Tahsin Yücel'in roman ve öyküleri

Zaman süzgecinden geçip klasik olacak, zengin ve estetik açıdan üst düzey metinlere kendi dilimizde ulaşma şansına sahibiz. Tahsin Yücel'i okumak dünya yazınındaki yolculuğumuzun en heyecanlı, en verimli ve bize çok şey katacak izleklerinden olacaktır. Bunca çürümüşlük, ahlak dışılık arasında böyle bir yazarımız olduğu için sevinç duymalıyız.

cumhuriyet.com.tr

Tahsin Yücel yazınımızın önemli isimlerinden biri. Önemi, iyi bir romancı oluşunun yanında çok verimli bir çevirmen, iyi bir eleştirmen ve denemeci oluşundan kaynaklanıyor. Yazınımıza elli yıldır çok ciddi katkılarda bulunan Yücel üniversitede eğitmen olarak birçok öğrencinin yetişmesine de katkıda bulunmuştur.

Yaşar Nabi'nin Varlık Yayınları ile başlayan Maurois'ten Gide'e, Balzac'a, Giradaoux'a, Flaubert'e uzanan geniş bir yelpazede birçok ustaca çevirisi yayımlanmıştır. Bunların önemli bir kısmı günümüzde halen çeşitli yayınevlerince basılmaktadır. Dünya yazınına olan geniş merakı ve bilgisi, Fransız kültürünü iyi tanıması onu iyi bir deneme yazarı ve eleştirmen olmaya da yöneltmiştir.

Eleştirinin ABC'si ve Yapısalcılık gibi kuramsal yönü ağır basan metinlerden İnsanlık Güldürüsünde Yüzler ve Bildiriler, Anlatı Yerlemleri'ne kadar uzanan daha özgün ve kendi alanında derinlikli metinler de ortaya koymuştur. Salaklık Üstüne Deneme, Söylemlerin İçinden gibi hoş ve günceli yakalayan denemeleri de içeren on iki deneme-eleştiri-kuram kitabı yayımlanmıştır. Edebiyatı hem çevirmen, hem yazar, hem de kuramcı-eleştirmen gözüyle görmenin zenginliği, bütün metinlerine yayılmış dil işçiliği ve özgün biçemi ile ironisi onu Türk yazınının önemli yazarlarından biri saymaya yeter. Gündelik yazılarında bile genel geçerliliği aşan bir derinlik ve kalıcılık göze çarpar. Her yazdığı ve yaptığında hem sahip olduğu geniş yazın kültürünün hem de sanatçı sorumluluğunun izlerini görürüz. Şu veya bu düşüncenin, kesimin adamı olmadan bağımsız, üretken, dürüst bir aydın olmanın çabasını bütün metinlerine yansıtmıştır.

Deneme kitaplarındaki ironisi, kurgusu ve sürükleyiciliği anılmaya değer özgünlük ve benzersizliktedir. Gerek çevirilerinde, gerek deneme-eleştiri metinlerinde, gerekse roman ve öykülerinde gereksiz bir ayrıntı ve süse rastlamayız. Her şey iyi ayarlanmış ve kurgulanmıştır. Yazdıklarından birkaç cümle çıkarmak isteseniz, bunun ne denli zor olduğunu görürsünüz. Metinler; inşa edilmiş, titizlikle oluşturulmuş ve bağlanmıştır. Onun çevirilerinden dünya yazınını okumak bir ayrıcalıktır ve her derinleşmiş meraka sahip okur için bir gerekliliktir.
 

Kılı kırk yaran dikkat...

1950'lerde başlamış çeviri ve denemeleri elli yılı aşkın süredir devam etmektedir. Unutulmaması gereken önemli bir özelliği de dil devriminden yana olan kararlı ve etkin duruşudur. Dil Devrimi ve Sonuçları bu duruşun somut bir göstergesidir. Kılı kırk yaran dikkati, merakı ve dünya yazınına hâkim iyi bir okur oluşu Tahsin Yücel'in yazarlığını hazırlayan önemli etmenlerdir. Görünmez Adam ve Her Yönüyle Tahsin Yücel, bu değerli yazın adamının düşünce dünyasına girişin yararlı kaynaklarıdır.

Doğal olarak böylesi geniş çerçeveli üretimi olan bir yazarın bütün yönlerinin tek bir yazıya sığması olanaksızdır. Bu yazıda onun roman ve öykülerine odaklanarak Türk yazınındaki önemli ve özgün yerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bir kısmı sonradan birleştirilerek yayımlanmış altı öykü kitabı ve yedi romanı bulunmaktadır. Günümüzde tüm kitapları Can Yayınları'nca yayımlanmaktadır ve söz edeceğimiz hemen tüm kitaplarının baskısı piyasada bulunmaktadır.

Öykü kitaplarından ilki 1954 yılında Varlık Yayınları'nca yayımlanmış Uçan Daireler, sonuncusu ise 2008 yılında basılmış Golyan Devrimi'dir. Uçan Daireler on beş kısa öyküden oluşan ve tekrar baskısı yapılmamış bir ilk kitap. Bu kitapta ilgi çekici yönleri bulunsa da genç bir öykücünün henüz ustalaşmamış kaleminden çıktığı belli öyküler vardır. Beş on sayfayla sınırlandırılmış ve yaşama dair ilginç gözlemler taşıyan, daha sonraki özenli biçim, biçem, dilin ekonomik kullanımı gibi özelliklerin ipuçlarını barındıran öyküler'

Haney Yaşamalı yazarın ikinci öykü kitabı. Haney Yaşamalı ve Düşlerin Ölümü isimli kitapların harmanlanmasıyla oluşmuş bir kitap. Öykü anlatımının, dil kullanımının geliştiği, biçemin oluşmaya başladığı bu öykü kitabının en başarılı öyküsü 'Haney Yaşamalı'. Diyaloğa dayalı, çarpıcı bir girişle başlayan, iç temposu genellikle düşmeyen öyküler Haney Yaşamalı'dakiler. Yirmiye yakın öykünün yer aldığı bu kitaptan sonraki öykü kitabı Ben ve Öteki; yazarın çocukluğu, yaşadığı çevre, ilkgençliği, gözlemleri eksenli öyküleştirilmiş yaşam anekdotları gibi görülmektedir. Yerel deyim ve sözcüklerin kullanımı, hemen bütün öykülerdeki biçimin benzerliği biraz tek düze kılsa da bu yapıt yazarın gelişim ve algılayış biçimini etkileyen olayları gözleme şansını veriyor.

Aykırı Öyküler yazarın en iyi öykü kitabı kanımca ve tüm kurmaca metinler içinde de en iyilerden biri. 'Ayna', 'Ağalar ve Beyler', 'Büyükbaba' beş öykünün öne çıkanları sayılabilirse de tüm öykülerin çok başarılı olduğu söylenebilir. 'Büyükbaba'da çizilen başöğretmen portresinin gerçekliği, tutarlılığı, elle dokunulabilecek kadar sahiciliği ve en önemlisi gerçek bir 'tip' olarak yazınımıza damga vurması söz konusudur. 'Ayna' ise yazarın kuşkusuz en başarılı, çarpıcı öyküsü. Profesör Tarık Uysal'ın; her şeye yabancılaşmış, herkes tarafından birine benzetilen yüzünü kaybeden, karısı tarafından tanınamayıp terk edilen bir insanın öyküsü. 'Ayna' ile yazarın ironisi, biçim kusursuzluğu en son noktaya ilerleyerek Türk öykücülüğünün en iyi öykülerinden birine ulaştığı söylenebilir. Tarık Uysal; toplumdaki şeyleşmenin, sözde başarı öyküleri arkasına gizlenmiş yalnızlıkların, iktidarda oluş gibi algılanan hiçliğin somut göstergeleriyle dolu. Çağımız kentli insanına çarpıcı ve alaycı bir bakışın çok başarılı bir örneği.

Komşular, yazarın iki binli yıllara yakın yayımlanmış beşinci öykü kitabı. 'Komşular' ve 'Yapıt' kitaptaki beş öykünün içinde öne çıkan öyküler. 'Komşular' kadın-erkek ilişkisine gerçekçi, sert sayılabilecek öğeler içeren farklı ve derinlikli bir bakış açısı getiriyor. Yazarın yerleşmiş biçeminin, dilin ekonomik kullanımının, iyi ayarlanmış iç gerilim ve tutarlılığın başarıyla sürdürüldüğü öykü kitabı, bir önceki kadar çarpıcı olmasa da hoş özellikler taşımaktadır.

Son öykü kitabı 2008 yılında yayımlanmış Golyan Devrimi. 'Tarih ve Talih', 'Büyük İkili', 'Yeni Düzen' ve 'Baba' öne çıkan öyküler. Dünya haritasında bulunmayan 'Hayristan Cumhuriyeti'nde geçen on dört öyküden oluşan ve öyküler arası geçişlilik, bütünlük içeren bir öykü kitabı. 'Hayristan'ın yöneticileri, askerleri üzerine yer yer çakışan ironik niteliği ağır basan öyküler. Bir roman bütünlüğünde kurgulanabilirliği tartışılabilecek günümüz insanına dair önemli ipuçları içeren metinlerde yönetici sınıfa bakışın çok gerçekçi ve yergi dolu olduğu gözlenmektedir. Yine de 'Hayristan'ın yöneticileri ülkemizdekilerden daha iyi gibi bir kanıya kapılıyor insan. Yazar, yöneticileri anlatırken yönetilenleri ve bu iki kesim arası ilişkileri başarıyla vermektedir.

Yazarın öykü kitaplarını burada sona erdirirken daha önemli ve ilgi çekici bulduğum romanlarına yönelmek istiyorum. Mutfak Çıkmazı Yücel'in ilk romanı. 1960 yılında yazarlık yaşamının erken bir döneminde yayımlanmış olmasına rağmen olağanüstü kurgusu, anlattığı kişilerin iç dünyasını sergilemedeki başarısı ve iç ritminin hiç düşmeden sürmesi kitabın temel özellikleri. Yazarın daha sonra yazacağı romanların taslaklarını içeren başarılı bir ilk roman. Ailesi tarafından büyük ümitler beslenen bir Yargıtay üyesinin torunu İlyas Divitoğlu'nun sevgilisi Emel tarafından terk edilmesi sonrası tümüyle yemeklere, mutfağa duyduğu tutkunun hikâyesini anlatıyor kitap. Ayakta durmakta zorlanan, yaşam bağları zedelenmiş bir gencin, zorlukları mükemmel bir aşçı olması süreciyle aşması ve bu süreçte çevresindekilerle ilişkisinin hoş bir anlatımı. İnsani öğeleri çok iyi oluşturulmuş, tek eksenli sıcacık bir roman Mutfak Çıkmaz'ı.

İkinci romanı Vatandaş yazarın en başarılı anlatılarından biri. Yalnızca bir öykünün aktarılması olmayıp dünya ve insan üzerine derinlikli öğeler taşıyan çarpıcı bir roman. İlk baskısı 1975'te yapılan roman bazı eklemelerle ve değişikliklerle 1996'da yeniden yayımlanmış. Birinci kişi ağzından ikinci kişiye yönelen canlı bir konuşma, karşıdakinin söyleminin aktarılmadığı ancak dolaylı biçimde anlaşıldığı bir biçimi var. Yazarın da belirttiği gibi Yeraltından Notlar, Düşüş, Haritada Bir Nokta gibi anlatılarla ortak yönler taşıyor. İçtenlikli, sahici, merak uyandırıcı ve düşündürücü bir iç yolculuk, belki de bir iç hesaplaşma... Bu yapıt, Türk yazınının en özgün örneklerinden biri sayılabilir.

Üçüncü romanı Bıyık Söylencesi, sonraki daha kapsamlı, çok eksenli romanlar öncesi bir geçiş romanı. Askerden dönen Cumali Kırıkçı'nın uzattığı ve olay hâline gelen eşsiz bıyığının öyküsü. Tabii ki bıyık anlatılırken kasabadaki insanlar, inanışlar, ilişkiler, Cumali'nin kendi gelgitleri ve çelişkileri, hızla trajik bir sona yürüyen bir öykü bağlamında romanlaştırılmış. Olayı takip eden okur için iç gerilimin düşmemesi ve sürekli merakı beslemesi gibi olumlu özellikleri var. Ancak esas önemli öğesi bir kişinin bıyık saplantısından yola çıkarak insanlık, toplum düzeni ve insan ilişkileri hakkında değişik tanımlamalara gidilmesi. Vatandaş düzeyinde olmasa da rahatlıkla okunan iyi bir roman Bıyık Söylencesi.
 

Bir kuşağın trajedisi

Dördüncü romanı 1992 tarihli Peygamberin Son Beş Günü. Tartışmalara yol açmış, solcuları eleştirdiği gerekçesiyle hedef alınmış bu roman, Yücel'in en önemli yapıtlarından biri. Devrimci ozan Rahmi Sönmez'in çocukluğundan Fehmi Gülmez ile arkadaşlığından başlayıp, üniversite yıllarına ve sonrasına uzanan Feride ile tanışması, evlenmesi, çocuğu ve sonrasında torunuyla yaşadığı ilişkiler son derece ironik ve akıcı bir dille anlatılıyor. Takma adı 'peygamber' olan devrimci ozan Rahmi Sönmez ve yakın arkadaşı, iş hayatında hızla yükselmiş Fehmi Gülmez'in paralel öyküleri, âşık oluşları, uzaklıkları, yeniden buluşmaları gibi izleklerle süren roman; bir kuşağın trajedisini gözler önüne seriyor. Sürekli gözaltına alınıp 'tabutluklarda yatmayı' devrimciliğin bir nişanesi olarak gören, hayali bir devrimin peşinde koşan ve sonunda trajik bir sona ulaşan bir ozanın öyküsü. Ülkemizde ne yazık ki ümmetçi çerçeveyi aşamayan bazı sol çevrelerin keskin bir eleştirisi olmasının yanında, Türk insanı üzerine de düşündürücü, özgün yaklaşımlar içeriyor. Belleğe kazınan; rahatsız edici ve aynı zamanda zihin açıcı bir roman olduğu söylenebilir.

Yalan, Peygamberin Son Beş Günü'nden sonra yazılmış yazarın en hacimli kitabı. Bilgisini ansiklopedilere borçlu, tuhaf, silik, beceriksiz Yusuf Aksu'nun çok yakın sınıf arkadaşı Yunus'un ölümüyle bambaşka yöne evrilen yaşamının öyküsü. Arkadaşının kuramını pek de geliştirmeden çevresinin dayattığı ünlü ve keşifler yapan dilbilimci Aksu'nun yalan üzerine kurulmuş yaşamının değişik düzlem ve katmanlarıyla irdelenmesine dayanan roman yer yer temposu düşmekle birlikte ilgi çekici unsurlar barındırıyor. 'İnsan ne kadar kendisidir, ne kadar dışa göre ayarlanmış, esen rüzgârla biçimlenen bir varlıktır' sorusunun romanın temel izleği olduğu söylenebilir. Bütününe bakınca akıcı ve renkli bir roman Yalan. Yalan kavramının tüm insan ilişkilerindeki etkisi belki Aykırı Öyküler ve Peygamberin Son Beş Günü'nden sonra ilk kez bu denli açıklıkla ortaya konmuş.

Kumru ile Kumru yazarın 2005 yılında yazdığı, eşyanın gündelik yaşamdaki egemenliği sorununu, kişiliğimize etkisini, insanı farkında olmadan içine alışını anlatıyor. Köyden, hiç tanımadığı şehre bir kapıcının eşi olarak gelen Kumru'nun trajik bir sona yürüyen ilginç öyküsü. Kentlileşme, kentlere göç edenlerin sorunları, kimlik arayışı yan motiflerini de barındırıyor. Daha öncekilerden farklı bir çevrenin çok başarılı gözlemleriyle dolu bir öyküsü var. 'Tuna Hanım', 'Pehlivan', 'Recep Efendi' gibi yan karakterlerin çok derinlikle ortaya konulduğu bu roman değişik düzlemlerde okunabilir. Kumru kişiliği diğer romanlarındaki başkarakterler gibi insanın eliyle dokunabileceği ölçüde sahici, iz bırakan ve insanın içine işleyici ölçüde iyi irdelenmiş. Eşyaya teslim olan, onun güdümünde yitip giden günümüzün sürüklenen, bilinci oluşmamış insanlarının trajik öyküsü' Olay örgüsü, merak uyandırıcı olaylar zinciri, temposu ve şehrin kenarında yaşayan insanlara gerçekçi bakışıyla çok katmanlı, hüzün verici bir koman Kumru ile Kumru.

Yazarın son romanı 2006 tarihli Gökdelen. İki bin yetmiş üç yılında geçen, ünlü bir avukat Can Tezcan'ın zengin müteahhit müşterisi Temel Diker'in İstanbul'u New York'a benzer gökdelenlerle donatma planının içinde, adaletin özelleştirilmesine yol açan bir dizi gelişmenin içine girmesinin anlatıldığı bir roman. Medya-politika arasındaki çıkar ilişkileri, geleneksiz ve denetimsiz bir toplumun oradan oraya savruluşunu Can Tezcan, yardımcısı Sabri Serin, Başbakan Mevlüt Doğan, gökdelenlere evini satmayarak direnen Hikmet Hoca ve oğlu Amerikanlaşmış John Smith aracılığıyla anlatan bir distopya olarak değerlendirilebilecek roman, toplumun geleceği üzerine karamsar öngörülerde bulunuyor. Bu roman da toplumsal düzlemde süre giden bir yalanın, bütün ilişkilerin çıkar karşılığı kuruluşunun yalın bir anlatımı... Helikopterlerle seyahat eden insanlar, giderek daha küçük bir azınlık elinde toplanmış sermayenin basını, iktidarı, iş çevrelerini tümüyle etkisi altına alışının derinlikli bir anlatımı.

Görüldüğü gibi Tahsin Yücel'in romanları birbirinden çok farklı çevreleri, derinlemesine, ironiyle, yer yer acımasız gözlemlerle ve kendine özgü gelişmiş bir biçemle inceliyor. Türk edebiyatında görülmesi zor ölçüde bir çeşitliliğin, değişik çevrelerin anlatıldığı romanlarının hepsinde bize ve insana dair ipuçları buluyoruz. Hem belirli tezlere oturtulmuş yapıntı kişileri, hem biçim, sözcük oyunlarını reddeden Yücel, insan ve ona ait değerleri yerel renklerle evrensel roman olanaklarını başarıyla birleştirerek yazınımızın özgün yapıtlarına imza atmış oluyor.
 

Başarılı ve kalıcı yapıtlar

Birçoğu, Tahsin Yücel'in klasikler için söylediği gibi çok kere okunulması gereken, başarılı ve kalıcı yapıtlar. Yücel'in birikiminin diğer bir özgün yanı olan deneme-eleştiri kitaplarının ayrı bir yazıya konu olabilecek kadar değerli olduğunu belirtmeden geçemeyiz.

Tahsin Yücel günümüz yazınının gerektirdiği donanıma, kendine özgü biçeme, yaratıcılığa, dil konusunda titizliğe sahip bir roman ve öykü yazarı. Okuru koşullayan, dar kalıplar içine hapsedilmiş doğruları sunan bir romancı değil. Bunun karşı kutbunda duran, tümüyle biçim, söz oyunları ve özgün buluşlara indirgenmiş içeriksiz yapıtlara da çok uzak duruyor. Okura son derece inandırıcı, tutarlı kurgusal bir dünya sunarak hem yazın zevki almasını sağlayıp hem de kendi çözümlerini üretme olanağı sağlıyor. Olması gerekeni okurun kendi çabasıyla bulması, sağlam ve güvenilir gerekçelerle buna ulaşması için yeterince ipucu taşıyor bütün yapıtları. Günümüz 'star' sisteminde birçoklarının kısa sürede popüler olup, sonra da silindiği kısır yazın ortamında, arkasına büyük sermaye güçlerini, tekel düzeninin ödül ve yaygınlık silahını alanlara karşı yazınla direnen has bir romancı Tahsin Yücel. Özellikle Peygamberin Son Beş Günü, Vatandaş, Aykırı Öyküler birer başyapıt niteliğinde. Zaman süzgecinden geçip klasik olacak, zengin ve estetik açıdan üst düzey metinlere kendi dilimizde ulaşma şansına sahibiz. Tahsin Yücel'i okumak dünya yazınındaki yolculuğumuzun en heyecanlı, en verimli ve bize çok şey katacak izleklerinden olacaktır. Bunca çürümüşlük, ahlak dışılık arasında böyle bir yazarımız olduğu için sevinç duymalıyız.