Tablolar duman oldu

Mehmet Cengiz'e satılan tarihi Hüseyin Avni Paşa Köşkü'nde yaşanan skandallar bitmiyor. Köşkün tavan ve duvarlarının her biri köşk kadar değerli tablo şeklindeki süslemelerle dolu olduğu ortaya çıktı. Şimdi o resimlere ne olduğu sorusuna yanıt aranıyor.

Selda Güneysu/Cumhuriyet

“Bu milletin a... koyacağız” sözleri nedeniyle büyük tepki çeken hükümete yakın işadamı Mehmet Cengiz’e ait yanan tarihi Hüseyin Avni Paşa Köşkü’nün tavanlarının, 19. yüzyılın ikinci yarısının izlerini taşıyan ve tablolar şeklinde yer alan süslemelerle dolu olduğu ortaya çıktı. Her bir tavan süslemesinin “köşkün kendisi kadar değerli” olduğu belirtilirken, Osman Hamdi Bey’in tekniğini yansıttığı belirtilen tabloların barok üslup özelliklerine sahip ve natüralist çiçek, kuş ve manzara resimleri olduğuna dikkat çekildi. Ayrıca Cengiz İnşaat’ın köşkün restorasyonu için 2012’de KA-BA Mimarlık’la anlaştığı, ancak mimarlığın hazırladığı rölöve, restitüsyon çalışmaları ve uzman raporlarını yangından bir yıl önce, Ağustos 2013’te, İstanbul 6 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nden Mehmet Cengiz’in bizzat geri çektiği öğrenildi.

Tarihi Hüseyin Avni Paşa Köşkü, İstanbul 3 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 8 Ocak 2002’de yıkılmadan korunması gereken 1. grup kültür varlığı olarak tescillenmişti. Köşkün yer aldığı 81 bin 511 metrekarelik koru arazisi, adı 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasında gündemden düşmeyen ve tapelerde millete küfrettiği belirtilen Cengiz İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz’e satılmıştı.

Cengiz, koru arazisinin yüzde 65 hissesini TMSF’den, yüzde 35 hissesini ise özelden satın almıştı. Yapısal ve ahşap malzeme açısından sağlamlığı uzman raporlarıyla belirlenen, 1870’lerde inşa edilmiş ahşap köşk, ahşap mimarisi kadar tavan resimleri ile de önemli bir kültür varlığıydı.

 

İTÜ’den de ‘sağlam’ raporu var!

Cengiz’in, köşkü satın aldıktan sonra Ankara’da faaliyet gösteren KA-BA Mimarlık ile restorasyon çalışmalarını başlatmak üzere, 2012’de anlaştığı da ortaya çıktı. Bunun üzerine firma, koruda, köşkte ve çevresindeki yapı kalıntılarında çalışmalara başladı.

Edinilen bilgiye göre, KA-BA Mimarlık tarafından hazırlanan rölöve ve araştırma çalışmalarıyla birlikte, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden “köşkün statik olarak sağlam olduğuna dair” rapor da alındı. Her biri birer sanat eseri olduğu görülen tavan süslemelerinin de fotoğrafları çekilerek, detaylı çizimleri gerçekleştirildi ve duvar resmi koruma uzmanı da bu konuda bir rapor hazırladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi-KUDEB tarafından da malzeme analizleri yapıldı.

Yapılan tüm bu çalışmalar da İstanbul 6 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne “onay” almak üzere teslim edildi. Çalışmalar ayrıca TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanlığı’na da gönderildi.

 

Restorasyon istememiş!

Ancak proje çalışmalarının son aşamaya geldiği Ağustos 2013 tarihinde, İstanbul 6 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nden çalışmaların Mehmet Cengiz tarafından geri çekildiği öğrenildi. Ancak daha sonra Cengiz’in, Prof. Dr. Oğuz Ceylan ile anlaşarak restorasyon projesini tamamladığı dile getirilmişti. Yangından sonra da Cengiz İnşaat tarafından yapılan açıklamada, yangından sadece 5 gün önce, 23 Haziran 2014’te, tarihi köşkün restorasyonu için ön izinlerin koruma kurulu tarafından verildiği belirtilmişti.

 

Paha biçilmez tablolara ne oldu?

Cumhuriyet, yanan köşkün tavan süslemelerinin görsellerine de ulaştı. Yüksek Restoratör ve Konservasyon Uzmanı Gülseren Dikilitaş tarafından hazırlanan bezeme raporuna göre, köşkün ahşap süslemeleri ve özellikle giriş salonu ve 5 odasında bulunan tavan resimleri 19. yüzyılın ikinci yarısına ait dönemin tüm verilerini taşıyor.

Söz konusu süslemeler barok üslupta olup, natüralist çiçek, kuş ve manzara resimleri ile daha naif yapılmış olan mimari yapı ve insan kompozisyonlarından oluşuyor. Yapıda bez üzerine uygulanmış olan beyaz renkli astar tabakası yüzeyine yağlıboya tekniği ile yapılmış olan tavan resimlerinin yanı sıra sıva ve ahşap yüzeylere çalışılmış süslemeler de yer alıyordu. Söz konusu tavan resimlerinin sadece bir tanesinin bile “köşkün kendisi kadar” değerli olduğu belirtildi.

Tablo şeklindeki süslemelerin restorasyon sırasında sökülmesi, işlemin tamamlanmasının ardından yeniden takılması gerekiyordu. Ancak Cengiz Köşk üzerinde restorasyonu istememesi, tabloların da sökülmediği ve koruma altına alınmadığını ortaya çıkarıyor.

Köşk ve içinde bulunduğu koruda Hüseyin Avni Paşa’dan sonra bir dönem Halide Edip Adıvar’ın ailesinin yaşadığı da kaydedildi. Daha sonraki bilinen sahipleri ise Nuri Demirağ, Kral Faysal, Korkmaz Yiğit, Cavit Çağlar, Dinç Bilgin, Turgay Ciner, TMSF ve Mehmet Cengiz.

 

‘Yıkılıp yeniden yapılamaz!’

Bunun yanı sıra Ulusal Ahşap Birliği’nce, Prof. Dr. Nurgün Erdin ve Emine Erdoğmuş tarafından, köşkün restorasyonu için 26 Mart 2013’te hazırlanan raporda da “köşkün yıkılıp yeniden yapılması durumunda anıtsal niteliğini kaybedeceği” belirtildi. Raporda, “Hüseyin Avni Paşa Köşkü’nden çok daha kötü durumda olan tarihi ahşap yapılar onarılarak günümüzde hizmet vermeye devam etmektedir. Osmanlı döneminin önemli eserlerinden olan Hüseyin Avni Paşa Köşkü’nün yıkılmadan onarılması mümkün olmakla beraber, herhangi bir gerekçe ile yıkılıp yeniden yapılması halinde, anıtsal niteliklerini kaybederek, tarihsel özelliği olmayan sıradan bir kopya yapıya dönüşeceği beklenmelidir” denildi. 30 yıla yakın bir süredir kullanılmayan köşk yapısında yangının nasıl çıktığı itfaiye incelemesinde de tespit edilememişti.