'Tahminlerimizin üstünde bir sonuç'
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, ''Bizim beklentimiz önümüzdeki süreçte 3. çeyrekte ve 4. çeyrekteki rakamlarla birlikte Türkiye'nin 2011 yılında da ortalama yüzde 7 civarında bir büyüme rakamını yakalamış olmasıdır. Bugünkü rakam, böyle bir noktayı yakalayacağımızın en kuvvetli işaretlerinden bir tanesi oldu'' dedi.
cumhuriyet.com.trNTV'de katıldığı programda soruları yanıtlayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TÜİK'in Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekteki büyüme rakamlarına ilişkin bir soru üzerine, açıklanan büyüme rakamlarının Türkiye ekonomisinin ciddi bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu ve dünyanın içinde bulunduğu konjonktürde bu potansiyelin de harekete geçmiş olduğunu gösterdiğini söyledi.
Başta Avrupa ve Amerika olmak üzere dünyada ciddi sıkıntılar olduğunu kaydeden Ergün, ''Bu sıkıntılara rağmen Türkiye ekonomisinin daha önce oluşturulmuş alt yapıları ve özel sektörün dinamizmi sayesinde bu krizin içerisinden fırsatlar yakalayan, fırsatlar gören bir ekonomik anlayışa sahip olduğumuzu bize gösteriyor'' dedi.
'Yüzde 8,8'lik büyüme rakamı tahminlerin üzerinde'
''Yüzde 8,8'lik büyüme rakamı, biraz tahminlerin üzerinde bir büyüme rakam oldu'' diyen ortalama 6,8 civarında bir beklentinin olduğunu, yüzde 8,8'lik bir büyümenin Türkiye'de büyümeyle ilgili dinamik bir yapının var olduğunu, ekonomik şartların buna elverişli olduğunu kendilerine gösterdiğini dile getirdi.
Üretilen ürünler stoka konulduğu takdirde sağlıklı bir durumdan söz edilemeyeceğini ifade eden Ergün, ''Ama stoka koymuyorsak satıyorsak biz bunları, müşterilerimiz iç pazarda veya dış pazarda bizden bu ürettiğimiz şeyleri almaya devam ediyorlarsa o, sağlıklı bir şekilde büyümeye devam edeceğimiz anlamına gelir. Bizim beklentimiz önümüzdeki süreçte 3. çeyrekte ve 4. çeyrekteki rakamlarla birlikte Türkiye'nin 2011 yılında da ortalama yüzde 7 civarında bir büyüme rakamını yakalamış olmasıdır. Bugünkü rakam, böyle bir noktayı yakalayacağımızın en kuvvetli işaretlerinden bir tanesi oldu'' değerlendirmesinde bulundu.
Bu denli büyümenin önümüzdeki dönemde olumsuz yansımaları olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine ise Bakan Ergün, hesapsız, kitapsız, kontrolsüz bir büyümenin söz konusu olmadığını, bu şekilde bir büyüme söz konusu olursa bunun ileride farklı sıkıntılarının ortaya çıkabileceğini belirtti.
Türkiye'de özel sektör kaynaklı bir büyüme olduğunu kaydeden Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kamunun büyüme içindeki payı son derece kısıtlı. Ama özel sektörün payı ön planda. Hem özel kesim tüketim harcamaları, hem özel kesim yatırım harcamaları ön planda. Bütün bunların hesapsız, kitapsız olduğunu düşünmek mümkün değil. Özellikle özel kesim yatırım harcamalarının. Tüketim harcamaları ile ilgili zaten her zaman şunu yapıyoruz. İnsanlara diyoruz ki; 'Geliriniz kadar harcayın ve borçlanmanızı çevirebileceğiniz kadar yapın. Ayrıca borçlanmanızı eğer döviz kazancınız yoksa, döviz üzerinden yapmayın Türk Lirası üzerinden yapın.' Döviz üzerinden kazancı olanlar deviz üzerinden işlem yapabiliyorlar, borçlanabiliyorlar. Ama döviz kazancı olmayanların Türk Lirası üzerinden borçlanması icap eder. Yani insanlar tüketim harcamalarını yaparken ayağını yorganına göre uzatıyorsa, yatırımcılar dünyadaki gelişmeleri dikkate alarak yatırımlarını planlı programlı bir şekilde yapıyorlarsa ve stoka çalışmıyorsak, ürettiklerimizi, mal ve hizmet üretimi olarak yaptıklarımızı satabiliyorsak o zaman büyük bir sorun görünmüyor demektir.''
Büyüme rakamlarının Türkiye'nin, ''başkasının arayıp ta bulamadığı bir potansiyele sahip olduğunu'' gösterdiğini ifade eden Ergün, Türkiye'nin çok dinamik bir yapısı olduğunu ve büyümeyi kendi içerisinde ciddi anlamda sağlayabildiğini dile getirdi. Son zamanlarda ortaya koydukları yaklaşımların da büyüme konusunda Türkiye'ye önemli ivmeler kazandırdığını anlatan Ergün, ''Bunlardan bir tanesi ticari açığın önlenmesi için alınan bazı tedbirler. İçeride kendimiz üretebileceğimiz halde ithal yoluyla aldığımız ürünlerin yerine Türkiye'de üretilenlerin kullanılmasını ve üretilmesini teşvik gibi konular da bizim büyüme dinamiğimizi ivmelendiren unsurlardan başlıcaları'' dedi.
2012 yılına ilişkin büyüme beklentisi
Mevcut yüksek büyüme potansiyeline rağmen orta vadede IMF'nin 2012 için Türkiye'nin büyüme tahminini yüzde 2,5 olduğunun hatırlatılarak, IMF'nin rakamının nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Ergün, orta vadeli programa ilişkin bir takım verilerin 2009 yılının konjonktürü içinde hazırlandığını belirtti. 2009 yılının Türkiye ve dünya ekonomisinin çok farklı seyrettiğini ancak sonraki gelişmelerin Türkiye ve dünya ekonomisinde yeni dinamiklerin ortaya çıktığını kendilerine gösterdiğini ve bazı rakamların revize edildiğini söyledi.
2011 yılına ilişkin hedeflerini de revize etmeleri gerektiğini belirten Bakan Ergün, ''Orta vadeli program çalışmalarını, bütçe çalışmalarıyla birlikte neticelendirmek istiyoruz. Çünkü bütçe rakamlarını da orada makro büyüklükleri koyarken bütçe rakamlarını da dikkate alarak koyacağımız için orta vadeli program ile bütçe hedeflerinin uyum içinde olması icap ediyor. O nedenle onu, bütçe çalışmaları ile paralel hale getirmiş bulunuyoruz. 2012 yılıyla ilgili hedefleri de orta vadeli programda bu çerçevede ele alacağız. Ama ben IMF'nin öngördüğü gibi Türkiye ekonomisinin 2012 yılında yüzde 2,5'lik büyüme şeklinde değil, çok daha yüksek bir büyüme ile yoluna devam edeceğine şahsen inanıyorum'' dedi.
Yeni teşvik paketi
Yeni teşvik paketine ilişkin bir soru üzerine Bakan Ergün, hedeflerinin teşvik sisteminin gözden geçirilmesini yıl başına kadar tamamlamak ve 2012 yılıyla beraber yeni bir teşvik sistemiyle yatırımcının karşısına çıkmak olduğunu söyledi. Yatırımcıların şimdiden yatırımlarını erteleme gibi bir yanlışın içinde olmamaları gerektiğini kaydeden Ergün, yatırımcıların yatırımlarını bugünkü teşvik sistemini esas alarak yapmaları gerektiğini dile getirdi.
Ergün, 2012 başında yürürlüğe girecek yeni teşvik unsurlarının geriye dönük olarak yatırımlara başlanmış konulara da uygulanacağı için bugünden yatırımları ertelemenin bir anlamı olmadığını ifade etti. Teşvik sistemini yeni bir yaklaşımla da ele alacaklarını dile getiren Bakan Ergün, Türkiye'de üretme kabiliyeti olan ve üretilmeyen ürünlerin artık Türkiye'de üretilir hale gelmesini sağlamak istediklerini vurguladı.
Konuyla ilgili olarak enerji sektöründen örnek veren Ergün, enerji yatırımlarının önemli bir bölümünde Türkiye'de üretilen ürünlerin kullanılmaya başlandığını söyledi. ''Bir dokunuşla bir noktayı hareketlendirmek o noktaya ivme kazandırmak bizim işimiz'' diyen Bakan Ergün, ileride bunu yapacaklarını söyledi.
Üretimde yerli malı kullanımı
Hangi ürünlerde yerli malı üretiminin öne çıkabileceğine ilişkin bir soru üzerine Ergün, şunları kaydetti: ''Çok sayıda üründe çıkabilir. Mesela Türkiye konut sektöründe çok ciddi bir ivme yakalamış durumda. TOKİ 500 bin konut yaptı. Son 7-8 yıl içerisinde özel sektör çok ciddi manada konutlar yapıyor ve daha nitelikli konutlar oluyor. Kentsel dönüşümler hızlı bir şekilde devam ediyor ve daha da devam edecek. Önümüzdeki dönem bir 500 bin konut hamlesi daha yapılacak. O zaman böylesine devasa projelerde inşaat teknolojileri ile ilgili, inşaat makinalarıyla ilgili alanlarda, iş makinası kullanımında yerli kullanımı özendirmemiz lazım.''
Türkiye'deki konutların hemen hemen tamamının asansörlü olduğunu anlatan Ergün, asansör teknolojisinin gelişmesinde ve birkaç marka ortaya çıkmasında inşaat sektöründeki hareketliliği değerlendiremediklerini söyledi. Bakan Ergün, yeni dönemde inşaat firmaları, TOKİ ve asansör firmalarını bir araya getirip, bazı konsorsiyumlar oluşturup birkaç asansör markası ortaya çıkarmaları gerektiğini ifade etti.
Yerli otomobil üretimi
Yeni teşvik paketinde yerli otomobil üretimini hızlandıracak ilave teşviklerin gündeme gelip gelmeyeceğinin sorulması üzerine Ergün, ''Kuşkusuz gelebilir'' dedi. 50 yıllık otomotiv birikimi, sermaye birikimi, müteşebbis gücü, teknoloji imkanları, teknik eleman imkanları, kuvvetli yan sanayisi, büyük iç pazarı ve genişleyen dış pazarı dikkate alındığında Türkiye'nin bugün marka ve model yerli otomobil üretmemesi için hiçbir neden olmadığını belirten Ergün, ''Yapamadığımızdan değil, yapmadığımızdan Türkiye'nin yerli bir otomobili yoktur'' dedi.
Bugün itibariyle Türkiye'nin yerli otomobil üretmek ve pazara satmak gibi bir fırsata sahip olduğunu ve bununla ilgili de gereken teşviklerin ortaya konulacağını söyleyen Ergün, şunları kaydetti: ''Türkiye'de pazarın büyümesi Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar otomotiv sektörü için sunmuş olduğu fırsatların kendisi bile başlı başına bir teşviktir. Önce sektör bunları görmeli ve değerlendirmeli. Büyük bir potansiyel var, büyük bir fırsat var, birikim var. Bu birikimi değerlendirmeli. Biz üstüne yeni teşvikler, bir odak proje olarak ilave teşvikler getireceğiz. Mesela motor üretimine olan teşvikler bunun bir parçası olarak algılanması lazım.''
Ekonomi Koordinasyon Kurulunun (EKK) çalışma konularından olan yeni istihdam paketine ilişkin bir soru üzerine de Ergün, bu konuyu kurulda yatırım ortamının iyileştirilmesi kapsamında değerlendirdiklerini söyledi. Bu kapsamda yapılacak başka şeyler de olduğunu anlatan Ergün, ''Teşvik sistemi de bunu bir parçası, istihdamla ilgili yeni yaklaşımlar da bunun bir parçası, bazı yasal düzenlemeler reformlar da bunun bir parçası'' dedi.