Tarikatlere çözüm: 'Şeyh'lere karşı 'şeyh'ler!

'Uşşaki' skandalıyla yeniden tartışmaya açılan tarikat ve cemaatlerle ilgili 'meclis-i meşayih' denilen yapının hayata geçirilmesi istendi.

cumhuriyet.com.tr

Uşşaki isimli tarikatın "şeyh"inin bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğunun ortaya çıkmasıyla bu dinci yapılanmaların varlığı bir kez daha tartışmaya açıldı.

İslamcı çevrelerden bazıları, bu skandalın üzerine zaman zaman ortaya attıkları "çözüm"lerini yeniden piyasaya sürdü. O çözümün adı ise Osmanlı döneminde uygulanan "meclis-i meşayıh" sistemi. O dönem şeyhülislamlık bünyesinde kurulan bu kontrol mekanizmasının yönetiminde yine devrin büyük  tarikatlarının "şeyh"leri görev yapıyordu. Şimdi yeniden hayata geçirilmesi talebiyle bir nevi bu yapıların 2020 Türkiyesi'nde yeniden meşrulaştırılması isteniyor.

Sabahattin Zaim Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı ve eski İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil YILMAZ, Uşşaki skandalı üzerine bu konuyu tartışmaya açanlardan biri oldu. Yılmaz, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şöyle dedi:

"Mehdilik iddiasındaki bir istismarcı yine can yaktı. Bu istismarcılardan halkı korumanın yolu devlet eliyle bunların önünü kesmektir. Her zaman söylüyoruz: Tez zamanda Diyanet bünyesinde Meclis-i meşayıh benzeri bir kurum kurulmalıdır.

Hayırlı cumalar."


TEK FAYDASI 'MERCEDES' OLUR!

Konuyu bugünkü köşesinde taşıyan Habertürk yazarı Fatih Altaylı da "Meclis’i Meşayıh"ın 1868'de uygulamaya koyulduğunu ancak Anadolu'daki tarikat rezaletinin bir türlü kontrol altına alınamadığını hatırlattı. Altaylı, bu "meclis"in memlekete tek faydasının, onun başkanının altına da bir Mercedes çekmek olacağını yazdı.

Altaylı'nın yazısı şöyle:

"Bu tarikatları yazıyoruz ya!

Korkum ne biliyor musunuz?

Pek yakında bunları legalleştirmek için adım atılmasından korkuyorum.

Şöyle ki, Cumhuriyet öncesinde Diyanet diye bir kurum yoktu.

Memleketin dört yanından fışkıran çeşitli tarikatlara karşı bulunan tek çare bir Meclis’i Meşayih kurmak olmuştu.

1866 yılında alınan bir kararla

Mevlevi Şeyhi’nin başkanlığında, 5 farklı tarikat şeyhi, tarikat ve tekkeleri denetlemek, mali, idari işlerini kontrol altında tutmak ve tarikatlarda kimin posta oturacağını belirlemekle görevlendirilmişlerdi.

1868’den itibaren de sistem işlemeye başlamıştı.

Ancak tartışmalar bitmemiş, Anadolu’daki tarikat rezaleti bir türlü kontrol altına alınamamıştı.

Bugün de korkarım ki bu olan biteni fırsat görüp, Diyanet’in içinde bir Meclis-i Meşayih kurarlar ki, memlekete tek faydası onun başkanının altına da bir Mercedes makam otomobili çekmek olur!"