Tarihi güçlü kadınlar yazar
1997 yılında Nobel Barış Ödülü’nü kazanan Jody Williams, “Dünyada 3 kadından biri yaşamı boyunca bir kez de olsa cinsel istismara ya da şiddete uğruyor. Ben de ülkemde cinsel tacize uğradım. Ne zaman bunlardan utanmadan, açık bir şekilde ifade edebilirsek o zaman değişim başlar. Tarihi kibar kadınlar değil, güçlü kadınlar yazar” diyor.
Figen Atalay/Cumhuriyetİstanbul Aydın Üniversitesi Tawakkol Karman Global Barış ve Demokrasi Merkezi tarafından dün Intercontinental İstanbul Hotel’de “Savaşın Kadın ve Çocuklardaki Etkisi” konulu “Ortadoğu’da Barış Konferansı” düzenlendi.
Üniversitenin Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, bu konferansla, dünyanın dikkatini savaşın en büyük mağduru olan kadınlara ve çocuklara çekmeyi amaçladıklarını söyledi. Aydın, “Savaşlarda askerler ölüyor zannediliyor. Oysa savaşta ölenlerin yüzde 80’i kadınlar ve çocuklar. Özellikle bu coğrafyada savaşlardan en çok zarar görenler kadınlar ve çocuklar. Bu duruma önce erkeklerin ‘dur’ demesi lazım çünkü egemen olanlar onlar” dedi.
Ortadoğu’da kadının talihsiz doğduğunu vurgulayan Aydın, “Ortadoğu kadın için zor bir coğrafya. Bütün kararları erkekler veriyor. Araç kullanabilir mi? Oy verebilir mi? Okula gidebilir mi? Bunlara karar verenler kadınların kendileri değil, erkekler!” diye konuştu.
Savaşçı nesil yetişiyor
2011 Nobel Barış Ödülü sahibi, Yemen asıllı barış aktivisti ve savunucusu Tawakkol Karman, savaşların en büyük mağdurlarının çocuklar ve kadınlar olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Yemen’de hükümet şu anda çocuklara askeri eğitim vererek, beyinlerini yıkıyor, savaşçı bir nesil elde etmek istiyorlar. Bu zorunlu askeri eğitimin üzerine politik bir örtü çekiliyor. Bu çocukların savaşlarda yok edileceğini biliyoruz. Suriye’de, Libya’da, Mısır’da, kadınlar tecavüze uğruyor, ölüyor, büyük bir zulüm var, şereflerini yitiriyorlar. Birleşmiş Milletler’e soruyorum: sizler bunlar için ne yaptınız? Uluslararası kuruluşların hiç sorumluluğu yok mu? Kükreyen bir gençlik hareketi vardı. Arap Baharı’na ne oldu? Bölge kaynıyor çünkü barışı yok etme çalışmaları var. Barış için el ele vermeliyiz. Bizler güçlüyüz ve gücümüzü hissettirmeliyiz. İnsan haklarını ihlal edenlere bağırıyoruz ve buna devam etmeliyiz.”
Tarihi kibar kadınlar yazmaz
Uluslararası Kara Mayını Yasaklama Girişimi ile yaptıkları ortak çalışma sonucu kara kullanımının yasaklanmasına öncülük eden ve 1997 yılında Nobel Barış Ödülü’nü kazanan ABD’li Jody Williams, Özgecan Aslan’ın öldürülmesine dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Bir kadın cinsel tacize uğruyor, öldürülüyor. ‘Bu kadın istismara uğramak, öldürülmek için ne hata yapmış olabilir’ diye soruyoruz! Dünyada 3 kadından biri yaşamı boyunca bir kez de olsa cinsel istismara ya da şiddete uğruyor. Ben de ülkemde cinsel tacize uğradım. Ne zaman bunlardan utanmadan, açık bir şekilde ifade edebilirsek o zaman değişim başlar. Tarihi kibar kadınlar değil, güçlü kadınlar yazar.”
Demokrasi kültürdür
İran’da insan hakları, özellikle kadın, çocuk ve hükümlü hakları üzerine yaptığı çalışmalarla 2003 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık bulunan Şirin Ebadi, demokrasinin bir kültür olduğunu belirterek “Bir diktatörden kurtulmak her zaman yetmiyor, başka bir diktatör boşluğu dolduruyor ya da iç savaşlar oluyor. Bunun da nedeni sivil toplumun güçlü olmaması. Sivil toplum güçlü olmalı. Özel eğitim programları oluşturulmalı. Feminist hareket bu coğrafyada güçlendirilmeli. Aynı şekilde öğrenci hareketi ve işçi hareketi de. Hepsi birbirine destek olmalı” dedi.
Silah tüccarlarına fırsat
Toplantının öğleden sonraki bölümünde, “Savaşın Kadın ve Çocuklar Üzerine Etkisi” başlıklı oturumda, Mısır, Yemen, Tunus, Irak ve Filistin’deki çatışmalar ele alındı. Tunus’ta, 1990’larda siyasi görüşleri nedeniyle hapiste yatan, 18 yıl Fransa’da sürgünde kalan, eski Kadın İşleri ve Aile Bakanı Dr. Sihem Badi, silah tüccarlarının toplumlar arasında fitne yarattığını vurgulayarak “Savaş makinelerini üretenler, güzel, beyaz devrime karşı çıkanlardır. Önemli olan, devletlerin, hükümetlerin değil, halkların birleşmesidir. Tunus’ta Arap Baharı’yla yıllarca biriken öfke patladı, kadın-erkek birlikte yüründü ve artık geriye dönüş yok, elde edilen haklardan vazgeçmek yok, kadını tekrar eve, mutfağa kapatamazsınız” diye konuştu.
Karman: ‘Ben Özgecan’ım’
Yemen’li barış aktivisti Tawakkol Karman’la yaptığımız özel görüşmede, kendisine Türkiye’deki kadın cinayetleriyle ilgili değerlendirmesini sorduk. Konuşmasına “Ben Özgecanım” diyerek başlayan Karman şunları söyledi: “Özgecan’ın başına gelen çok trajik bir olay. Türkiye çok öfkeli ve herkes tepki verdi, bunu ben de destekliyorum. Adaletin yerini bulmasını istiyorum. Türkiye’de kadına şiddet var ve durdurulmalı. Hükümet, partiler, kişiler, bütün toplum kadına şiddete karşı birlikte hareket etmeli. Bu şekilde toplum daha güvenli olacaktır.”
Karman, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerle ilgili sorumuzu da şöyle yanıtladı: “Suriyeli mülteciler için Türkiye’ye, tüm Türk halkına teşekkür ederim. Suriyeli mültecilerin yaşadığı ülkeler içinde en iyi koşullar burada. Elbette yeterli değil ama Türkiye büyük bir iş yaptı. Esad gitmeli yoksa çatışmalar devam edecek, mülteci sayısı artacak.”