"Tarihimizle yüzleşmeye hazırız"

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''Bizim tarihimizle bir sıkıntımız yok. Tarihimizle her zaman yüzleşmeye hazırız'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Bingöl'de partisinin düzenlediği ''Türkiye Buluşmaları'' konferansına katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, daha sonra gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Çiçek, İsveç Parlamentosu'nda 1915 olaylarına ilişkin alınan kararın hatırlatılması üzerine, artık günümüz dünyasında böyle ''izansız, hasmane, barış sürecine katkı vermek yerine barış sürecini tıkayan, normalleşmeyi engelleyen'' tasarıların çok doğru olmadığını söyledi.

Kararın siyasi nitelikte olduğunu ifade eden Bakan Çiçek, şunları kaydetti:
''Bizim tarihimizle bir sıkıntımız yok. Tarihimizle her zaman yüzleşmeye hazırız. Ama başta Ermeni diasporası olmak üzere bazı ülkeler, tarihin bu yönüyle yüzleşmek niyetinde değiller. Öyle olsaydı bu işi tarih komisyonlarına bırakır, bilim adamları bunları karara bağlardı. Halbuki parlamentolarda bir tek kişinin şu ve ya bu şekilde karar vermesiyle son derece yanlış, yakışıksız ve anlamsız kararlar alınabilmektedir. Bu yolun açılmasını doğru bulmuyoruz. Çünkü bu yol açıldığında birçok ülke kendi konumlarını izah edemezler. Bugün bu kararları alan birçok ülke kendi varlıklarını, başkalarının hakları üzerine inşa etmişlerdir. Onun için bu kararlar maalesef siyasi kararlardır.''

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi ve Kafkaslarda barışın sağlanması için bir protokol gerçekleştirildiğini anımsatan Çiçek, ''Bunlar bu gelişmeyi törpüleyen, engelleyen gelişmeler olarak değerlendirilebilir'' diye konuştu.

Bakan Çiçek, bir gazetecinin, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi için hazırlanan protokolün TBMM'den geri çekilmesi isteğinin hatırlatılması üzerine de şunları söyledi:

''Bize düşen, olup biteni soğukkanlı bir şekilde düşünmektir. Tepkisel yaklaşımlar her zaman doğru sonuç çıkarmaz. Ülkemizin yararına olan neyse bunu aceleye getirmeden çok yönlü değerlendirmemizde fayda var. Muhalefetin bu tür söylemlerini de saygıyla karşılıyoruz. İnsanlar, uluslarararası ilişkilerde fevri hareket etmemelidir. Soğukkanlı davranmalı, getirisini, götürüsünü iyi hesap etmelidir. Bu uzun bir süreçtir. Geçmişte, diasporanın faaliyet gösterdiği zamanlarda, Türkiye bu konu üzerinde durmadı. En azında bu protokollerde bu işin tarihçiler tarafından incelenmesi noktasında bir hüküm var. Alınması gereken karar varsa Dışişleri Bakanlığımız çalışır, hükümete getirir ve o zaman alınacak kararda hiç tereddüt etmeyiz. Yeter ki alacağımız karar doğru olsun, ülkemizin yararına olsun. Bu söz konusu olduğunda bir dakika bile tereddüt etmeden kararları alırız.''
 

Yargı reformu

Yargı reformuyla ilgili bir soruyu da yanıtlayan Bakan Çiçek, demokrasi konusunun çok partili hayata geçildiğinden beri Türkiye'nin öncelikli meselesi olduğuna işaret etti.
Çiçek, AKP hükümetinin iş başına geldiği günden beri çok önemli düzenlemeler yaptıklarını ve daha yapılacak çok düzenlemeler olduğunu söyledi.

En büyük engelin 1982 Anayasası olduğunu ifade eden Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''AK Parti olarak Anayasa değişikliği meselesi üzerinde durmamızın en önemli sebebi bu. Anayasa artık demokratik standartlara uymuyor. Bu Anayasa demokratik standartların yükseltilmesinin önündeki en büyük engel olarak gözüküyor. Çünkü öncelikleri, felsefesi farklı. Kurumlar arası işleyiş, beraberinde bir çok sorun getiriyor. Anayasada olmaması gereken bir takım hükümler bu Anayasa'ya konulmuş. Neticede 82 Anayasası bir vesayet anayasasıdır. Seçilmiş insanların iş yapmasını engelleyen ve 'seçilmiş insanlar ne yaparsa kötü yapar' mantığıyla kurulmuş, dizayn edilmiş bir anayasadır. Bu nedenle bu Anayasa'nın Türkiye için beraberinde getirdiği bir çok sorun var. Anayasa değişikliği ne kadar erken yapılabilirse bu Anayasa'dan kaynaklanan sorunları da o kadar erken ortadan kaldırmış oluruz.''

Çiçek, Anayasa değişikliği için uzlaşmaya açık olduklarını ve herkesin görüşünü almak istediklerini belirterek, şöyle devam etti:

''Ama herkesin hem mutabık kalıp, hem de bir şey yapmak istemediği konu bu Anayasa konusudur. Bu Anayasa'nın değişmesi gerektiğini herkes söylüyor. Ama adım atmak gerektiğinde olumlu katkı noktasında aynı çabayı görmüyoruz. Bu da bize üzüntü veriyor. Bu Anayasa ile Türkiye yoluna devam edemez. Biz parti olarak beş madde dışında tümünün bir bütünlük içerisinde ele alınmasından yanayız. Bizim niyetimiz, çabamız bu. Buna göre hazırlıkları yaptık.''
 

''Türkiye IMF reçetelerine muhtaç değil''

Hükümetin ekonomik politikalarını da değerlendiren Çiçek, ''Çok şükür Türkiye artık, IMF reçetelerine veya oradan gelecek imkana muhtaç değildir'' dedi.

Türkiye'nin 2000 ve 2001 yıllarında ekonomik kriz yaşadığını, şimdi de dünyada yaşanan krizin Türkiye'de belli ölçüde yansımaları olduğunu anlatan Çiçek, sözlerini şöyle tamamladı:

''Şimdi yaşadığımız kriz, bizim dışımızda yaşanan bir krizdir. Bu krizin kaynağı dışarıdadır. Başkasının zararını gören bir ülkeyiz. Halbuki 2000 ve 2001 krizi Türkiye'den kaynaklanan bir krizdir. O zaman dünyada kriz yoktu. Türkiye'nin kötü yönetimi, istikrarsızlık, güvensizlik Türkiye'yi arka arkaya krizlere sürüklemiştir. Bunun bedelini de ödedik ve hala da ödemeye devam ediyoruz. Birincisi budur. İkincisi ise 2000 ve 2001'deki krizlerde çözüm de dışarıdan geldi, çözecek olan da dışarıdan geldi. Sayın Kemal Derviş'i hatırlarsınız. Halbuki 2009'a geldiğimizde, 2010'a geldiğimizde kriz dışarıdan, çözümü biz kendimiz buluyoruz. Biz baştan beri IMF ile müzakereleri yürütürken oradan gelecek paraya itibar ederek bu müzakereleri yürütmedik. Çok şükür Türkiye'nin haklılığı kabul edildi. Arka arkaya kredi notları yükseldi. Bugün de IMF ile anlaşmaya gerek duymuyoruz. Bu aynı zamanda Türkiye'nin başarısıdır. Türkiye'nin iyi yönetiminin bir göstergesidir.''