Taksim Toplantıları: Acaba neden tekrar başlatıldı?
Taksim Toplantıları’nın 179. uncusuna katıldım geçen akşam. 80’li yıllardaki gibi! Bir süredir yapılmıyordu ama eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun da yeğeni avukat Osman Ataman’ın başkanlığında yeniden etkinleştirildi ve kaldığı yerden devam ediyor. Neden? Demek ihtiyaç var!
Yazgülü Aldoğan 80’li yıllarda başlayan Taksim Toplantıları, Selçuk Erez’in Londra’da katıldığı bir toplantıdan esinlenerek başlatılmış, bir tür “Aydınlar Parlamentosu” gibiydi. Politikacılar, akademisyenler, gazeteciler, çağrılı olarak katıldıkları ve giderini karşıladıkları ayda bir yapılan bu yemekli toplantılarda, davet edilmiş bir fikir insanını dinliyor, sorular soruyor, en önemlisi kendi aralarında da görüştükleri, fikir alışverişi yaptıkları bir platformda buluşmuş oluyordu. Toplantıların en önemli kuralı, konuşmacıya ve soru soranlara güvence ve özgürlük vermek için konulmuş olan yayın yasağıydı! Çünkü o yıllarda da fikir özgürlüğü pek yoktu ve insanlar ancak kapalı kapılar ardında rahatça konuşabiliyordu! Toplantıların yeniden başlatılma ihtiyacını bunun için manidar buluyorum. Siz anladınız ne demek istediğimi, öyle bir özgürlük ortamı var ki ne istersen yaz, ne istersen söyle, sıkıntı yok! Döndük yine katılımcıların belli ve konuşulanların off the record olduğu kapalı salon toplantılarına! Her ne kadar eskisi gibi Taksim’de değil, başka bir mekânda buluştuysak ve katılımcılar hayli yaşlanmış ve her zamanki gibi kadın sayısı da pek azsa, davetli konuşmacı İYİ Partili Prof. Dr. Ümit Özdağ’dan ben çok feyz aldım ki görüşlerimizin birebir uyuştuğu söylenemez. Ama gerçek bilim adamı olunca dinleniyor ve yararlanılıyor işte. Kendisi ise özellikle soru cevap bölümünde neredeyse her cümlesinde bana bir bakış fırlatarak “Bu bölüm yayımlanmıyor değil mi” sorusunu soruyordu. Gazeteci, kuralları çiğnememeli. Sırası gelir, kullanılır o bilgiler, ama bende kalır. Katılmak isteyenler bir referans göstermek zorundalar, hatırlatmış olayım.