Tan: Kürtlerin olmayacağı bir parlamento Türkiye için büyük bir kaostur

HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, "Kürtlerin olmayacağı bir parlamento büyük bir kaostur Türkiye için" dedi.

DHA

HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, son olarak Cizre'de meydana gelen olayları değerlendirirken, Öcalan'ın 2013 Nevruz deklerasyonu ile Türkiye içinde Kürt siyasetinin taktik olarak değil, stratejik olarak silahlı mücadeleye son verdiğini belirterek, "Öcalan, bundan sonra Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti içindeki hak arama mücadeleleri demokratik, fikri ve siyasi olacaktır dedi. Kürt siyaseti bunun arkasında mıdır değil midir. Buna göre ısrar ile bu noktada devam etmeliyiz" dedi. HDP'nin seçime parti olarak girip barajı aşıp aşmayacağı tartışmaları için ise Tan, "Kürtlerin olmayacağı bir parlamento büyük bir kaostur Türkiye için" dedi.

'GÖKTEN BİR TAŞ DÜŞSE, 'PARALEL BİR TAŞ, BUNU PARALEL YAPI ATTI' DENİLİYOR'

Diyarbakır'da bulunan HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, gazetecilere Cizre olayları, HDP'nin seçime parti olarak girip girmemesi ve Cumhurbaşkanının Bakanlar kuruluna başkanlık etmesi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Cizre'de yaşanan olayları değerlendiren HDP'li Tan, Türkiye'de son dönemde bir moda olduğunu ifade ederek, "Gökten bir taş düşse 'Bu paralel bir taş, bunu paralel yapı attı' denilmeye başlandı. Bu doğru bir yaklaşım değil, işi sulandırmadır. İşin enteresan tarafı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Ahmet Davutoğlu, paralel yapı ile ilgili her türlü eleştiriden hoşlanıyorlar. Birileri hükümete yakın gözükmek yada hükümetin hoşuna gitmek için bu cümleleri kullanıyor buda doğru bir şey değil. İkincisi 6-8 Ekim olayları, Diyarbakır Sur ilçesindeki, Cizre'deki olaylar bunları hepsini üst üste koyduğumuz vakit, derin güçler, büyük göz, büyük akıl çünkü Sayın Cumhurbaşkanı bu tabirleri kullanıyor ABD, İngiltere, Almanya, İran, Rusya ve Suriye Baas partisine kadar bir çok çevreye işaret ediliyor. İsrail mercekler altına alınıyor. Bunların hepsi doğru olabilir. Bütün bu aktörler Ortadoğu'da devrededirler. Dünyadaki siyasi aktörler Ortadoğu'da kendilerince bir rol peşinde. Bunları gerekçe göstererek olayları örtbas edemeyiz" dedi.

6-8 Ekim olayları, Cizre ve diğer ilçelerdeki olaylar ile ilgili çok net bir tablo olduğunu, Kürt siyasetinin bir karar vermesi gerektiğini söyleyen Altan Tan, şöyle konuştu: "Türkiye içinde Kürt siyaseti çoğulcu bir şekilde mi devam edecek, yoksa PKK'nin tek otoriter bir hakimiyeti içerisinde mi devam edecek. Bu noktada çoğulcu olmak zorundayız. Türkiye'de, Ortadoğu'da Kürt siyasetinde PKK en büyük siyasi örgüttür. En güçlü siyasi örgütüdür. Ama tekçi bir yaklaşım ile siyasete devam ederse bu büyük sıkıntılara yol açar. Kürt siyasal hareketinin Türkiye'de,. Suriye'de Irak'ta da çoğulcu olma mecburiyeti vardır. Çünkü, Kürtlerin farklı siyasi partileri, siyasal katmanları, dinleri, ideolojileri ve mezhepleri vardır. Buna bir karar vermek lazım. Tekçimi, otoriter mi, hükmedecimi olacağız, yoksa çoğulcu ve demokratik mi olacağız. Benim görüşüm mutlaka demokratik ve çoğulcu olacağız. Türkiye içinde Kürt siyaseti, 2013 Nevruzunda Sayın Abdullah Öcalan'ın bir deklarasyonu yayınlandı. Türkiye içinde Kürt siyaseti taktik olarak değil, stratejik olarak silahlı mücadeleye son vermiştir. Bundan sonra Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti içindeki hak arama mücadeleleri demokratik, fikri ve siyasi olacaktır dedi. Kürt siyaseti bunun arkasında mıdır değil midir. Bu nokta itibariyle. Buna göre ısrar ile bu noktada devam etmeliyiz. Demokratik, fikri ve siyasi mücadeleye devam etmeliyiz, AKP, Hükümet veya gelecek başka hükümetler ne yaparlarsa yapsınlar, Oyalasın, kandırsın, bekletsin, çürüsün, bunun karşılığı tekrar Türkiye'de silah olmamalıdır. Birde buna karar verecek olan İmralı'dır, Kürt siyasete ve PKK adına. İdaresini değiştirmedikçe, PKK ve onunla beraber hareket eden Kürt siyasetinin de bunu uyma sorumluluğu vardır. Kürt siyasetinin de bunu uyma sorumluluğu vardır."

'TAHRİK VE PROVAKATÖRLER DENİLİYOR, PEKİ CİZRE'DEKİ HENDEKLERİ KİM KAZIYOR?'

HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, yaşanan olayların tahrik veya her iki tarafa sızmış provakatörlerin bu olayları yapmış olabileceğini dikkat çekerken, "Peki Diyarbakır'ın Sur ilçesinde ve Cizre'de hendekleri kim kazıyor. Veya bu evlere saldıranlar kim? Dolayısıyla Kürt siyasetinin çok açık bir kararı olduğu, HPG'nin bundan sonra yüzler örtülmeyecek, molotoflar atılmayacak, kepenkler kapatılmayacak, net olarak bunun arkasında durulması lazımdır. Bu karar ciddi bir şekilde takip edilmelidir, bunun dışına çıkan veya bu kararı ihlal eden, güçler, yapılar, provakatörler kimse bunlar teşhir edilmelidir" dedi. PKK dışında kalan Kürt siyasi partileri ve özellikle son olaylarla adı gündeme gelen Hüda-Par ile ilgili de konuşan Tan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'PKK'YI DÜŞMAN DEĞİL, SİYASİ RAKİP OLARAK GÖREBİLİRLER'

"Kürt siyasal hareketinin dışında yer alan siyasi partilere gelelim, Hüda-Par, Hak-Par, KADEP'e, Bunlarında PKK'yi düşman olarak görme siyasetini terk etmeleri lazım. Burada Kürtlerin yapması gereken PKK'yi ideolojik olarak karşıya almak, düşman görmek, çatışmak, hedef göstermek değil, Kürtlerin siyasal kimlik haklarının elde edilmesinde top yekün bir birlik sağlamaktır. İşte ulusal kongre bunun içindir ve halen yapılamıyor" dedi. Hüda-Par'lıların geçtiğimiz Ramazan ayında iftar çadırını basmasını da hatırlatan Tan, "Siz gelip o iftar çadırlarını, yakıp, yıkıp imha ederseniz, yani siyasete şiddet katarsanız, karşı tarafından şiddet kullanması durumuna ön ayak olursunuz. Dolayısıyla Kürt siyasetinin PKK dışındaki bütün aktörleri de PKK'yi bir düşman olarak değil, ancak siyasal bir rakip olarak görebilirler. İran ile, Türkiye derin devleti veya başka unsurlarla flörtlere girerek MİT'in arka bahçesi olarak devlet ile işbirliği yaparak yürünülecek yolda doğru bir yere çıkmaz. Dolayısıyla Kürt siyasetinin dışındaki bütün kadroların demokratik mücadeleyi kabul etmesi lazımdır. Ben şiddete başvururum, ama başkaları yapmasın dediğiniz vakit bu işin içinden çıkamayız. Türkiye Lübnanlaşır, Iraklaşır, Suriyeleşir buda Allah korusun hepimizin felaketi olur."

'KÜRTLERİN OLMAYACAĞI BİR PARLAMENTO BÜYÜK BİR KAOS'TUR TÜRKİYE İÇİN'

HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, HDP'nin genel seçimlere parti olarak girip, barajı aşıp aşmayacağı ile ilgili çeşitli senaryoların da tartışıldığını ifade ederek, "Bence bizim yapmamız gereken bunları tartışmak değil. Türkiye'nin birinci sorunu demokratikleşme ve demokrasi sorunudur. Hükümette zerrei miskal bir samimiyet varsa bu barajı hal etmelidir, çözmelidir, kaldırmalıdır. Çünkü Kürtlerin olmayacağı bir parlamento büyük bir kaostan Türkiye için. Her açıdan, kim ne hesabı yaparsa yapsın. Bizim Kürt siyasetinin, İmralı'nın, Kandil'in bütün siyasi partilerin hükümete bu işi çöz demeliyiz. 5 Ocak'ta meclis açılıyor ve hemen meclise getir, biz bu riske giremeyiz. Barajı aşarız, gireriz bunları tartışacağımıza, bugün yapabileceğimiz, kotarabileceğimiz bir hedef var buda baraj mutlaka kaldırılmalıdır" diye konuştu.

'CUMHURBAŞKANI BELEDİYE MECLİSİNİ DE SARAYDA TOPLAMALI'

HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bakanlar kuruluna 19 Ocak'ta başkanlık yapması ile ilgili tartışmalar için ise, "Bunu siyasi olarak akıllı uslu değerlendirmek mümkün ama bence bunu biraz ironi yapmak lazım. Çünkü, Sayın Cumhurbaşkanı zaten böyle yapacağını bağıra bağıra söyledi. Alıştığımız bir Cumhurbaşkanı olmayacağını söyledi. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı geldiği hiçbir görevi terk etmek istemiyor. Siyasette RP'de İstanbul il başkanlığı yaptı, Belediye başkanlığı yaptı, Başbakanlık yaptı şimdi de Allah nasip etti Cumhurbaşkanı oldu. Bence bunların tamamını birlikte yürütmeli. Zaten fili olarak İstanbul Belediyesini yürütüyor. İstanbul Belediyesinin toplantılarına da katılmalı bence. Hatta Büyükşehir Belediye meclisini de bu sarayda toplamalı. Hükümeti de toplamalı, bildiği gibi yapmalı. Bildiği gibi yaparsa ne olur, bugüne kadar ne olduysa o olur. Bunu da biraz ironi olarak kabul edin. Şimdi Başbakan kukla olmayı, gölge olmayı kabul ediyorsa bu Başbakanın sorunu. Biz şu anda bundan büyük dertlerle uğraşmak durumundayız. Bunu da Ahmet Davutoğlu düşünsün ben düşünmeyeyim" dedi.