Tam kapanmanın psikoloji üzerindeki etkisi: "Ekonomik belirsizlik çaresizlik hissi doğuruyor"

Hükümetin tam kapanma kararı, birçok kişide yılgınlığa yol açtı. Uzmanlara göre herkesin üzerinde son bir yılın yıpranmışlığı var. Diğer yandan tam kapanmanın yaratacağı ekonomik zorluk ve yasakların uygulanmasında adil davranılmaması da insanların tahammülünün azalmasına yol açtı.

BBC Türkçe
Getty Images

"Bu psikoloji tam kapanma kaldırmaz."

"Psikoloji falan kalmadı ruhen çöktük."

"Hak, hukuk, adalet, eğitim, özgürlük, maneviyat, din, gelecek, psikoloji, sağlık. Hepsini tam kapattınız."

"Havalar da ısınıyorken baharın en güzel günlerinde aşısı olan bir hastalık yüzünden milyonlar eve kapanacak. Sağlık bir yana psikolojik çöküş tavan yapmaya devam edecek. Gerçi kimsede sağlam bir psikoloji kalmadı ama."

Bu cümleler hükümetin aldığı tam kapanma kararının ardından Twitter'da yazılan ifadelerden sadece bazıları…

Hükümetin 29 Nisan-17 Mayıs tarihleri için aldığı kesintisiz sokağa çıkma kısıtlaması, insanlarda yılgınlığa yol açmış gibi gözüküyor.

Uzman Psikolojik Danışman Seyhan Sevinçler, "Hepimizin üzerinde bir yılın yıpranmışlığı var" diyerek özetliyor bu durumu.

Sevinçler'e göre son bir yılda kimilerinin koronavirüs yüzünden hastalığa yakalanması, kimilerinin yakınlarını kaybetmesi, ekonomik ve sosyal açıdan yaşanan hırpalanmışlıklar yüzünden insanların psikolojisinde bir tükenmişlik hali var.

Bunun yanı sıra uzmanlara göre tam kapanmanın yaratacağı ekonomik zorluk, baharın gelmesine rağmen sokağa çıkmanın engellenmesi ve yasakların uygulanmasında adil davranılmaması da insanların tahammülünün azalmasına yol açtı.

"BIKKINLIK VE KISITLANMIŞLIK HİSSİ"

Klinik psikolog Ece Oral Albayrak, son bir yılda pandeminin getirdiği kayıp hissi, ekonomik şartlardaki daralma ve sosyalleşme ihtiyacının karşılanamamasıyla tahammülün azaldığını söylüyor.

Albayrak, "Tolerans penceresi dediğimiz zor duygulara tahammül etmemizi sağlayan o aralık daraldı, o yüzden artık bıkkınlık ve kısıtlanmışlık hissi geliyor" açıklamasında bulunuyor.

ESNAF NE OLACAK SORUSUNUN ÇÖZÜMSÜZ KALMASI

Uzmanlara göre pandemi en ağır psikolojik etkisini ekonomik belirsizlik tarafında gösteriyor.

Başkent Üniversitesi ve Türk Psikologlar Derneği'nden Sosyal Psikolog Prof. Dr. Doğan Kökdemir'e göre tam kapanmaya karşı gösterilen isyanın en büyük sebeplerinden biri de ekonomi.

Kökdemir, "Esnaf ne olacak sorusuna bir çözüm duyamadığımız zaman sadece o esnafın değil hepimizin canı sıkılıyor" diyerek anlatıyor bu durumu.

DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) Araştırma Merkezi'nin bu yılın Şubat ayında yayımladığı rapora göre Türkiye, milli gelirine göre Covid-19 ile mücadeleye dünyada en az nakit desteği ayıran iki ülkeden biri.

Raporun IMF'ten derlediği 2020 verilerine göre Türkiye koronavirüs için nakit desteği olarak sadece 7,6 milyar dolar harcadı.

Bu veri Türkiye ile aynı sınıfta yer alan gelişmekte olan ülke ekonomilerinden Arjantin'de 14,7 milyar dolar.

Yine IMF verilerine göre Covid-19 için yapılan nakit harcama ve gelir desteklerinin toplam ekonomik desteklere oranı Türkiye'de sadece yüzde 11 oldu.

"ÇARESİZLİK HİSSİ DOĞURUYOR"

Uzmanlara göre yasaklara uyması gereken kişilerin maddi kayıplarının telafi edilememesi, güven duygusunun kaybolmasına yol açıyor.

Klinik psikolog Ece Oral Albayrak, "İnsanların uygun şartlarda, yeterli düzeyde kendi varlıklarını sürdürememesi ciddi bir kaygıyı, öfkeyi beraberinde getirebiliyor. Bu da güçlü bir çaresizlik hissi doğurabiliyor" tespitini yapıyor.

Albayrak'a göre bu da psikolojik problemleri ve kadın ile çocuğa yönelik şiddeti artıran bir etmen.

Uzman Psikolojik Danışman Sevinçler ise ekonomik belirsizliğin kaygının artmasına yol açtığını belirterek, "Son bir yıldır son dakika program değişiklikleri çok fazla. Fabrika ayarlarımızla çok fazla oynanıyor" diyor.

KALABALIK PARTİ KONGRELERİ

Koronavirüse yönelik getirilen kimi yasaklara ve kısıtlamalara bazı durumlarda uyulmaması da özellikle sosyal medyada uzun zamandır eleştiri konusuydu.

AKP'nin kongrelerine kalabalık katılım gösterilmesi muhalefet partilerinin tepkisine yol açmıştı.

En son alınan kapanma kararı bu açıdan da olumsuz karşılandı.

Sosyal Psikolog Kökdemir'e göre tam kapanmanın gerekliliğinin uzmanlar tarafından aylarca dile getirilmesine rağmen vaka sayılarının artması ve kapanmanın insanların dışarıda hava alabileceği bir dönemde gelmesi öfke yarattı.

Kökdemir, herkesin yasaklara aynı şekilde uymamasının da adaletsizlik algısı yarattığını vurguluyor:

"Yöneticilerin kendisi bu yasaklara uymuyor. Siyasi partilerin kongreleri yapılıyor, büyük katılımlı cenaze törenleri ya da düğünler yapılıyor; ve bunu kimin yaptığına göre bu yasaklar deliniyor ya da delinmiyor."

Kökdemir'e göre bu durum, vatandaşların yasaklara uyma olasılığını düşürebilir ve yasaklar ters tepebilir.

DIŞARIDA SPOR VE YÜRÜYÜŞ YAPMANIN YASAK OLMASI

Çok sayıda ülkede koronavirüs önlemleri kapsamında sokağa çıkma yasakları uygulansa da insanların dışarıda spor yapmasına ya da parklarda yürüyüşe çıkmasına izin verildi.

Ancak Türkiye'de parklar ve sahil kenarı yürüyüş parkurları sokağa çıkma kısıtlamaları sırasında kapatıldı.

Uzmanlar bu durumun da akıl sağlığını olumsuz etkilediği görüşünde.

Klinik psikolog Ece Oral Albayrak, "Dışarıda spor yapabilmek, yürüyüşe çıkabilmek, bedensel aktiviteyi dolayısıyla psikolojik sağlamlılığı da etkileyen şeyler. Bunlardan mahrum kalmak dayanaklılığımızı azaltıyor" açıklamasında bulunuyor.

Uzman Psikolojik Danışman Seyhan Sevinçler ise, "Keşke parklara çıkabilseydik, yakınlardaki sahil yollarına sadece yürüme açısından izin verilseydi, o zaman insanlar bu kararları biraz daha rahat karşılardı" diyor.

Sosyal Psikolog Prof. Dr. Kökdemir de açık havanın çocuklara ve yaşı büyüklere kapamanın iyi bir sistem olmadığı görüşünde.

ÇOCUKLAR VE GENÇLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Diğer yandan uzmanlar, son bir yıldır eve kapatılan belirli yaş grubundaki insanların psikolojisinin bu süreçten nasıl etkileneceğine ilişkin de kaygılı.

Sosyalleşmeye en çok ihtiyaç duydukları dönemde olan çocuklar ile gençlerin dışarıda oynamak ve arkadaşlarıyla okulda vakit geçirmek yerine evde kalmalarının ciddi sonuçları olabileceği uyarısında bulunuluyor.

Kökdemir bu durumun önemini, "Yetişkinler olarak biz bir yere kadar bununla mücadele edebiliriz ya da etmek zorundayız; ancak çocukların elinden sosyalleşme ya da eğitim haklarını alırsak tamir edemeyeceğimiz hasarlara yol açabiliriz" sözleriyle açıklıyor.