‘Sus Hemşire’, kadına şiddete ‘Susma’ diyor

43 yıl önce hemşire kıyafeti giyerek ‘sus’ pozu veren manken Dilek Tunca’nın fotoğrafı hastanelerin vazgeçilmez simgesi oldu. Tunca, fotoğrafın hikâyesini Cumhuriyet’in Egesi’ne anlattı

Mehmet İnmez

43 yıl önce hemşire kıyafeti giyip, “sus” pozu vererek sağlık kuruluşları duvarlarında yer edinen ve hafızalara kazınan eski manken Dilek Tunca, İzmir’de yaşıyor.

Hastanede sessizliği sağlamak için “sus” işareti yapan Tunca, şimdi kadın cinayetleri ve çocuk istismarına karşı “Susma” diyerek haykırıyor. 1976 yılında bir ilaç firması hastanelere sessizliği simgelemek amacıyla sus afişi yaptırmak için, mankenlik yapan Dilek Tunca’yla anlaştı.

Çekim yapılan hastanede baş hemşirenin kıyafetini emanet alan Tunca, günümüze kadar gelen ve sürekli hatırlanan “sus” pozunu verdi. Sağlık Bakanlığı’nın onayıyla özel ve devlet hastaneleri ile sağlık ocaklarının duvarlarında beyaz kepli ve parmağıyla sus işareti yapan fotoğraf yıllarca asılı kaldı.

O fotoğrafın hikâyesi

Bodrum’dan İzmir’e yerleşen Dilek Tunca, Karşıyaka’da yaşamaya başladı.

Çoğu insanın kendisini hemşire olarak bildiğini belirten Dilek Tunca, fotoğraf çekiminin ilaç firması tarafından yapıldığını söyledi. Tunca, fotoğrafın hikâyesini Cumhuriyet’in Egesi’ne anlattı.

“O zamanlar 22 yaşındaydım ve mankenlik yapıyordum. Bir ilaç firması, hastanelere ‘Sus pankartı’ yaptırmak istiyormuş. Firma yetkilisi beni seçmiş. Kıyafetim olmadığı için hemşirenin kıyafetini 1 saatliğine emanet aldık. Benden parmağımla ‘sus’ işareti yapmamı istediler. 3-4 farklı fotoğraf çekildi. Onların arasından bildiğimiz pozu seçtiler. Yıllarca Türkiye ve yurtdışındaki hastanelerde fotoğrafım asılı kaldı. Çoğu insan benim manken değil, hemşire olduğumu tahmin ediyor” dedi.

Fotoğrafın şu an hastanelerde olmadığını da belirten Dilek Tunca, “O fotoğraf bir simge olarak kaldı, ama günümüzde artık duvarlarda yok. Ben fotoğrafların depolarda değil de, sağlık ürünlerinin sergilendiği müze ve hastanelere konulmasını istiyorum. Hastaneye giden herkes o fotoğrafı görmüş ve sessiz olmak için çaba göstermiştir.

Ayrıca, o fotoğrafın bir başka özelliği daha var. Atatürk’ten sonra duvardan inmeyen fotoğraf benimkiydi. Çok değerli bir fotoğraf. Herkes geldi gitti, ben duvarda ‘Bayan Sus’ olarak kaldım. Hafızalarda kalmak güzel bir duygu. Televizyonlarda bazı filmlerde o fotoğrafı gördükçe çok duygulanıyorum” diye konuştu.

Kadın şiddeti ve cinayetlerine susma

Parmağıyla verdiği pozla herkesi kısa sürede olsa susturmayı başardığını belirten Dilek Tunca, şimdi ise kadın cinayetleri ve çocuk istismarına karşı “Susma” diyor. Türkiye’de kadınların öldürüldüğünü belirten Tunca, “Maalesef her gün bir kadın öldürülüyor veya şiddete maruz kalıyor. Kadına yönelik şiddetin önlenemesine çok üzülüyorum. Keşke yaptığım ‘sus’ işaretiyle herkesi susturduğum gibi cinayet ve şiddeti durdurabilsem. Bir zamanlar insan sağlığı için ‘sus’ dedim, ama şimdi artık ‘susma’ diyorum. Keşke böyle bir kampanya başlatılsa, ben de yer alsam. Kadınlar ölmesin, şiddet görmesin, çocuk istismarı yaşanmasın. Büyük cezalar ve yaptırımlar olursa belki önüne geçilebilir. Herkes kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı ve hayvanlara yönelik eziyete “dur” demeli” dedi.