Teknolojinin gelişmesi öğretmen önemini artırıyor
Teknolojinin öğretmenlerin ve okulların yerini alacağına inanılırken uzman görüşü, öğretmenlerin bu dönemde daha da önem kazanacağı yönünde.
Figen AtalayTürkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın (TEGV), 2008 yılında vefat eden ve mirasını vakfa bağışlayan Nirun Şahingiray’ın adını ve anısını yaşatmak için düzenlediği 4. Uluslararası Nirun Şahingiray Eğitim Forumu’nda, eğitim alanındaki yenilik ve gelişmeler tartışıldı.
Forumun açılış konuşmasını yapan vakıf yönetim kurulu Başkanı Oktay Özinci, “Ezberlerin bozulduğu bir dönemdeyiz. Artık oyunu bildiğimiz gibi oynamıyoruz. Geçen yıldan beri öğrenenler sadece öğrenciler değil. Öğretmenler, ebeveynler hatta benim gibi aile büyükleri hepimiz aynı anda öğreniyoruz. Yeni normale ne kadar çabuk odaklanırsak o kadar başarılı olacağız.” dedi.
TEGV Genel Müdürü Sait Tosyalı da bu süreçte tüm eğitim içeriklerinin dijital platforma taşındığını anlatarak “Türkiye’nin dört bir köşesinde 10 bine yakın çocuğumuzla buluşmayı başardık. Ayrıca özellikle köy okullarındaki teknolojik eksikliklerin, eğitimin sağlıklı yapılmasına engel oluşturduğunu gördük. Arçelik ve Eski Arçelikliler Derneği’nin desteğiyle yürüttüğümüz ‘Yeni Dünya’ kampanyasında bugüne kadar 2 binden fazla çocuğumuzu tabletleriyle buluşturduk” diye konuştu.
ÖĞRETMEN YERİNE TEKNOLOJİ Mİ?
Eğitim uzmanı Vikas Pota, salgın sonrasında eğitimin nasıl olacağına ilişkin şunları söyledi:
“Pek çok insan teknolojinin öğretmenlerin ve okulların yerini alacağına inanıyor, ben bunun olacağına inanmakta zorlanıyorum. Geçen yıl dünyanın en büyük eğitim konferansını düzenledim ve yeni normale yön vermelerine yardımcı olmak için öğretmenlerin öğrenme kayıplarının en aza indirilmesi konusunda daha fazla katkıda bulunmaları gerekeceğini gördük. Deneyimlerimizin bir sonucu olarak öğretmenlerin rolünün daha da öne çıkacağına inanıyorum. Öğretmenlik çok ciddi bir entelektüel birikim gerektirir, en önemli meslektir ve politika yapıcıların bu mesleğin değerini artıracak faaliyetlerde bulunması gerekir.”
‘BİLMEK’ DEĞİL, İŞBİRLİĞİ
Dünyanın pek çok yerinde “tamir atölyeleri” düzenleyen ve forumda “Yaratıcı Öğrenme” başlıklı bir konuşma yapan eğitimci Ryan Jenkins’in sorularımıza yanıtları şöyle:
- Eğitimin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Eğitimde dijitalleşme konusunda ne anlamalıyız? Gelecekte öğrencileri ve velileri eğitim konusunda ne gibi değişiklikler bekliyor?
Gelecekte eğitim, “bilmek”ten ziyade işbirliği yapmak, yeni fikirler keşfetmek ve mevcut bilgiler arasında bağlantılar kurmak için kullanabilecekleri becerileri edinmek ile ilgili olacak. Eğitim, bilim adamlarının, mühendislerin ve sanatçıların kullandığı gerçek dünyaya farklı yönlerden yaklaşımları, eğlenceli deneyimleri ve açık işbirliği ile çalışma modellerini yansıtacak.
- Sizce eğitim sistemlerinin en önemli sorunu nedir? Adil ve eşit bir eğitim için ne yapılmalı?
Eğitimle ilgili en büyük sorun, bizim çocuğu kendi öğrenme süreçlerinde aktif bir katılımcı olarak görmememiz. Eğitim sistemimiz, öğrenme sürecinin önemli unsurları olan soru sormayı, hata yapmayı, eğlenmeyi ve materyal ve araçlarla oynamayı her zaman desteklemiyor.
Sınavlar ve standartlara genellikle ayrıcalıklı olmayan geçmişlere sahip öğrencileri orantısız bir şekilde dezavantajlı hale getiriyor. Daha adil ve eşit olmak için tüm öğrencilere saygılı ve güvenle davranmalı, öğretmenlere sınıflarında gelişen durumlara uyum sağlama konusunda daha fazla esneklik sağlamalı ve sınavlara ve standartlara daha az dikkat etmeliyiz.
- Tamir etme (kurcalayarak, kurcalama, deneme yanılma yoluyla öğrenme yöntemi) nedir? 21. yüzyıl becerilerini nasıl destekler?
Tamir etme, öğrencilerin ve eğitimcilerin kendi meraklarına, fikirlerine ve deneylerine, bağlantıları anlamalarına, itici bir süreç olarak değer veren bir öğrenim yaklaşımıdır.
Tamir ettiğimizde, geçmiş deneyimlere, kişisel ilgi alanlarına ve gerçek dünyada gördüğümüz insanlara ve şeylere dayalı bağlantılar kurarız. Tamir etme, gerçek malzemelerle çalışmaya ve fiziksel prototipler oluşturmaya dayanır. Çünkü öğrenme sürecinin somut bir temsilini oluşturduğumuzda daha iyi öğreniriz. Tamir etme, sanatı, bilimi ve teknolojiyi (ve diğer konuları da) birleştirdiğinde en iyi sonucu verir. Bize yeni ve sıra dışı fikirler üretme imkânı verir. Bir şeyleri kurcalamanın her zaman, öğrencilerin ve eğitimcilerin risk almasına, yeni şeyler denemesine, başkalarıyla işbirliği yapmasına ve mevcut anlayış düzeyinin ötesine geçmesine olanak tanıyan bir oyun ve şakacılık bileşeni vardır.
Tamir etme, gelişmekte olan teknolojilerle oynama, işbirliği yapma ve denemek için bir bağlam sağlar. Tamir edenler dünyanın işleyişini anlamak için kendilerine güvenirler.
- Bu tür bir yaklaşımı denemek isteyen Türk eğitimcilere ne söylemek istersiniz?
Türk eğitimcileri öğretim yaklaşımlarında daha fazla oyun, işbirliği ve deneyi desteklemek ufak değişiklikler yapmaları için cesaretlendirmek isterim. Ayrıca öğrenme hedeflerini bilimsel ve sanatsal uygulamaları (soru sorma, fikirleri test etme ve hataları giderme gibi) ve sosyo-duygusal öğrenmeyi (güven, gurur, birlikte çalışma yeteneği ve projelere derin yatırım) içerecek şekilde genişletmelerini önerebilirim. Buradan, eğitimcileri, pedagojik yaklaşımlarını düzeltme sürecine de katılırken, başkalarından fikirlerini paylaşmaya, yeniden düzenlemeye ve ödünç almaya davet ediyorum.
FORUMDAN GÖRÜŞLER:
- Eğitimciler teknolojiye daha hâkim olmalı ve eğitimde gerçek ihtiyaçları ortaya koyarak teknoloji projelerine yön vermeli.
- Okullarda sosyal duygusal becerileri geliştirecek ekosistemler yaratılmalı; anadili, ekoloji, eleştirel, bilim, ve duygusal okuryazarlık hedeflenmeli.
- Yapay zekâ, bireysel öğrenme deneyimlerini güçlendirecek şekilde geliştirilmeye devam ederken, okulda öğretmen ve öğrencilerin topluluk oluşturma, yaratıcı öğrenme, ilişki kurma, birlikte değer yaratma becerilerine alan açmalı.