Taşıma sektöründe, kronik hastalardan bile taahhüt alındı

Kargo götüren çalışanlara potansiyel hasta olarak bakılıyor. Aynı kalemle imza atmak istemeyenler var. Milyarlarca liralık paket yalnız işverene yapıldı. İşçiye ücretsiz izin, telafi süresinin uzaması düştü. İşveren sanki kazandığında işçiye hakkını çok vermiş gibi işler azalınca hakların etrafından dönüyor.

Olcay Büyüktaş

Dünyayı etkisi altına alan salgın sürecinden en fazla etkilenen sektörlerinden birini nakliyat oluşturuyor. Ambarlarda işler yarıya yakın düşerken, özellikle kargo taşımacılığında olağanüstü bir artış yaşandı. Kargolarda online satışlarla beraber iş yükünün de artması sonucu işçiler, pandemi açısından da riskli bir ortamda çalışmaya zorlandı.

Sokağa çıkma yasağının uygulandığı günlerde dahi kargo işçileri çalışmaya sürdürüyor. Bu döneme ilişkin durumu değerlendiren DİSK’e bağlı Nakliyat İş sendikası Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, çalışma sürelerinin uzadığını, işçilerin günde 11-12 saat çalıştığını ancak karşılığını alamadığını anlattı.

Küçükosmanoğlu’nun sorulamıza verdiği yanıt ve bilgilerden ortaya çıkan tabloyu şöyle özetlemek mümkün:

POTANSİYEL TAŞIYICI

- Kargo teslim etmek üzere adrese giden işçiye potansiyel korona taşıyıcısı olarak bakılıyor. İşçinin kullandığı kalemle imza atmaktan imtina ediliyor. Kargo işçisi hem bedenen daha fazla yoruluyor, hem ekonomik olarak sömürülüyor hem de psikolojik olarak yıpranıyor.

- Değişik ortamlarda farklı insanlarla karşı karşıya kaldığı için risk altında çalıştığı yetmezmiş gibi kargo işçisinden kronik rahatsızlığı olanlardan bile zorla “her türlü koşullarda çalışmayı kabul ettiğine ilişkin taahhüt” alınıyor. Vermeyenler işten çıkarılma ile tehdit ediliyor.

- Salgın döneminde bizlerin, sendikaların, konfederasyonların “acil, toplumsal hayatın devamı için gerekli mal ve hizmetlerin üretimi dışındaki alanlarda çalışan işyerlerinde üretim ve hizmet geçici olarak dursun, işçiler ücretli izinli olsun, işten çıkarmalar yasaklansın, işsizlik fonu amacına uygun olarak işsizler için kullanılsın, sermayenin çıkarları için kullanılmasın” çağrısı hedefine ulaşmadı.

- AKP iktidarının bu süreçte almış olduğu ekonomik önlemler, TOBB ve TİSK’in çıkarları, istemleri doğrultusunda oldu. 200 milyar olduğu açıklanan ekonomik paketin tamamına yakını, ücretsiz izin, sendika ve grev hakkını askıya alınması, denkleştirme süresinin 60 günden 120 güne çıkarılması da dahil sermaye sınıfının çıkarları doğrultusunda olduğu görüldü.

- Nakliyat İş, 900 işçinin çalıştığı TNT/Fedex’de uluslararası taşımacılık yapan kargoda örgütlü. Toplu iş sözleşmesi yetkisi dava konusu. Ancak yine de TNT/Fedex İşçileri, örgütlü olmanın kazanımını ocakta yüzde 30 oranında aylık ücretlere zam alarak gördü.

- Salgının başladığı ilk günlerde örgütlü olunan araç muayene işletmeleri, kargolar, nakliyat ambarları, lojistik ve diğer taşımacılık yapan işyerleri ile ilgili girişimleri ve mücadele sonucu işçiler, haftada üç gün çalışmakta hafta tatili dışında ki günler ücretli/idari izinli sayılıyor.

GREVE ÇIKILAMADI

400 işçi adına Eskişehir Sarp Lojistik’te grev erteleme genelgesi ile greve başlanmadı. Genelgenin çıktığı gün sözleşme görüşmelerinin devam ettiği Sarp Lojistik Genel Müdürü bana mesaj gönderdi “sözleşme süreci durdu” diye.

Arabulucu aşaması da son erdi ve grev kararı alıp uygulama tarihi olarak da 1 Mayıs’ı noter kanalı ile bildirildi. İşveren TÜİK’in enflasyonu oranında zam öneriyor. Sendika da yüzde 25 oranında artış istiyor.

Grev, işveren karşısında en etkili hak arama aracı, o nedenle grev kararı alınıyor. İşveren kapsam dışı beyaz yakalılardan imza toplayarak grev oylaması için Eskişehir İş Kurumu Çalışma Müdürlüğü’ne başvuru yaptırıyor.

Müdürlük de koronavirüs gerekçe ile çıkarılan genelgeyi gerekçe göstererek oylamanın yapılmayacağını ve dolayısı ile 1 Mayıs’ta greve çıkılamayacağını sendikaya bildiriyor.

NİSAN'DA 220 İŞÇİ, İŞ CİNAYETİ KURBANI

İstanbul İşçi Sağlığı ve Güvenliği (İSİG) Meclisi, 2020 Nisan ayı raporunu açıkladı. “Çarklar dönüyor, işçiler ölüyor” başlığı ile yayımlanan raporda, nisan ayında 220 işçinin yaşanan iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği belirtildi.

İSİG Meclisi, koronavirüs nedeniyle yaşamını yitiren başta sağlık emekçileri olmak üzere, evden çalışanlar dahil faal işçilerin ölümlerini de iş cinayeti olarak değerlendirdiklerini belirtti. Raporda, uluslararası sendikal hareketten ve Türkiye’nin önemli işçi sınıfı hukukçularının da yaptıkları açıklamalarda Covid-19’un iş kazası, meslek hastalığı olduğu hususunun altını çizdikleri hatırlatıldı.

Covid-19 salgını döneminde işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili ilk raporlarını 17 Nisan’da paylaştıklarını anımsatan Meclis, ikinci raporlarının da mayıs ayı ortasında yayımlayacaklarını duyurdu.

SALGIN 130 CAN ALDI

Covid-19 kaynaklı iş cinayetlerine iki hususa değinilen raporda; şunlar kaydedildi: “Nisan ayında tespit edebildiğimiz Covid-19 nedenli en az 103 işçi yaşamını yitirdi. Daha fazla kaybettiğimiz arkadaşımız olabilir ancak bilgilere ulaşmak çok zor. Yine bu ölümlerle bağlantılı olarak kaybettiğimiz işçi ailelerini de düşündüğümüzde ‘Covid-19’un giderek bir işçi sınıfı hastalığı haline geldiğini’ söyleyebiliriz. Çünkü ‘üretmeye mecburuz’ anlayışıyla çarklar dönmeye devam etti ve işçiler evde kalamadılar.”