Testosteron ile saldırganlık arasında ilişki var mı?

Erkeklik hormonu testosteron üzerine ilginç bilgiler...

Bilim Teknik

•Testosteron erkeklerin erbezlerinde, dişilerin yumurtalıklarında ve her iki cinsin böbreküstü bezlerinde üretiliyor. Gebeliğin ilk haftalarında erkeklerde üreme organlarının gelişimini başlatıyor.

• Doğumdan sonra testosteron, yağların dağılımından alyuvar üretimine, çeşitli süreçlerin düzenlenmesinde rol oynuyor.

• Testosteron hormonunun bulunmasından çok önce insanlar erbezlerinin gençleştirici bir güce sahip olduğuna inanıyorlardı. Romalı doğabilimci Büyük Plinius sırtlanın üreme organlarını (kuşkusuz, bal ile) yemenin cinsel gücü uyarıcı etkiler yaratabileceğine dikkat çekiyordu.

• Ballı sırtlan erbezlerini yemek, 1920’lerde erkekliği arttırıcı ve birtakım sorunları giderici etkileri olduğu gerekçesiyle erkeklerin erbezlerine dilimlenmiş keçi erbezlerini yerleştiren Kansaslı madrabaz John Brinkley’in yaptıklarına kıyasla çok daha yeğlenebilir bir durum olsa gerek.

•Erkeklerde cinsel gücü arttırıcı etkisinin yanı sıra, testosteron kadınlarda da beynin cinsel etkinlikten sorumlu bir bölümündeki alıcıları devinime geçirerek libidoyu arttırabiliyor.

•Testosteronun da aralarında yer aldığı cinsellikle ilgili hormonlar 500 milyon yıl önce-ilk omurgalı hayvanların ortaya çıkışından önce-tüm steroid hormonların “anası” olan östrojen hormonundan evrildi.

• Ne var ki, testosteron genelde erkeksi bir hormon. Kadınlarda normal testosteron düzeyleri erkeklerin yüzde 5-7’si kadar oluyor.

• Testosteron düzeyleri yaş ilerledikçe azalıyor. 80’li yaşlardaki erkeklerin yüzde ellisinde testosteron düzeyi erişkin bir erkeğin normal testosteron düzeyinden daha düşük oluyor.

•Ancak düşüşün söz konusu olmadığı tek şey, testosterona duyulan gereksinim. 2010 yılında ABD’li hekimler 1.3 milyon hastaya testosteron reçetesi yazdılar. 2013 yılında bu sayı 2,3 milyona ulaştı.

•Düşük testosteron düzeyinin tek nedeni yaşlanma değil. Obezlik de bu hormonun azalmasına yol açıyor. Bedendeki yağ oranı arttıkça testosteron, estradiyol adı verilen ve testosteron üretimini daha da önleyen bir östrojene dönüşüyor.

• Obezliğe bağlı düşük testosteron düzeyi çok daha ciddi bir kısır döngüye neden oluyor, çünkü testosteron görünürde kas gelişimini yağsız beden kitlesiyle ilintili olan büyüme hormonu salgılayıcı hormonların (GHRH) üretimini devinime geçirmek suretiyle sağlıyor.

•Yine de, testosteron ilaçlarının sağladığı yararların olası çekincelerinden daha ağır basıp basmadığı kesin olarak bilinmiyor. Kimi araştırmalar testosteron ilaçlarının yaşları geçkin erkeklerde kalp ve damar hastalıkları çekincesini arttırdığına işaret ederken, kimi araştırmalar da bu ilaçların genel ölüm oranını düşürdüğünü ortaya koyuyor.

• Testosteron hormonu ilk kez 1935 yılında, bir başka erkeklik hormonu olan androsteronun yaklaşık 15 bin litre bağışlanmış idrarın damıtılarak ilk kez ayrıştırılmasından sonra, yapay olarak işlendi.

• Hollandalı araştırmacılar testosteron sözcüğünü aynı yıl türettiler.

• Kas gelişimini desteklemek amacıyla yararlanılan ve kimileri olumlu, kimileri olumsuz etkiler yaratan 30’u aşkın anabolik-androjenik steroid türü var. Ancak bunların tümü de testosteronun kimyasal yapısına öykünen yapay bireşimler.

• Saldırgan davranış ile testosteron düzeyleri arasında belli ölçüde bir ilinti söz konusu olsa da, araştırmaların büyük bir çoğunluğu böyle bir nedensonuç ilişkisini kanıtlamaktan yoksun. Dahası, kimi araştırma sonuçları tam tersi bir duruma işaret ediyor.

• Bir araştırma 12-13 yaşlarındaki erkek çocuklarda yüksek testosteron düzeyleri ile saldırgan davranış arasında çok daha sıkı bir bağ olduğuna, ancak 15-16 yaşlarındaki erkek çocuklarda böyle bir durumun söz konusu olmadığına işaret etmekteydi. İnsanlar dışındaki canlılarla yapılan araştırmalarda saldırganlıkla yüksek testosteron düzeyleri arasında çok daha güçlü bir bağlantı olduğuna tanık olundu.

•Testosteron üretiminin etki ve zamanlaması canlı türleri arasında büyük bir çeşitlilik gösteriyor. İnsanlarda testosteron üretimi cinsiyeti belirlemek amacıyla doğum öncesinde başlarken, sıçanlarda üretim süreci ancak doğumdan sonra başlıyor.

• Kanıtlar “doğal” testosteron arttırıcılarını destekliyor: Kanada geyiği boynuzu testosteron düzeylerinde kalıcı bir etki yaratmazken, arı sütünün- hamsterlerde (cırlak sıçanlarda) harikalar yarattığı görülüyor.

•Araştırmalardan çelişkili sonuçlar elde edilmiş olması arı sütüyle testosteron düzeyini arttırmaya çalışanların hızını kesmiyor. ABD Besin ve İlaç Dairesi, 2013 yılında bunu içmeye başlayanların yüzde yirmi beşinin testosteron düzeylerinin gerçekten de düşük olup olmadığını anlamak için herhangi bir kan tahlili yaptırmaksızın bu kervana katıldıklarını belirtiyor.

Rita Urgan, Kaynak: Discover