Tek vasfım Kenan'ın sevgilisi olmak değil
Hırsları ve hedefleri olmayan bir oyuncu Zeynep Beşerler. Süper bir oyuncuyum gibi bir iddiası da yok. Her gün yeni bir şey öğrendiğini söylüyor. Şimdilerde yine bir diziyle ekranlarda olsa da magazin basınının deyimiyle Kenan İmirzalıoğlu'nun sevgilisi olarak anılmak sinirlendiriyor güzel oyuncuyu...
cumhuriyet.com.trZeynep Beşerler, yaklaşık 10 yıl önce hayatımıza girmiş, kendi çabalarıyla oyunculukta belli bir noktaya ulaşmış genç bir kadın. Ancak ne yazık ki ismi her nedense durmadan Kenan İmirzalıoğlu’nun sevgilisi olarak anılıyor. En büyük derdi de bu Beşerler’in. Dizilerde, haberlerde, magazin programlarında sık sık görüyoruz aslında onu. Ama pek de tanıdığımız söylenemez. İzmir’den üniversite okumak için İstanbul’a gelmiş. Hayatımıza ise oynadığı reklam filmiyle girdi. Ki bu reklam filminden sonra okulu bırakmış. Uzun bir süre de program sunuculuğu yapmış. Oyunculuğa adım atışı ise Uğur Yücel’le tanışarak Alacakaranlık dizisiyle rol almasıyla gerçekleşmiş. Sonrasında pek uzun soluklu olamayan birkaç dizide daha rol aldıktan sonra bir süre kabuğuna çekilmiş. Şimdilerde ise Aşk ve Ceza adlı dizinin Nadya’sı olarak ekranlarda.
- Aşk ve Ceza ile ekrandasınız. Öncesinde ise bir süre görünmediniz. Uzak mıydınız projelere?
- Açıkçası o süreçte hiçbir şey yapmadım. O dönemde Kenan askerdi. Edirne’ye gittim geldim sık sık. Ondan sonra da sıkıldım ve artık çalışma zamanı dedim kendime.
- Uzak durmanız biraz da kendi içinize dönmek miydi?
- İlk zamanlarda dünyanın en mutlu insanısın. Sonra bir şeyler tırmalamaya başlıyor çalışmadığın süreçte. Bir şeyler yapmayı hep istedim ama tutmayan, abuk sabuk işlerden sıkılmış, insanlarla uğraşmaktan yorulmuştum. Oturayım evimde, kitabımı okuyayım, müziğimi dinleyeyim diye düşündüm. Çünkü öbürü daha yorucu. Bu piyasada sözüne güvenilecek adam çok az.
- Aşk ve Ceza’ya nasıl ikna oldunuz?
- Bu işi çok istedim. Çok güvenilir bir ekip. Onlarla çalışmak zaten büyük bir sebep.
- Dizide oyunculuk çok mu hızlı tüketiliyor?
- Mümkün değil dizide oyunculuğu yansıtmak. Sürekli o enerjiyi ve içselliği kendi içinde tutabilmek set koşuşturmasında mümkün olmuyor. Aceleye geliyor her şey. O yüzden daha çok sinema filmi çekilsin istiyorum.
- Diziler de aslında sinema filmi kadar uzun...
- Her hafta bir sinema filmi uzunluğunda bir şey çekiyoruz. Kolay değil. 90 dakika. İnse 45 dakikaya... Ama mümkün değil, inanın hiç umudum yok. Çünkü ne kadar uzun dizi, o kadar çok reklam, o kadar çok para, dizi anca yürüyor...
- Birkaç yıl önce “Oyunculukta bir iddiam yok” demişsiniz.
- Hâlâ yok. Ben süper bir oyuncuyum diye bir iddiam yok. Sürekli bir şeyler öğreniyorum. Ki takdiri bana düşmez.
- Peki oyunculuk hedefleriniz neler?
- Benim hiç hedeflerim yok, hiç sevmem hedef koymayı da. Hayatta hırslarım hiçbir zaman olmadı. Ben yaptığım işten alnımın akıyla çıkayım, başka bir şey istemiyorum.
- Peki hırslar olmadan bu cadı kazanı zor değil mi?
- Zor tabii ki. Ama hırslı insanlar beni çok korkutuyor. Biraz hırs yaptığı işin daha iyi olmasını sağlar ama sektörde çok büyük hırsları olan insanlar var. O insanlardan uzak duruyorum. Büyük hırsların zararı da büyük olur.
- Hırs insanı kemiriyor.
- Hırsları ve egoları olan insanların nasıl tepetaklak olup sonra nasıl tekrar kendilerini toplamaya çalıştıklarını gördüm bu sektörde. Büyük, şişkin egolar insanı gerçekten tepetaklak eder. Benim anlayışıma çok ters. Ben hayatımı hırs ve egolarım üzerine kuramam. Yaptıkları hiçbir şeyden memnun olmuyorlar, hiçbir şey onlara mutluluk vermiyor. Bir şeyin peşine takılıp ömürlerini yiyorlar ve farkında değiller. Çok acınası bir durum bu.
KADIN DA GÜÇLÜ OLABİLİR
- Adınızın sürekli Kenan İmirzalıoğlu’yla çıkması gibi bir durum var.
- Evet bu magazinin yarattığı bir durumdu ve öyle de kaldı. Ben alıştım, bu adam benim sevdiğim adam olduğundan adımın onunla anılması çok da umrumda değil. Ama karşınızda duran insan sadece onun sevgilisi değil, tek vasfı bu değil. Kenan’dan önce ve sonra yaptıklarım da var. Sonuçta ben bu adam sayesinde bir şey yapmıyorum. Herkes onun sayesinde iş buluyorum sanıyor. Ben kendi emeğimle bir yerlere geldim. Onun adıyla değil.
- Bu biraz da ataerkilliğimizden kaynaklanıyor.
- Sonuçta 6 yıldır birlikte yaşıyoruz çok normal birlikte yazılıp çizilmesi ama bu biraz erkek egemen toplumun baskısı ve dayatması. Bu kadar başarılı ve güçlü bir adamın yanında sen hep ikinci plandasın. Tamam ikinci plandayım ama ben bir bireyim bunu unutuyorlar. Onun yanındaki kadın da güçlü olabilir fikri onlara ters geliyor.
- Bir de evlilik konusunda üstünüze geliniyor sanırım...
- Evlenmiyorlarsa ayrılsınlar, biz bunlardan sıkıldık. Evlenmeden bu kadar ilişki mi yürür gibi bir durum var. Evlenmiyoruz da ayrılmıyoruz da. Bir derdiniz varsa kendiniz çözün diyorum. Neden evlenmek mecburiyetindeyiz ki? Yarın öbür gün bir çocuğumuz olsun dersek o zaman evleniriz. Zaten çok güzel bir hayatı paylaşıyoruz niye illa evlilik olsun? Bu Türk zihniyeti işte. İkimizin de kendine ait hayatları var. Bu neden anlaşılmıyor bilmiyorum.