Takım başarısında teknik adamın rolü
Diğer takım sporlarında da böyle olmakla beraber ülkemizde en çok seyirci toplayan dal olan futbolda herhangi bir takımın aldığı üst üste başarısız neticelerde ilk tartışmaya açılan ve sorgulanan konu o takımın başındaki teknik adamın yeterli olup olmadığıdır.
cumhuriyet.com.trHatta sabahlara kadar süren spor programlarında taktik tahtaları çizilip,o teknik adamın taktiği saatlerce sorgulanmakta,oyuncuları oynattığı yerler tartışılmaktadır.Ayrıca bir de o teknik adam kalmalı mı gitmeli mi biçiminde anketler düzenlenmektedir.
Tabii ki bu tür programların yapılması ve kamuoyunun anket yoluyla görüşlerine başvurulması çok doğaldır. Fakat teknik adamın maç sonuçlarına mutlaka etkisi olmakla birlikte maç sonucunun ortaya çıkmasında tek etken olmadığı da unutulmaması gereken bir gerçektir. Örnek vermek gerekirse bir takımı teknik adam çok iyi hazırlamasına rağmen şanssızlık, forvetlerin beceriksizliği, esas futbolun aktörü futbolcuların isteksizliği, teknik adamın isteklerini futbolcuların sahada uygulamamakta direnip kafalarına göre hareket etmeleri v.b. iç etkenler ile saha dışı faktörler, fahiş hakem hataları v.b. dış etkenlerin ardarda gelmesi nedeniyle sözkonusu takım başarısız neticeler alıyorsa o teknik adam kötü neticelerin ilk sorumlusu değildir. Tersini düşündüğümüzde ise bir teknik adam takımını çok iyi hazırlayamasa bile diyelim ki sahada oyuncular birbiriyle uyumlu hareket edip, iyi yardımlaşıp, sorumluluk alıp da maçı çeviriyor. Bu durumda da o teknik adam oyuncuları maçı kazansa bile zaferin baş mimarı değildir bizce. Fakat şunu da unutmamalı bu herhangi bir teknik adamın sistemsiz olması, oyuncuların yeriyle devamlı oynaması, kimin nerede oynadığının belli olmaması, disiplinsizliğe göz yummasının, takımın yapısına uygun olmayan idmanlar yaptırması v.b. olumsuz icraatlarının doğru olduğu anlamına gelmez. Kuşkusuz bir teknik adamın en önemli görevleri elindeki futbolcuları maçlara iyi hazırlamak, takımın yapısına uygun idmanlar yaptırmak, takımın yapısına uygun sistemi takıma monte etmek, elindeki oyuncuları doğru yerlere yerleştirip onlardan en yüksek verimi almak, elindeki futbolcu malzemesinden iyi bir takım ortaya çıkartmaktır. Ama tüm bunlara rağmen Avrupa veya dünyadaki en iyi teknik adamın başarı veya başarısızlıktaki payı-alınan neticeler iyi analiz edildiğinde-yüzde 15"i geçmez. Çünkü verilen direktifleri uygulayacak olan sonuçta sahadaki futbolculardır. Sahada oynayan futbolcu bazı maçlarda kötü oynayabilir, kötü şut atabilir, kötü orta da yapabilir ama kötü mücadele edemez. Eğer futbolcular sahada kötü oynadığı,kötü şut attığı, kötü orta yaptığı gibi sahada koşup, mücadele etmeye de niyeti yoksa en iyi teknik adam başında olsun ve o teknik adam dilediği kadar çırpınsın o çırpınması boşa gider. Fakat futbolcular koşuyor, mücadele ediyor, elinden geleni yapıyor da ona rağmen sadece teknik adamın yanlış bir hamlesi maçı veya maçları kaybettiriyorsa o durumda teknik adamda bir problem sözkonusudur.
Bu durumda bile yine de teknik adam maç sonucunun tek sorumlusu değildir. Çünkü her ne kadar bir teknik adamın yapacağı hamle bu olumsuz sonuçta yüzde 15 etkiliyse de futbolcuların da bu sonuçta yüzde 85 etkisi olduğu unutulmamalı. Yine de buna rağmen kulüp yönetimleri futbolcuların tamamı ya da çoğunu yollamayı genelde göze alamadığından ilk önce başarısız sonuçlarda teknik adamın işine son vermektedir. Yazılı ve görsel medyamız da bir teknik adamın gitmesi,diğer teknik adamın gelmesi gibi haberler daha çok tiraj veya reyting yaptığından ilk önce teknik adamın yeterliliğinin tartışılmasına, teknik adam gitsin mi, kalsın mı türünden tartışmaların olmasına pek de itiraz etmemektedir. Tüm bunlar ülkemizin teknik adam çöplüğüne dönmesi ve ülkemizdeki çarpık düzen neticesinde Hiddink, Aragones, Löw, Del Bosque, Leekens vb nice kariyeri Avrupa'da tartışma götürmeyen hocaların bile harcanıp gitmeleri sonucunu doğurmaktadır.