TDD Başkanı Dağ: ‘Beslenme ilgi alanı değil, bilimdir’

Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ayhan Dağ, televizyon programlarında ve yazılı basında uzman olmayan kişilerin beslenme konusunda yurttaşları yanlış bilgilendirmesini eleştirerek “Yazılı medyada sıklıkla mucize diyetlerden, sanatçıların nasıl zayıfladıklarından bahsedilir. Mucize diyet diye bir şey yoktur. Beslenme bir ilgi alanı değil, bilim dalıdır. Eğitim hayatları süresince tek bir saat beslenme dersi almamış kişilerin, bu konuda eğitimi olmayanların yani diyetisyenlerin dışındaki meslek grupları bu alandan ellerini çekmelidirler” ifadelerini kullandı.

cumhuriyet.com.tr

Türkiye’de beslenmeye ilişkin pek çok yayın yapılırken, uzman olmayan kişilerin de bir sağlık sorunu olan beslenme hakkında bilgi paylaştığı görülüyor. Konu uzmanı diyetisyenler tartışmalardan uzak kalırken, bu durum yurttaşlar için “güvenilir bilgi sorunu” meydana getiriyor. Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dağ, Türkiye’de diyetisyenlik mesleğinin önemini, beslenmeye bağlı sağlık sorunlarını ve televizyon programlarında uzman olmayan kişilerin beslenmeye ilişkin yaptıkları “yanlış bilgilendirmeleri” Cumhuriyet Anadolu’ya anlattı. 

‘En büyük sorun uzmanlık dışı tasarruf’

- Diyetisyenlik mesleğinin önemi nedir?

Türkiye’de beslenme ve diyetetik eğitimi 1962 yılında başlamıştır. Sağlık alanı multidisipliner bir çalışma alanıdır. Diyetisyen, hekim, fizyoterapist ve klinik psikolokun birlikte çalışması gereken vakalar söz konusudur. Ancak her meslek mensubu kendi uzmanlık alanı içinde kalarak hastanın sağlık sorunlarını çözmek, yaşam kalitesini artırmak, iyileştirmek üzere işbirliği içinde çalışmalı ve bilgi paylaşımında bulunmalıdır. Bizdeki en büyük sorun kişilerin kendi uzmanlık alanları içinde kalmamaları ve diğer alanlarla ilgili tasarruflarda bulunmalarıdır. Ağırlık kontrolü; zayıfların şişmanlatılması, şişmanların zayıflatılması ve normal kiloluların bu kiloyu korumak için yapılması gerekenleri içeren bir süreçtir ve bu süreci etkileyen biyo-psiko-sosyal ve ruhsal faktörlerin çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Diyetisyenler bu anlamda yetkin ve gerekli donanıma sahip sağlık meslek mensuplarıdır.

- Beslenmenin sağlık üzerindeki etkisi ve oluşturduğu sağlık sorunları nedir?

Toplumun sağlığı, toplumu oluşturan bireylerin sağlıklı olmaları ile doğru orantılıdır. Birey ve toplum yaşamında sağlık için beslenme ve diyet uygulamalarında, obezite dışında tıbbi beslenme tedavisi yapılması gereken pek çok hastalık vardır. Obezite, diyetisyenlerin çalışma alanlarından sadece bir tanesidir. Diyetisyenler; diyabet ve diğer endokrin hastalıklar, kanser, kalp-damar hastalıkları, karaciğer-safra kesesi hastalıkları, böbrek hastalıkları, gastro-intestinal sistem hastalıkarı, nörolojik hastalıklar, yeme bozuklukları, kalıtsal metabolizma hastalıkları, cerrahi hastalıklarda bireylerin gereksinimlerine uygun tıbbi beslenme tedavisini planlayan, uygulayan ve takip eden yetkin ve donanımlı sağlık meslek mensuplarıdır.

- Türkiye’de beslenme sorunlarının nedeni nedir?

Sağlıklı Beslenme terimini son yıllarda görsel ve yazılı medyada sıklıkla duymaktayız. Bu duyumların temelinde genellikle besinler ve besinlerin formda kalma ile olan ilişkisi vardır ve sanki yaşam sadece formda kalma ve beslenme efsaneleri üstüne kurulmuştur. Türkiye’de beslenme ile ilgili temel veriler incelendiğinde yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı önemli sağlık sorunlarının bulunduğu görülmektedir. Yapılan araştırmalar bu sağlık sorunlarının ekonomik güçsüzlükler ve beslenme bilgisinin yetersiz oluşundan kaynaklandığını göstermektedir. Bu çalışmalarda halkın beslenme konusunda yetersiz ve yanlış bilgilere sahip olduğu, bilimsel temeli olan doğru bilgilere ulaşmada sıkıntı çekildiği ve beslenme ile ilgili bilgilerin daha çok gazete, televizyon, komşu ve arkadaş gibi kaynaklardan öğrenildiği saptanmıştır.

‘Birisi çıkıyor, ekmek zehirdir diyor...’

- Televizyonda beslenmeyle ilgili yapılan yayınlar hakkında neler söylersiniz?

Televizyon programlarında maalesef adının önünde çeşitli akademik unvan bulunan kişilerce halk sağlığını tehdit eden ve tehlikeye düşüren bilgilerin paylaşıldığını görüyoruz. Bu ülkede bazı bölgelerde insanların günlük enerji gereksinimin yarısı ekmekten karşılanırken, birisi çıkıyor “Ekmek zehirdir, yemeyin” diyebiliyor. Ekmek, insan beslenmesindeki en önemli besinlerden biridir. Ekmeksiz bir beslenme modeli yoktur. Ya da TV’de zeytinyağı faydalıdır deyip bir bardak zeytin yağını içebiliyor. Evet biliyoruz zeytinyağı faydalıdır ancak, bir bardak içilmesi gerekmez. Bir başkası çıkıyor “İstediğiniz kadar kebap, pirzola, kuyruk yağı yeyin” diyebiliyor. Bu önerileri herkes için yapabilir miyiz? Tabii ki yapmamalıyız. Kırmızı et önemli bir besindir ancak, sınırlı tüketimi önemlidir. İstediğiniz kadar yeyin diyemeyiz, dememeliyiz. Televizyonlarda ya da yazılı medyada yer alan bu tür bilgilerin hiçbiri güncel, bilimsel ve kanıta dayalı bilgiler değildir. Toplum sağlığı açısından temel sorun, hastanın diyetisyen olmayan çeşitli kişilerce yapılan diyet tedavisinden başlamak üzere, birtakım zayıflamaya dönük ürünler ki, bu ürünleri kullanan genç kızların hayatlarını kaybetmeleri, zayıflamayı sağladığı iddia edilen aletler, yosun banyoları vb. hepsi büyük bir aldatmacanın parçalarıdır. Sağlıklı yaşam merkezinde 19 yaşındayken yaşamını kaybeden genç kızımızı, Ekim 2010 tarihinde zayıflama kampında hayatını kaybeden 35 yaşındaki Kamil Can Koşar’ı, Kastamonu’nun Çatalzeytin ilçesinde kullandığı zayıflama ilacına bağlı olarak; karın ağrısı, ishal ve kusma şikayetleri sonrası tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden 23 yaşındaki Nilay Dinçer’i, Balıkesir’de radyodan duyarak sipariş ettiği zayıflama hapını kullandıktan sonra 33 gün yoğun bakımda kalan Nilüfer Gülmez’in yaşam savaşını kaybettiğini hepimiz hatırlıyoruz.

‘Bu alandan ellerini çeksinler’

- Gazetelerde yer alan diyet tavsiyelerini nasıl değerlendirirsiniz?

Yazılı medyada sıklıkla şok, mucize diyetlerden, sanatçıların nasıl zayıfladıklarından bahsedilir. Şok diyet, mucize diyet diye bir şey yoktur. “Şok, mucize” diye sunulan diyetler günlük, besin ögesi ve enerji ihtiyaçlarını karşılamada yetersizdir. Yağ kaybı yerine kas kaybına neden olurlar ve sonuçta kişiler sağlıklarını kaybeder. Beslenme bir ilgi alanı değil bilim dalıdır. Eğitim hayatları süresince tek bir saat beslenme dersi almamış kişilerin, bu konuda eğitimi olmayanların yani diyetisyenlerin dışındaki meslek grupları bu alandan ellerini çekmelidirler. ANKARA