Tehdit altındaki özgürlük mekânı
Ressam Mehmet Güleryüz’ün ‘Sızlanmalar Bahçesi’ adlı desen sergisi Paris’te açıldı.
Ceren Çıplak/CumhuriyetGaleri Cyril Guernieri, bahçeden gelen “sızlanmalar”ın çoğunlukla işitilemeyecek kadar kısık sesli yakınmalar olduğunu ancak kişilerin yüzlerinde okunabildiğini belirtiyor: “Bu bahçe aynı zamanda içimizdeki bahçenin, başka deyişle bize temel sağlayan ve üzerinde kişiliğimizin gelişme imkânı bulduğu, yabancılaşmanın kafeslerinin bertaraf edilebildiği mahrem toprağın tastamam imgesidir. Nihayet bahçe, Güleryüz için desenin kendisidir. O en mahrem yaşantılarını ve dünyaya dair deneyimlerini, içerisi ile dışarısını, çizginin simyaya özgü titreşimiyle kaynaştırır. Böylelikle bu iki gerçekliğin kavşağında, özgürlüğünün eksiksiz ifade bulduğu bir üçüncü-mekân oluşturur. Bu mekân sanatın mekânıdır. Onun sanatının. Bizleri, eşiğini aşmaya davet ettiği bu mekân için ‘Ben bu bahçede yaşıyorum’ der.” (Sergi, 6 Nisan’a dek sürecek.)
‘Çizgi, sese benzer’
Mehmet Güleryüz: “Benim için desen ile müzik arasında doğrudan bir ilişki var. Desen pratiğim bana çizginin sese, şarkıya çok benzer olduğunu gösterdi. Çizdiğim her çizginin müzikalitesini ararım. Her çizgi kendi titreşimi, kendi tını karakteri olan, ritimlerle oynayarak uzayan bir ses gibidir. Bazı desenler bir sonat gibidir, bazılarıysa balad, konçerto ya da lied’e benzer… Desen bir müziktir, ayrıca koreografidir de, çünkü işin içinde beden vardır. Her çizgiyi kışkırtan, kendi yönelimselliği ve kendi enerjisi olan bir jest vardır. Yaptığınız deseni duymanız gerekir.”