Tabip Odası Seçimleri 2010...
cumhuriyet.com.trDemokrasinin toplum tarafından özümsenmesi aşamasında tüm demokratik kitle örgütlerine önemli görevler düşmektedir. Bu örgütler de elbette üyeleri ile güç kazanmaktadır. 30 bin üyeli İTO mensubu hekimler 9 Mayıs’ta oylarını kullanmalı ve odanın güçlenerek daha gür bir sesle hak arayışına desteklerini göstermelidirler.
Tabip odalarının seçimleri yasa gereği her iki yılda bir yapılmakta olup, Nisan 2010’da da 65 tabip odasının kurullarının yeniden seçilmesi için hazırlıklar tamamlanmaktadır. Tabip odaları “kamu kuruluşu niteliğinde” meslek örgütleri olduğundan seçimler, ilgili ilçe seçim kurulları tarafından yapılmaktadır. İstanbul Tabip Odası bu odaların en fazla üyesi olan oda olduğundan seçimlerde elbette en fazla ilgi çekeni olmaktadır.
Yaklaşık 10 bin hekimin oy kullandığı seçimlerde uygun mekân bulma zorunluluğu nedeni ve birçok okulda sınavlarla çakışması üzerine bu yıl İTO genel kurulu ve seçimleri 8-9 Mayıs 2010 tarihlerinde yapılacaktır. Her seçimde olduğu gibi çekişmeli ve sonucu merakla beklenen bir seçim olacaktır.
Bu seçimlerde Türkiye genelinde seçilecek olan Büyük Kongre delegeleri ise haziran ayında yapılacak olan Türk Tabipleri Birliği seçiminde oy kullanarak TTB Başkanı ile birlikte kurul üyelerini seçeceklerdir.
Çizgiden ödün yok
İTO hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özlük hakları, çalışma koşulları ve sosyal hakları gibi sorunları yanında toplum sağlığının korunması için tüm gücünü ortaya koymaktadır. Zaman zaman da toplum sağlığı ve hekimlerin özlük hakları kesiştiğinde toplum yararını öne çıkardığından üyelerinin eleştirisine de uğramaktadır.
Ancak kuruluşundan bu yana bu çizgiden ödün vermemesi TTB ve tabip odalarına haklı bir saygınlık ve güvenilirlik kazandırmıştır. Seçilmiş kurullarının tamamının gönüllülük üzerine çalıştığı odalarda çok sayıda hekim daha iyi bir sağlık ortamı için emek sarf etmektedir.
Sağlığın özelleştirilmesi
TTB ve tabip odaları başından beri sağlığı özelleştiren Sağlıkta Dönüşüm Programı’na karşı çıkmış ve çıkan yasaların satır aralarını hekimleri ve kamuoyuna anlatmıştır.
Bu durumdan hoşlanmayan AKP ise her seçimde odayı ele geçirebilmek için her yolu denemesine rağmen başarılı olamamamıştır. Bu sadece tabip odalarında değil, tüm diğer sağlık meslek odaları (diş hekimleri, eczacılar, veterinerler), TMMOB, baro ve mali müşavirler için de geçerlidir.
Seçimlerle ele geçirilemeyen odalar için harekete geçilmiş ve ilk planda Devlet Denetleme Kurulu bir rapor hazırlayarak bir durum bildirimi ve öneriler raporu hazırlamıştır.
Bu öneriler içinde birliklerin mali yapısını zayıflatmak ve yönetim kurullarında karma bir sisteme geçilerek yönetim kurullarını işlemez hale getirmek önerileri de bulunmaktadır. Her fırsatta alternatif dernek ve benzer kuruluşlar oluşturarak birliklerin etkisini azaltmak da sık uygulanan taktiklerden biri olmaktadır.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın MÜSİAD’ın Samsun şubesinde sarf ettiği cümleler sağlık bakanı ve AKP hükümetinin demokrasi anlayışı ve birliklere bakışını net olarak ortaya koymaktadır. Bakan “Ben sektöre bunları bilerek söylüyorum ki, gidin bu birliklere laf anlatın yani. Bu gitmez bir yere. Bakın iki maddelik kanundur arkadaşlar, üç maddelik kanundur. Bir kanun yaparız deriz ki Eczacılar Birliği, Tabipler Birliği, Diş Hekimleri Birliği’nin birlik kanunları iptal edilmiştir. Hadi bakayım Danıştay karar alsın da göreyim bakayım. Hangi kararı alacağını ondan sonra göreyim bakayım ben” demektedir.
AKP görmezden geliyor
Demokratik toplumların olmazsa olmazları arasında meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve sendikalar bulunmaktadır. AKP bu kuruluşları görmezden gelmeye devam etmektedir. Tabip odalarının tamamının ve uzmanlık derneklerinin tamamının karşı çıktığı “Tam Gün” Yasası karşıt görüş ve önerilere aldırmaksızın TBMM’den geçirilmiş olmasına rağmen nasıl yürütüleceği bilinmemektedir. Bu gelişmelerin demokrasimizin yerleşme sancıları olduğunu kabul edip, geleceğe daha ümitle bakmaktan başka bir seçenek de yoktur.
Demokrasinin toplum tarafından özümsenmesi aşamasında tüm demokratik kitle örgütlerine önemli görevler düşmektedir. Bu örgütler de elbette üyeleri ile güç kazanmaktadır. 30 bin üyeli İTO mensubu hekimler 9 Mayıs’ta oylarını kullanmalı ve odanın güçlenerek daha gür bir sesle hak arayışına desteklerini göstermelidirler.