Tan Baskını'na 'Can'lı anlatım
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Tarih Vakfı ile Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) ve İstanbul Cağaloğlu’ndaki Halil Lütfü Dördüncü İş Merkezi desteği ile ‘Tan Avlusu’nda düzenlenen “Sertel Ailesi: Selanik’ten Sılaya” sergisi, İstanbul Cağaloğlu yokuşu başında, basın ve eğitim ile tarih camiasından birçok tanığı buluşturdu.
Evrim AltuğBir yıl uzatılan ‘Yokuşun Başı’ sergisiyle aynı mekânda yapılan konuşmalarda, gazetemiz Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’e özlem yüklü selamlar yollanırken, Dündar’ın iki binli yılların başında hazırlamış olduğu Tan Gazetesi Baskını belgeseli de sergi alanındaki yerini, portresi eşliğinde aldı.
Bir yıl sürecek sergi, Tan gazetesi ve matbaasının 4 Aralık 1945 yılında tahrip edilip yağmalanmasının 70’inci yıldönümünde düzenlenmesi bakımından öne çıktı. Sergi, Zekeriya ve Sabiha Sertel’in Amerika’da yaşayan torunları Tia (Atiye) O’Brien ve kuzeni Nur Deriş tarafından, aile albümünden yola çıkarak oluşturuldu.
Etkinlik, TGC Başkanı Turgay Olcayto, Tarih Vakfı Başkanı Işık Tamdoğan ve Sertel ailesi adına, torun Tia (Atiye) O’Brien’ın konuşmalarıyla açıldı. Ardından TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş moderatörlüğünde, Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı Orhan Erinç, TGC Genel Sekreter Yardımcısı ve Bilgi Üniversitesi üyesi Niyazi Dalyancı, Radikal Yazarı Altan Öymen, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Zafer Toprak, Bahçeşehir Üniversitesi öğretim görevlisi Mahmut Çınar, tarihçi-yazar Orhan Karaveli ve araştırmacı- yazar Ayşe Hür’ün konuşmalarıyla sürdü. Konuşmalarda, 70 yıl önceki basın ve Türkiye gündemini meşgul eden etik ve siyasal kriz maddelerinin, bugünkünden farksızlığı vurgulandı.
Bilgi için: 0212 512 1830
SERGİ İÇİN KİM NE DEDİ? Tia (Atiye) O’Brien: Türkiye’de gazetecilik açısından demokrasi mücadelesinin bu kadar önemli olduğu, daha o zamanlardan itibaren, insanların nasıl fedakârlıklar yaparak bu mücadeleyi sürdürdüklerinin bilinmesi, bugün için daha da anlamlı. Sizin buradaki varlığınız ve mücadeleniz, onların verdiği tüm bu çabaya değdiğini gösteriyor. Niyazi Dalyancı: Tan örneğinden yola çıkarak, aidiyet bakımından bugüne gelişimizi biraz da anti-komünizmin yarattığını görmemiz gerekiyor. Orhan Erinç: Zekeriya Sertel Bey ve Selim Ragıp Emeç, ‘araştırmacı gazeteciler’ olarak hapse giren ilk kimseler olarak bilinir. Çünkü, ‘Şeker Kralı Hayri Bey’ diye bir şeker yolsuzluğu haberi Son Posta’da yapılmıştır. Ve üç yıl hapse mahkûm olarak Sultanahmet’te yatmışlardır. (...) En büyük sıkıntılardan biri, Türkiye’de hükümetlerin bazı girişimleri bilerek ve kontrol edeceklerini zannederek başlatmış olmalarından kaynaklanıyor. Tan matbaasının tahrip edilmesi, 6-7 Eylül olayları, hatta son dönemde Türkiye’nin hukuksal çöküşüne de yol açan işbirliği veya ortak kumpas da, budur. Sonra bir bakılmıştır ki, alttaki halı kaymıştır. Kimse geçmişten ders almadığı için aynı hataları yeniden yaşamaya devam ediyoruz Altan Öymen: Sertel’lere uygulanan anlayış bugün hâlâ devam ediyor. O zaman matbaadan söktükleri bobinleri aşağı indirmişlerdi, camları kırmışlardı, bugün hâlâ cam kırma merakı içinde olanlar olduğunu görüyoruz. Hürriyet gazetesinde bir değil, ikinci defa denediler. Başlarında, politikacı birinin olması, o olayda da vardı. Bazıları çok genç yaştaydı, ne yaptığını bilmiyordu bile... Şimdi ise, milletvekilliği sıralarında oturan adamlar, kalkıp bu gibi saldırıların başkanlığını yapıyor. Bugün camlar kırılıyor ama, biraz daha ileri gidilse, daha beteri olacak. Asıl şu anlayış devam ediyor: “Bunlara asıl cevap vermesi gereken, halkın bir kesimidir, evlerinde güç zaptediyorum” gibi sözleri işitmeye de devam ediyoruz. (...) Bunun için, Sertel’lerin fedakârlığına değmiştir gerçekten. Onlara bakılarak, bundan sonra nelerin yapılmaması gerektiğini görmek mümkündür. Bunlar, demokrasimizin bundan sonraki gidişi için bir yol gösterici olacaktır. Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu: “Zekeriya Sertel’in yeğeni Gündüz Vassaf, dayısından alıntıladığı bir sözü benimle paylaşmıştı, ben de sizinle paylaşayım istiyorum: ‘Gazete bir aynadır; toplumu yönetenler o aynayı beğenmeyince, taşlarlar.’ |