Tarıma Monsanto ayarı
Tarım zehirleri satan uluslararası şirket Monsanto’ya karşı yürütülen hukuk mücadelesi ve gazetemizde yer alan dizi haberler sonucunda bu zehirlerin satışına yönelik yönetmelik değişti.
Hakan Dirik<haber-dikey:1196686,1169677>
Yeni yönetmelikte tarım zehirlerinin internetten satışı yasaklandı. Ancak satış yapılan yerlerin “Bitki koruma ürünleri insan, hayvan ve çevre için zehirli ve tehlikelidir” ibaresini bulundurma zorunluluğu kaldırıldı.
İzmirli avukat Senih Özay, Tarım ve Orman Bakanlığı’na başvurarak Monsanto ve diğer şirketlerin glifosat içerikli tarım zehirlerini içeren ürünlerinin yasaklanması ve toplatılmasını istemişti. Başvurusuna yanıt alamayınca Bergamalı çiftçiler Hamza Kural ve Tahsin Sezer ile birlikte aynı taleple dava açtı. Ancak idare mahkemesi, çiftçileri bakanlığa başvurmadıkları, Özay’ı da toprağı olmadığı için reddetti. Çiftçi örgütleriyle birlikte yeni dava hazırlıkları sürerken bakanlık, bitki koruma ürünlerinin satışına ilişkin yönetmelikte değişikliğe gitti.
‘Mücadelemiz sürecek’
Önceki gün Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklikle tarım zehirlerinin internet üzerinden satışı yasaklandı. Bu zehirleri yalnızca ziraat mühendisleri satabilirken, eczacı, kimya mühendisleri ve teknikerlere de bu olanak sağlandı.
Tarım zehirlerine karşı sürdürülen hukuki mücadelede yer alan avukatlar, yönetmelikteki diğer değişiklikleri şöyle yorumladı: “Bakanlık ya durumun ciddiyetini kavramış olsa gerek, ya da sorumluk doğmasından çekinmiş. Yönetmeliğe ilaç ruhsatı sahiplerinin de sorumluluğunu eklemiş. Ruhsat sahibi firmalara ‘Bitki koruma ürünleriyle ilgili her türlü sorumluluğu alırlar diyerek, ilaç firmalarıyla bu sorumluluğu paylaşacağını düzenlemiş. Ayrıca üreticiye de sorumluluk yükleyerek, talimatlara uygun biçimde ve kişilerle kullanması gerektiği düzenlenmiş. Ancak bu yönetmelik değişikliği, glifosatlı Monsanto ürünlerinin yol açtığı zararları ortadan kaldırmaz. Biz bu süreçte, gerek Türkiye’de açtığımız davada, gerekse Monsanto’nun hem yabancı hem Türk yetkilileri aleyhine insanlığa karşı suç işlediklerinden bahisle başvurduğumuz Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki mücadelemize devam edeceğiz.”