"Terör saldırılarını kınıyoruz"

Partiden yapılan açıklamaya göre, Bakırköy'de vatandaşlarla bir araya gelen Kurtulmuş, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, terörün hiçbir şart altında tasvip edilmesinin mümkün olmadığını belirtti.

Kurtulmuş, ''Seçimlerin özgür bir ortamda yapılabilmesi için uygun ortamın sağlanması gerekiyor. Türkiye seçim ortamına giderken yapılan bu terör saldırılarını şiddetle kınıyoruz. Bu saldırılar, seçimin huzuruna yönelik ve şaibe oluşturmak için yapılan saldırılardır'' dedi.

Kurtulmuş, huzurlu bir ortamın sağlanması için siyasetin mutlaka kararlı olması gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

''Türkiye'de Kürt sorununun çözülmesi için toplumda yüksek beklentiler oluşturulmuş; fakat sonra bu beklentiler heba edilmiştir. Parlamentoda bulunan 4 partinin de bu işte olağanüstü tarihsel vebali vardır. Terörün tamamen ortadan kaldırılması için Türkiye'nin demokratikleşmesi ve toplumsal barışın sağlanması gerekir. Türkiye sadece Kürt sorununu değil, diğer bütün ayrışma noktalarını ileri bir demokrasi programı ile çözmek zorundadır. Bunun yapılacağı yer ise parlamentodur ve bu iş sokakta ya da dağda çözülemez. Türkiye'de herkesin eşit ve özgür yurttaşlar olduğu bir siyasal sistemi kurmak zorundayız. Zaten milletimiz de bu tür terör olaylarına prim vermeyecek oranda gerekli sağduyuya sahiptir. İnşallah Türkiye bu sorunları da büyük bir kararlılık ve sağduyu ile aşacaktır. HAS Parti olarak bizim birinci önceliğimiz siyasal sistemin demokratikleşmesini ve toplumsal barışı acilen sağlamaktır. Bunun yolu da egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğu bir Türkiye'yi kurmaktır.''

Bir gazetecinin, ''MHP'nin yöneticileri hakkındaki kaset iddialarıyla'' ilgili sorusu üzerine Kurtulmuş, siyasetin kavga üzerinden değil, proje ve programlar ortaya konularak yürütülmesi gerektiğini belirtti.

Kaset meselesinin milli güvenlik boyutunun da bulunduğunu anlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

''Kaset meselesini magazinsel olay olarak ele alıyoruz. Olayın çok ciddi boyutları vardır. Bizim insanımızın uluslararası bir takım güçlerin şantajlarına muhatap olup olmadığını bilmiyoruz. Acaba kaç kişinin daha kaseti var? Bunun devletin güvenlik birimleri tarafından ortaya çıkarılması gerekiyor. Deniz Baykal'a yapılan kaset olayıyla ilgili tüm sorumluların ortaya çıkarılması gerekirdi, üzerinden bir yıl geçti. Bir kaset olayı varsa milletvekilleri, etkili bürokratlar, Türkiye'yi yöneten üst düzey yetkililer gibi kişilerin kasetleri yabancı güçlerin istihbarat biriminin elindeyse, şantaj olarak bizim hangi yetkilimiz üzerinde baskı aracı olarak kullanmıştır. Bunların tespit edilmesi gerekiyor.''