'Tehlike kapıya dayanmış'

Uluslararası PEN Yönetim Kurulu üyesi William Nygaard, Türkiye'nin düşünce ve ifade özgürlüğü alanındaki baskıları yorumladı: "Bilgi teknolojisinin son hızla geliştiği günümüzde despotik rejimler görünmez kılınamaz. 12 Eylül döneminde askerlerin hayata geçirdiği uygulamalar bugün sivil bir hükümet olan AKP tarafından gerçekleştiriliyor."

cumhuriyet.com.tr

“12’den 12’ye Düşünce ve İfade Özgürlüğü” başlıklı sempozyuma katılan Uluslararası PEN Yönetim Kurulu üyesi ve Norveç Yayıncılar Birliği eski başkanı William Nygaard, Türkiye’deki düşünce ve ifade özgürlüğüne ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Nygaard, “Hukuki açıdan bakıldığında Türkiye gerçekten oldukça karmaşık bir durumda” diye söze başlayıp, şöyle devam ediyor:

“Türkiye cezaevlerinde şu anda 104 tutuklu gazetecinin bulunduğunu duyduğumda şok geçirdim. Demek ki, dedim kendime, Türkiye düşündüğümden çok daha karmaşık bir durumdaymış.”

Ardından sözü AKP hükümetine getiriyor Nygaard, hükümetin elde ettiği ‘olağanüstü’ güce rağmen hukukun ileri gitmediğine dikkat çekerek:

“Anlayamadığım konu, Türkiye’de bu kadar güçlü bir hükümetin neden böyle uygulamalarda bulunduğu... Bugün AKP hükümetinin kendini güvende hissederek ülkeyi demokrasi ile yönetmesi beklenirdi, tabii eğer Türkiye’deki rejim varlığını sürdürmek istiyorsa... Bakın şu an Ortadoğu’daki ülkelerde Arap Baharı yaşanıyor. AKP, bu ülkelerde yaşananları hiç mi dikkate almıyor? Günümüzde tüm dünya, demokrasiye daha fazla başvurmak zorunda.”

Nygaard, bilginin toplumu çok daha şeffaf bir hale getirdiğini vurguluyor, “Bu da demek oluyor ki şiddet görünmez kılınamaz artık” diyerek, şöyle devam ediyor:

“Bilgi teknolojisinin son hızla geliştiği günümüzde, despotik rejimler görünmez kılınamaz. Bu nedenle Türkiye’de yaşananların gerçekten korkutucu olduğunu düşünüyorum. Geçmişte, 12 Eylül döneminde askerlerin hayata geçirdiği uygulamalar, bugün sivil bir hükümet olan AKP tarafından gerçekleştiriliyor.

Oysa ki yüzde 50 oyla iktidara gelmiş bir hükümet, ülkesi için çok daha iyi şeyler yapmak zorunda. Gücün şiddetle elde tutulabileceğini düşünmek çok dar bir bakış açısı. Düşünce ve ifade özgürlüğü bu anlamda çok önemli bir işaret, eğer bu alanlar kontrol altındaysa, ülkede bir otokontrol de varsa büyük bir tehlike kapıda demektir.”


Nygaard, Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin Türkiye’yle ilgili en fazla üzerinde durduğu konulardan biri olan Ragıp Zarakolu’nun tutukluluğuna ilişkin ise şunları söylüyor:

“IPA, bu hafta Ahmet Şık ve Nedim Şener’in daha önce serbest bırakılmasını memnuniyetle karşılaşmıştır. Şimdi Türk yetkililere, yayıncı Ragıp Zarakolu’nun da serbest bırakılması için çağrı yapıyoruz. IPA, yüksek güvenlikli F tipi tutukevlerindeki sert tutukluluk koşullarının, Ragıp Zarakolu’nun sağlığını etkileyebileceğinden ciddi bir endişe duyuyor.

‘Onur kırıcı muamele’

Bütün bu süreç boyunca Zarakolu, 28 Ekim-1 Kasım 2011 tarihleri arasında dört günü aşan bir süre poliste gözaltında kaldı, sağlıksız koşullarda, uykusuz bırakılarak tutuldu, aşağılayıcı ve onur kırıcı muamele ve uygulamalara maruz kaldı. IPA, Zarakolu’nun hapse atılmasının, Türkiye’nin ifade ve yayın özgürlüğü ilkelerine tam olarak saygı göstermediğinin bir simgesi olduğu kanısında.”

Nygaard, söyleşimizi başına gelen ilginç bir olayı anlatarak noktalıyor. Salman Rushdie’nin 1989’da yayımlanan “Şeytan Ayetleri” adlı kitabını bir yıl sonra Norveç’te yayımlayan Nygaard bu yüzden silahlı saldırıya uğramış. Gerçi failler hâlâ bulunamamış, ama bugün bir tehditle karşı karşıya olmadığı için kendini güvende hissediyor Nygaard.