Teslimiyet Başarı Değildir...

cumhuriyet.com.tr

Hukuk devletinde yasaların hâkimiyeti esastır. Toplumun yapısına uymayan, insan hak ve özgürlüklerine ters düşenleri varsa uygun hale getirilir. Ama yasalar hâkim olmalıdır. Kürt vatandaşlarımızın geçmişten gelen bazı ekonomik, sosyal, kültürel sorunları varsa bunlar elbette çözülmelidir.

AKP hükümeti yaklaşık yedi yıldır iktidarda. Meclis’te büyük çoğunluğa sahip. Muhalefetin desteğini almadan istediği yasayı çıkarıp uygulama şansına sahip.

Son dönemde sağ olsunlar MHP merkez yöneticilerinin katkısı ile (Biliyorum, MHP tabanı bunu onaylamıyor) Cumhurbaşkanlığı makamına da AKP’li bir parlamenteri seçtirdiler. Bu nedenle AKP Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili her konuyu dilediği gibi şekillendirebilmektedir. Ama geçen yedi yılda ne yazık ki bu yetkiler Türkiye’nin ve Türk halkının lehine kullanılmamıştır.

Bu yazının konusu, ekonomik ve sosyal politikalar değil ama kısacık belirtmek istersem, ekonomide her şeyin AKP iktidarından öncesine göre daha kötü durumda olduğudur. Dış-iç borçlardan tutun da işsizliğe, karşılıksız çıkan çeklere, kapanan fabrikalara kadar tüm ekonomik göstergeler bunu doğrulamaktadır.

Taviz politikaları

Özelleştirme adı altında satılan onca kamu malından elde edilen gelirlere rağmen. AKP’nin ekonomideki başarısızlığının yanında Türkiye’nin çok önemli sorunları olan terör, Kıbrıs ve Ermenistan, Avrupa Birliği konularındaki yaklaşımı da başarısızdır.

AKP hükümeti bu konularda hep tavizkâr olmuş, Türkiye’nin büyüklüğüne ve gücüne yakışır tavırlar takınamamıştır.

Örneklersek, Avrupa Birliği ile ilgili olarak halka doğrular söylenmemiştir. Güpegündüz Kızılay Meydanı’nda havai fişekler atılarak yapılan gösterilerle Avrupa Birliği’ne girmişiz gibi bir hava yaratılmış, halk aldatılmış, ancak hiçbir hak elde edilememiştir. Ne serbest dolaşım hakkı kazanılabilmiş, ne ekonomik yardım alınmış ne de Kıbrıs konusunda destek elde edilebilmiştir.

Karabağ’a ne oldu?

Kıbrıs konusunda da benzer gelişmeler olmuştur. Avrupa Birliği yasalarına ve Kopenhag kriterlerine uymadığı halde Kıbrıs Rum Kesimi Avrupa Birliği’ne dahil edilmiş, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerindeki ekonomik abluka kaldırılmamış, Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti’ni hiçbir devlet tanımamıştır.

Şimdi Ermenistan konusunda da öğreniyoruz ki hükümet tarafından imzalanan protokol ile Ermenistan’a yine tek taraflı tavizler verilmiş, Ermenilerden sözde soykırım iddiaları yalanlanmadan, işgal ettikleri dağlık Karabağ boşaltılıp dost Azerbaycanlılara verilmeden Ermenistan’la Türkiye arsındaki karayolu, trenyolu ve enerji yolları açılmış, Ermenistan’ın dayatmaları kabul edilmiştir.

Bunun karşılığında sadece Avrupa Birliği’nden, Amerika Birleşik Devletleri’nden ve Fransa’dan “aferin” alınmıştır.

Terör konusunda da AKP hükümeti içeride ve dışarıda tavizlerine devam etmiştir. Nerede ise sıfır terörle devraldığı ülkeyi terör bataklığına sürüklemiş, binlerce vatandaşımızın ölümünden sorumlu ve hükümlü terör örgütünün başkanı Kürt kökenli vatandaşlarımızın umudu haline gelmiştir.

Yasalar devre dışı

Güneydoğu’da bazı belediye başkanları ayrı bir devletin belediye başkanları gibi dış ülkelerde Türkiye aleyhine demeçler vermeye, ülkesini kötülemeye başlamış, İçişleri Bakanı bunlar hakkında hiçbir işlem yapamamıştır.

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Türk askerini şehit eden teröristler ve yandaş düşünce sahipleri güvercin kılığında meydanlarda hükümete tehditler savurmuş, PKK bayrakları ve Apo posterleri açmış, Diyarbakır’da, İstanbul’un göbeğinde dolaştırılmış, yetkililer müdahale dahi etmemişlerdir.Adamlar açıkça, Türk ordusuna, Türk devletine tehditler savurmakta, hükümet sessiz kalmaktadır.

Yıllardır, “Terör çıkmaz yoldur, terörle bir yere varılmaz” sözü nerede ise çöpe atılmış, teröre de taviz verilen bir duruma gelinmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı Kürt kökenli vatandaşlarımızın bile kafaları karıştırılmış, terör örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti arasında sıkışıp kalmışlardır.

Halkın istemleri

Hükümet ülke için çok önemli olan bu konuların çözümünde daha çok dış güçlerin önerilerine önem vermiş, muhalefetin ve halkın istemlerini göz ardı etmiştir.

Konular Amerika Birleşik Devletleri’nin ve Avrupa Birliği yöneticilerinin istemleri doğrultusunda çözülmeye çalışılmıştır. Avrupa Birliği’ne, Amerika Birleşik Devletleri’ne bunca taviz verilirken ülke yararına en küçük bir konu pazarlık konusu yapılmamış, Türkiye’nin çıkarları yabancılar karşısında korunmamıştır.

Hukuk devletinde yasaların hâkimiyeti esastır. Toplumun yapısına uymayan, insan hak ve özgürlüklerine ters düşenleri varsa uygun hale getirilir. Ama yasalar hâkim olmalıdır.

Kürt vatandaşlarımızın geçmişten gelen bazı ekonomik, sosyal, kültürel sorunları varsa bunlar elbette çözülmelidir. Her Türk vatandaşı gibi onlar da kendi dilleri ile konuşmalıdırlar.

Kültürlerini yaşatmalı, geliştirmelidirler. Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşları gibi her türlü hakkı kullanmalıdırlar.

Ancak bunlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bütünlüğünü, ulus yapısını bozmadan, demokrasi içinde olmalıdır. Sorunların çözümü silahlı mücadele ile, etnik ayrımcılıkla değil, demokrasinin kuralları uygulanarak, o bölgelerdeki feodal yapı değiştirilerek, ağalık, şıhlık düzeni değiştirilerek, belki bir toprak reformu yapılarak, herkese insanca yaşayabileceği bir ortam yaratarak sağlanmalıdır.

Özetlersek; hükümet belki iyi niyetle yıllardır süren bazı sorunları çözmek istiyor olabilir. Ama bu sorunlar dış güçlerin etki ve baskısı ile, ülke aleyhine sonuçlar doğuracak ödünler vererek değil, ülke yararı gözetilerek, adil bir şekilde olmalıdır. Çünkü teslimiyet başarı değildir.