Teğet Geçmek Dalga Geçmekse: 'One Minutes'!..

cumhuriyet.com.tr

Tüm dünyayı sarsan küresel ekonomik krizi bir yıl öncesinden öngören uzmanların uyarılarına kulak asamayan AKP hükümetinin başı Recep Tayyip Erdoğan Bey, ulusa seslenirken: “Aldığımız önlemlerle ekonomimizi çok güçlü hale getirdik. O nedenle bu kriz bizi teğet geçer. Hatta bu kriz bazılarımız için bir fırsata bile dönüşebilir” demişti. Gerçekten de öyle oldu.

Teğet geçer denen kriz Türkiye’yi delip geçerken AKP yandaşı bazı kişi ve kuruluşlar için fırsata dönüştü. Birçok firma iflasın eşiğine gelip kapanırken, 10 binlerce kişi işsiz kalırken, örneğin yerel seçimler öncesi sosyal devlet adına, sosyal yardım ve dayanışma vakıflarının valilikler aracılığı ile fakir fukaraya, garip gurebaya dağıttığı birlerce beyaz eşya ve inşaat malzemesi ihalelerini kazanan firmalar, krize rağmen köşeyi döndüler.

Yüksek Seçim Kurulu’nun uyarılarına rağmen yardımlara devam eden valileri savunan bazı AKP’liler:

“Yardımın zamanı olmaz. Ayrıca bu yardımlar partimiz tarafından değil devletin valileri tarafından yapılıyor” diyerek söz konusu yardımların seçim yatırımı olduğu iddialarını çürütmeye ve AKP’yi bu yasadışı eylemin dışında tutmaya çalışıyorlar.

Ancak, İçişleri Bakanı’nın ‘Seçim Güvenliği Toplantısı’ diye AKP’nin atadığı valilerle basına kapalı olarak yaptığı toplantıda valilere “Önümüzdeki yerel seçimlerde AKP için elinizden geleni yapın” talimatı verdiğini halkımızın bilmediğini sanarak kendi kendilerini aldatıyorlar. Ünlü bir filozofa “Dünyanın en aptal insanı kimdir” diye sormuşlar; o da “Karşısındakini aptal zannedendir” yanıtını vermiş.

“Seçim ekonomisi uygulamıyoruz” diyen AKP hükümeti, bu konuda da halkımıza doğruyu söylemiyor. Çünkü, bütçe açığının geçen yıla oranla 6 kat arttığı bizzat hükümetin Hazine Müsteşarı tarafından açıklanmıştır. Bu açığın en önemli nedeni ise hiç kuşkusuz seçim yatırımı olarak yapılan milyarlarca TL’lik harcamalardır.

AKP hükümeti, ülke çıkarları yerine parti çıkarlarını gözeterek sorumsuzca uyguladığı bu seçim ekonomisi ile Türkiye’yi Cumhuriyet tarihimizde görülmemiş bir dış borç batağına sürüklemektedir.

Diğer devletlerin hükümetleri, küresel ekonomik krizin ülkeleri üzerindeki etkilerini hafifletmek adına, birbiri ardından çeşitli ekonomik paketler açıklayıp uygulamaya koyarken AKP hükümeti, seçim ekonomisini rahatça uygulayabilmek adına IMF ile yapacağı anlaşmayı sürekli erteleyerek, krizin Türkiye üzerindeki etkilerinin giderek daha da ağırlaşmasına neden olmaktadır. Çünkü IMF ile anlaşmayı imzaladığı andan itibaren yatırım harcamaları ile birlikte seçim harcamalarını da kısmak zorunda kalacaktır ki bu da doğal olarak AKP’nin işine gelmemektedir. O nedenle hükümet, IMF ile anlaşmayı seçim sonrasına ertelemek çabası içerisindedir. Başbakan: “Ümüğümüzü sıkarlarsa IMF ile anlaşma imzalamayabiliriz” derken “ümüğünün sıkılması” deyimi ile kastettiği aslında seçim yatırımlarının kısılmasıdır. Yani, “ümüğünün sıkılması” ülkemizin çıkarları ile değil, AKP’nin çıkarları ile ilgilidir.

Küresel krizin Türkiye üzerindeki etkilerini hafifletecek gerekli ekonomik paketleri açıklamamakta ısrar eden; IMF ile anlaşmayı sürekli erteleyen; buna karşı söz konusu krizden en çok etkilenen ve neredeyse iflasın eşiğine gelen reel sektör yöneticilerinin tüm uyarılarına ve kriz nedeniyle işsiz kalan 10 binlerce vatandaşının feryatlarına kulağını tıkayan AKP hükümeti, krize karşı bütçe harcamalarında kesinti yaparken bütçe dışında Hazine’nin nakit olanaklarını kullanarak AKP’li Büyükşehir belediyelerine 30 yıllık vadeli krediler açmaktadır. Bu da devletin kaynaklarının AKP’nin seçim yatırımları için gizli gizli kullanıldığının açık kanıtıdır. Küresel ekonomik krizin Türkiye üzerindeki derin etkileri ile ilgili tüm bu gerçekler ortada iken Türkiye’nin Başbakanı hâlâ: “Bu kriz bizi teğet geçiyor” diyebiliyorsa açıkça Türk milleti ile dalga geçiyor demektir.

O zaman da Türk milleti ona, önümüzdeki yerel seçimlerde, “One minutes”diyecektir. (Prof. Dr. K. Erçin KASAPOĞLU Hacettepe Üni. Jeoloji Müh. Böl. Öğr. Üy.)