Tarikatlarla Ulusal Egemenlik

cumhuriyet.com.tr

Ulema ile sağlamak istediği adalet, “Tanrı krallığı”nı anımsatıyor. Sanırım, en mutsuz krallık, “Tanrı krallığı”dır. Hatta, Tanrı’nın çok mutsuz olduğu söylenebilir. Çünkü, kurduğu egemenlik, yeryüzü “tiranlar”ıyla lekelenmiştir. Erki onun adına kullananların elleri kanlıdır. Sayın Sağlar, Mustafa Kemal’in, düşlemlerle (ütopya) ilgilenmediğini bilir. En kısa yoldan cennet ülke yaratılamaz. Birleştirilmiş (postmodern) sermaye devletinde, sivil toplumun anlamsızlaştığı görüngelerle karşılaşırız.

Sanırım bir ay önceydi. KanalTürkte, Sayın Fatih Karacanın yönetip, Sayın Fikri Sağlarla Bülent Orakoğlunun katıldıkları bir söyleşiye takıldım. Takıldım, çünkü böyle tartışmaları dinlemem. Halkı aldatmaktan başka bir amaçları yoktur bu tür izlencelerin.

Sayın Sağları nasıl tanıyorumdiye düşündüm kendi kendime! Toplumsal demokrat bir partinin genel sekreterliğini yapmış, bakanlık görevinde bulunmuş, ana ve baba tarafından Kuvayi Milliyecidedelerin torunu. İyi bir eğitim görmüş. Konu: Ergenekon ve demokrasi. Bay Orakoğlunun ne söyleyeceğini kestirdiğim için, önemsemiyorum, ama Sayın Sağların söyleyeceklerini ciddiyetle bekliyorum.

Bir saati aşkın süre dinledim tartışmayı. Sayın Sağlar, öz olarak şunları söyledi: Bu ülkede, ulusal istencin yaşama geçirilmesini, demokrasinin yaşam biçimine dönüştürülmesini engelleyen bir devlet içi örgütlenme var. Birçok değerli insan öldürülüyor, ama katilleri bulunamıyor. Ergenekon davası bu işleri çözecek. Ergenekon davası Atatürkçüler ve ilericilere karşı değildir. Darbecilere karşıdır. Darbeciler var oldukça, halkın egemenliği sağlanamaz.Doğru söze kim ne der? Atatürkü anlayanlar, ulusal istençin önemini yadsıyamazlar.

Ama, Fikri Sağları ben nasıl anımsıyorum? Kestirmeden söyleyeyim: Sakat demokrasi mantığıyla. Kültür Bakanı iken, gazetelere boy boy duyurular verirdi: Falan yazarı, falan kitaplığımızda okuyabilirsiniz.

Bunlardan birisinde de Said-i Nursinin fotoğrafı ile Nâzım Hikmetin fotoğrafı yan yana çıkmaz mı? Sayın Sağlar, bunları, demokrasi adına yapıyordu.

Öyle özgürlükçü ki, her uçtan insanları bir tutuyor! Kısa yoldan söyleyeyim: Halkı gericiliğe iten her yazar ve yapıt, özgürlük düşmanıdır. Said-i Nursi, bilime ve bilimsel düşünceye düşmandır.

Yapıtları, kitaplıklarda bulunabilir, ama demokrasiyle yönetilen bir ülkenin Kültür Bakanlığınca halka salık verilemez. Nâzım Hikmetle bir araya kesinlikle getirilemez.

Sayın Sağların darbecilere karşı savaşımına kesin desteğim vardır, ama tarikatlarla arasının nasıl olduğunu sormak isterim. O söyleşide, derin devlet ilişkilerinden çok yakındı. Ben de yakınıyorum, ama bir şeyi duymak isterdim:

Darbecilerin edimleri yüzünden, demokrasi gelişemiyor, çünkü halkın istenci egemen olamıyor. Buraya değin beraberiz. Ama şunu yanıtlasın derim: Tarikatların yönettiği sandık, demokratik midir? Tarikatların yönettiği sandıktan çıkan oylar, ulusal istenci yansıtır mı?” Darbeciler, örgütsel olarak açığa çıkarılmalı ve cezalandırılmalıdır, ama tarikatların sömürgecilerle el ele yönettiği sandıktan çıkanlar da, Mustafa Kemalin Cumhuriyetinin yönetiminden gitmelidirler.

Halkın bunları götürmesi için, tarikatların sandıktan ellerini çekmesi zorunludur. Sayın Sağlar, tarikatlara karşı ciddi savaşım vermezse, demokrat olduğunu söyleyemez. Recep Tayyip Erdoğan, Tanrı krallığından söz ediyor. Sanırım, Sayın Sağların bunu anlayacak bilgi birikimi ve siyasal deneyimi vardır.

Erdoğan, yargı organlarını, ulemaya danışmaya çağırıyor. Yani, Cumhuriyetin yargıçları, kararlarını verirken, şeriat bilginlerine danışacaklar. Böyle bir demokrasi anlayışı olur mu? Erdoğan, sınırsız iktidar istiyor. Anayasa Mahkemesi bile, bu bayın buyruğunda olmalı!

Sayın Sağlar, bu büyük tehlikenin ayırdında olmadan, salt Ergenekona saldırıyor. Gerçekten, birtakım serüvenciler ve Cumhuriyetçilikleri kendilerince söylenenler vardır. Onlar, başımıza 12 Eylül belasını açmışlardır. Recep Tayyip Erdoğan da bu bilinç dışı darbenin ürünüdür. Sömürgeci ABDnin yönettiği Bay Generalin, anayasal bir güç olarak başımıza getirdiği bir kara güçtür Recep Tayyip. Dayanağı da tarikatlardır.

Ulema ile sağlamak istediği adalet, Tanrı krallığını anımsatıyor. Sanırım, en mutsuz krallık, Tanrı krallığıdır. Hatta, Tanrının çok mutsuz olduğu söylenebilir. Çünkü, kurduğu egemenlik, yeryüzü tiranlarıyla lekelenmiştir. Erki onun adına kullananların elleri kanlıdır. Sayın Sağlar, Mustafa Kemalin, düşlemlerle (ütopya) ilgilenmediğini bilir.

En kısa yoldan cennet ülke yaratılamaz. Birleştirilmiş (postmodern) sermaye devletinde, sivil toplumun anlamsızlaştığı görüngelerle karşılaşırız. Yurttaşlar, şu ya da bu yollarla (askersel ve dinsel) siyasadan uzaklaştırılırlar.

Yurt yönetiminden uzaklaştırılan yurttaşlar, Tanrıya yaklaştırılırlar. Tarikatların yönettiği sandıkta, halkların temsilleri ve yasama sürecine katılmaları söz konusu olamaz. Her yurttaşın ilk savaşımı tarikatlar olmalı.