEB) ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı(DPT) arasındaki işbirliğinin çerçevesini belirlemek için bugün protokol imzalandı. Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz yaptığı konuşmada, KOSGEB, Kalkınma Ajansları ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı arasındaki işbirliğinin çerçevesini belirlemek üzere bu protokolün imzalandığını belirtti. Bu işbirliğiyle aynı hedef kitleye hizmet veren Kalkınma Ajansları ve KOSGEB'in politikalarının ve faaliyetlerinin birbirini tamamlayıcılığını temin etmeyi amaçladıklarını söyleyen Yılmaz, bu işbirliğiyle kaynakların yerinde ve etkili kullanımının sağlanacağını, merkezi ve yerel düzeydeki kuruluşların koordinasyonunun güçlendirileceğini dile getirdi.

Yılmaz, en önemlisinin işletmelere ve girişimcilere daha iyi, isabetli ve kolay erişilebilir hizmetler sunmak olduğunu vurguladı. Bakan Yılmaz, KOSGEB'le başlatılan işbirliklerine yakın zamanda Türkiye Kalkınma Bankası'yla da devam edilmesini planladıklarını açıkladı.

Halkbank'la Kalkınma Ajanslarıyla benzeri bir protokol imzalandığına değinen Bakan Yılmaz, başka bankalarla da benzeri bir çalışmanın gündemlerinde olduğunu dile getirdi. Bakan Yılmaz, "Burada eş finansman mekanizması var. Biz projelerine kısmen destek veriyoruz. Projeleri de objektif süreçten geçirerek belirliyoruz. Önce ön bölgesel programlarına göre projeler belirleniyor. Bankalar da 'bizim böyle projelere ihtiyacımız var. İyi önceliklendirilmiş, hazırlık sürecinden geçmiş ve değerlendirilmiş projelere ihtiyacımız var' diyor. İyi projelerin, yüksek puan alan bu projeleri gerek Kalkınma Bankası'na gerekse Halkbankası'na yönlendirmemiz mümkün" dedi.


KOBİ'lere teknik destek verilecek

KOSGEB ile imzalanan bu protokol ile KOBİ'lere bölgesel öncelikler ve rekabetçi üstünlükler doğrultusunda bölgesel spesifik destekler geliştirilmesine yönelik teknik ve uygulama kapasitesi de artırıldığına değinen Yılmaz, "Ajansların KOSGEB ile ortak yürüteceği faaliyetler yalnızca mali destek programları ile sınırlı kalmayacaktır. Ajans ve KOSGEB uzmanları KOBİ'lerin ihtiyaç duyduğu finansman, yönetim, pazarlama, teknoloji, örgütlenme ve tanıtım gibi konularda teknik destek de vereceklerdir. Önümüzdeki dönemde Ajanslar aracılığıyla bölgesel kalkınmaya dönük finansal araçların geliştirilmesi ve zenginleştirilmesi hedeflenmektedir. Bu doğrultuda bölgesel olarak farklılaştırılmış finansal araçlar bölgesel risk sermayesi yerel kredi garanti sistemi, kümelenme destekleri hedeflenmektedir" dedi.