"Suriye'ye, Libya'ya 'Çekilin' demeyi biliyorsun..."

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Sayın Başbakan niye ısrar ediyorsun? Niye çekip gitmiyorsun? Suriye'ye, Libya'ya 'Çekilin' demeyi biliyorsun da onun eşiğine getirdiğin Türkiye'de o felaketler yaşanmadan niye sen çekip gitmiyorsun?'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

MHP lideri Devlet Bahçeli, Denizli'de Özay Gönlüm Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, çok partili siyasi hayata geçilmesinden bu yana 65 yılda ülkede çok sayıda seçime gidildiğini, değişik partilerin milletten aldığı destekle ya iktidar olduğunu ya da muhalefeti temsilen TBMM'de bulunduğunu anlattı.

12 Haziran'daki seçimlerin geçmiş dönemde yapılan seçimlerden çok daha fazla önem taşıdığını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
''Çünkü her seçimin siyasi, sosyal ve ekonomik ortamı farklı olmaktadır ve milletimiz temel tercihlerini ortaya koyarken bu farklılıkları gözönüne alarak siyasi istikrarı belirlemektedir.
Hangi partiden olursak olalım, bugün büyük milletin aziz insanları olarak, 'önce ülkem ve milletim sonra partim' diyerek hareket etmek durumundayız. 12 Haziran seçimleri büyük Türk milletinin üniter yapısı milli devlet anlayışı, toprak bütünlüğü ve bin yıllık kardeşliğinin çok ağır ve derinleşerek sürdürülen bir tartışma ortamında gerçekleştirilecektir. 12 Haziran seçimleri milletimizin geleceğinin belirlenmesinde önemli bir karar anı olacaktır.''

Bahçeli, 12 Haziran'daki seçimlerin ''yol kavşağına gelmiş Türkiye'de millet iradesi olarak yeni bir tercihin belirlenmesi için de fırsat olacağını'' anlatarak, şunları söyledi:
''Aziz Denizlililer ülke sizin karar sizin. Ama bütün vatandaşlarımdan istirhamım odur ki çok özel bir mazeretiniz yok ise mutlaka sandığa gitmelisiniz. Hiçbir tesir altında kalmadan aklınızın süzgecinden, vicdanınızın sesinden gelen tercihle oylarınızı kullanmalısınız. Ve ne kadar yüksek katılımla oylar kullanılır ise seçim sonuçları üzerinde bütün tartışmalar en aza inmiş olacaktır. Ve siyasi istikrara da bu aşamada önemli bir görev düşmektedir. Seçimlerin sağlıklı, güvenli, hile katılmadan yapılmasını sağlamak olmalıdır. Bunları başardığınız takdirde 12 Haziran milletimizin yeni ufku için bir dönüm noktası, bir karar noktası olacaktır.''

Ülkeyi 9 yıldan bu yana AKP'nin yönettiğini belirten Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Koalisyonlarla yönetilen bir dönem sonrası sosyal ve ekonomik meselelerinin bütünüyle çözüme kavuşturulamadığı bir Türkiye'de milletimiz tek başına siyasi parti iktidarıyla istikrar istemiştir.
Var olan siyasi partiler içerisinde yeni kurulmuş bulunan ve bir partiden ayrılmış insanların oluşturduğu Adalet ve Kalkınma Partisine iç ve dış odakların önemli destek ve yönlendirmesiyle milletimiz de inanarak büyük bir destek vermek suretiyle onu TBMM'ye taşımıştır.''


"Dur artık demelisiniz"

Bahçeli, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2002 yılında iktidar olduğunu, 2007 yılında iktidarını tekrarladığını ve bu süre içerisinde 3 hükümet kurduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
''58, 59 ve 60. hükümet. Bu süre içerisinde Adalet ve Kalkınma Partisinin Meclisteki milletvekilli sayısı referandum şartlarını da dikkate aldığınız takdirde anayasa değişikliği başta olmak üzere her türlü yasayı Meclisten çıkartabilecek, her türlü kararı Mecliste alabilecek ve her türlü sosyoekonomik sorunları hükümet olarak çözebilecek bir siyasi güç anlamına gelmektedir.
Ancak 9 yıl içerisinde ortaya konulan Türkiye gerçeğini burayı şereflendiren aziz Denizlililer ile birlikte düşünelim, yorumlayalım ve anlamaya çalışalım. Şimdi şöyle bir yol izlenebilir mi diye düşünüyorum. Yıl 2002, bugün 2011, arada 9 yıl var. Başta Adalet ve Kalkınma Partisine oy vermiş aziz kardeşlerim olmak üzere 2002'den 2011'e kadar geçen süre içerisinde evinde aşı kaynıyorsa, evlatlarına hemen iş bulup hayata kazandırabiliyorsa, gelir seviyesi sürekli artıyorsa dolayısıyla hayat standartları yükseliyorsa o zaman sayın Başbakanın durmak yok yola devam sözüne kapılarak onu 3. defa iktidar yapmayı düşünebilirsiniz.
Gerçek bu değilse ve televizyonlardaki büyük destek gücüyle Türkiye'yi toz pembe tarif ediyorsa, günlük gülistanlık gösteriyorsa, bir eli yağda bir eli balda vatandaşlar olduğunu iddia ediyorsa bu gerçek sizin hayatınızda karşı karşıya kaldığınız gerçekle örtüşmüyorsa 'dur artık, yeter artık, git artık' demelisiniz.''


"Başbakan milletin aklını çelmeye çalışıyor"

Bahçeli, televizyonlarda sürekli Başbakan Erdoğan'ın faaliyetlerinin anlatıldığını ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti:
''Tam 10-15 tane ulusal televizyon aracılığıyla devam ediyor. Nereye kadar, saat 24.00'e kadar. Onun haricinde bazı sözde aydınlar bazı sözde köşe yazarlarıyla danışıklı dövüş toplantıları düzenliyor. Önceden sorular hazırlanmış. Başbakanın istediği şekilde hazırlanan sorulara Başbakan istediği gibi cevap veriyor. Eğer birisi arada ters bir soru sormuşsa aynen çiftçi kardeşimizi azarladığı gibi, memur kardeşimizi örselediği gibi gazeteci kardeşimizi de azarlıyor.
Ve tek yönlü, tek bakışla bu milleti şartlandırmaya ve aklını çelmeye çalışıyor. Ve ortaya koymuş olduğu tabloya göre sayın Başbakanın gözünde bir rahatsızlık olduğu kanaatindeyim. Çünkü miyop olmuş, hanedanlarını görüyor, yandaşlarını görüyor, yakınlarını görüyor, işbirlikçilerini görüyor. 9 yıl içerisinde hepsi palazlanmış, beslenmiş ve Türkiye'nin AKP'li yeni servet sahibi haline gelmiş. Onlarla yaşıyor, onlarla görüşüyor ve zannediyor ki Türkiye'nin alayı böyle.''

Bahçeli, partisinin Özay Gönlüm Meydanı'ndaki mitinginde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin önemli sorunları olduğunu, bin yıllık kardeşliğin, vatanın bütünlüğünün, milli devlet, üniter yapının tehlikede olduğunu, ülkenin kamplara ayrıldığını savunarak, ''Bunların bir tanesini kendileri temsil etmiş oluyor, geri kalanların hepsini de başka kampın içerisine sokarak televizyonlarda sağladığı güçle bir mağduriyet ve masumiyet rolü oynayarak, milletimizi aldatmaya, kandırmaya çalışıyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisi ismini değiştirmiş, şimdi ki adı Aldatma ve Kandırma Partisi'dir'' dedi.

Mitingin tamamında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yüklenen Bahçeli, ''Diyor ki kendisine rol biçmiş. 'Ben çıraklık dönemini, kalfalık dönemini tamamladım. 3. dönemim ustalık dönemi oluyor' diyor. Sayın başbakan milleti aldatmayınız. Her zaman yalan söylemeyiniz'' dedi.

Milletin saf ve temiz olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenlere inandığını belirten Devlet Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Saniyen ona destek verir. Ama salisen yalanı yakalarsa yere çalmayı da bilir. 2002-2007 arasını çıraklık kabul ediyorsan, çıraklığın bir felaket. Nedir çıraklık döneminde yaptığın? Teslimiyetçi politika takip ediyorsun. Ekonomide 'Sat-Kurtul', milli meselelerde 'Ver-Kurtul'cusun ve yakınlarınla, hanedanlarınla, işbirlikçilerinle kazan-kazan oyuncususun. Bu dönemin çıraklık değil gaflet dönemidir sayın Başbakan. 2007-2011 arasıysa sizin kalfalık dönemi sayılamaz. Eğer kalfalık dönemini bu tarihi hatalar olarak ifade etmeye çalışıyorsan, sen şimdi kalfa değil, dalalet dönemini yaşıyorsun. Bu dönemde ne oluyor? 1 Ağustos 2009'da demokratik açılım zırvasıyla Türkiye'yi yıkıma götürüyorsun ve Türkiye'de etnik tartışmayı körüklüyorsun. Türkiye'de inanç temelinde bir ayrışmayı kışkırtıyorsun ve geleceği bölünmeye hazır bir hale gelen bir Türkiye'yi ortaya koyuyorsun. Demek ki birinci dönemin gaflet, ikinci dönemin dalalet olmuştur. Şimdi 3. dönemi ustalık dönemi olarak düşünüyorsun. Ama ustalık dönemindeki en büyük hatan, vatandaşın bilmediği nasıl bir anayasayla karşılaşacağı şüphesi olan, '12 Haziranda 3. dönem iktidar olursam o zaman Anayasa'yı yeniden yazacağım, bu anayasa ileri demokrasi olacak, özgürlük olacak' diyerek ABD'nin yönlendirmesi, AB'nin ilerleme raporlarındaki dayatmaları, PKK'nın demokratik kongrede aldığı kararlar, İmralı canisinin 154 maddelik yol haritası, PKK'nın bütün basın aracılığıyla ortaya koymuş olduğu taleplerle örtüşen bir anayasayla millet huzuruna geleceksen bu dönem ustalık dönemi değil, Allah muhafaza ihanet dönemi olacaktır.''

"Dur demenin zamanı gelmiştir"

12 Haziran'da iktidara ''dur'' deme zamanının geldiğini dile getiren Bahçeli, ''Bu felakete 'dur' diyelim. Yoksa bin yıllık kardeşliğin tartışıldığı, bölünmenin eşiğine gelmiş yeni Türkiye uydurmasıyla bölünen bir Türkiye'yi arzulayanlara bu ülkeyi peşkeş çekemeyiz. Bunun vebali yüksektir'' dedi.

İktidarın çıldırmış olduğunu, çılgın projelerle milleti aldattığını öne süren Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Anayasa değişikliğiyle kandırmaya çalışıyor. 3. dönem iktidarını ısrarla istiyor. Yapacağı bir şey kalmamış, tükenmiş, yıpranmış bir iktidarın 3. dönemde hiç söyleyecek sözü yok. Ama sayın Başbakan niye bunda ısrar ediyorsun? Niye çekip gitmiyorsun? Suriye'ye, Libya'ya 'Çekilin' demeyi biliyorsun da onun eşiğine getirdiğin Türkiye'de o felaketler yaşanmadan niye sen çekip gitmiyorsun?
Çünkü korkuyorsun sayın Başbakan. Geceleri uykularında kabus görüyorsun. 'İktidar olamazsam bozkurtlar beni yüce divana mutlaka gönderir' diyorsun. Onun için de bozkurtlara her türlü ahlaksızca saldırılarda bulunuyorsun. Çünkü Milliyetçi Hareket var olduğu sürece, sen ebed müddet bu milleti devleti yok edemezsin, bölemezsin. Onun için bu sevdadan, bu karanlık dünyadan kendini kurtar, milletin gerçeğine dön.''


"Nüfusun yüzde 46.3'ü geliriyle geçinemiyor"

Türkiye'deki en önemli sorunun işsizlik, ikinci sorunun yoksulluk, üçüncü sorunun asayişsizlik, dördüncü sorunun yolsuzluk, beşinci sorunun ise terör faaliyetlerinin tırmanışı olduğunu ifade eden Bahçeli, ''Bu dediklerimiz ve bu analizlerimiz şurayı şereflendiren kardeşlerimin büyük çoğunluğunun hayatıyla örtüşmüyorsa, o zaman gidip 'Birlikte Yürüyelim' şarkısını Recep Tayyip Erdoğan ile söyleyebilirsiniz. Saygı duyarız ama bugün ülkemizde 6 milyona yaklaşan bir işsizlik var. Ülkemizde toplam nüfusumuzun yüzde 18'i yoksulluk sınırının altında. Böyle bir durumda Türkiye'de 13 milyon insanımız bulunmaktadır. Nüfusun yüzde 46.3'ü geliriyle geçinemiyor. Nüfusun yüzde 43.9'u yeni elbise, giysi alamıyor. Nüfusun yüzde 38.5'i yeterli ısınamıyor. Nüfusun yüzde 57'si borçlu ve borçlular içinde yüzde 50'si ise borcunu ödeyemeyecek duruma gelmiş'' dedi.

Türkiye'de özellikle 2008 ekonomik krizinden bu yana boşanmaların arttığını, kadına şiddetin çoğaldığını, son yıllarda 300 kadının katledildiğini, ülkede asayişsizliğin başını alıp gittiğini savunan Bahçeli, şöyle dedi:
''İşsizlik, yoksulluk, asayişsizlik ve her türlü rezaletin her insanın başına geleceği bir Türkiye'de bir mutlu azınlığın sevdasına kapılarak bu iktidara devam diyemezsiniz. Buna hakkınız yok. Öyleyse 12 Haziranda bu iktidara son vermek lazımdır. Ama bu iktidar bir yol bulmuş, bir tarafta ganimet ekonomisiyle palazlanan yakınları, öbür tarafta yoksulluk ekonomisine sürüklenmiş yoksul vatandaşlarımız. Yoksullukla mücadele yapılmıyor. Yoksulluk istismar ediliyor. Böyle bir durumda aziz vatandaşlarım yine paket uygulamalarıyla karşı karşıya kalırız. İnşallah akıllarını başlarına almışlardır. Paket uygulamasıyla milletimizi istismar ederek yoksulluğu kalıcı kılmaya gerek yoktur.''

Bahçeli, Özay Gönlüm Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada yoksul ailelere gıda, yakacak yardımcı yapılarak oylarının istendiğini, oy simsarlığı yapıldığını öne sürdü.

Bahçeli şöyle konuştu:
''Evde 4 tane çocuk var. Akşam aç bekliyor. Hanımefendinin yapabileceği bir yemek yok. Çünkü evde malzeme yok. Bir pakete bakıyorsun, bir 4 çocuğu düşünüyorsun. 'Lanet olsun' diyorsun, 'Bizi birilerine mahkum eden kadere bak' diyorsun, utanarak, sıkılarak paketi alıyorsun. Bu paket milletin vergileri, devletin gelirleriyle size geliyor. Bu paket helalinizdir, hakkınızdır. Utanmayın, sıkılmayın, kimseye eziklik hissetmeyin, kimseye oyunuzu gasp ettirmeyin. Mahkum ve mecbur olmayın. Hatta paketi getirenlere, 'Nerede kaldınız, çocuklar evde aç, benim hakkımı niye vermiyorsunuz?' diye azarlayın. Paketi alın, çocuklarınızla beraber huzur içerisinde yiyin. Ama bunları getirenlere 12 Haziranda vurun bir tokadı, tepetaklak gitsinler.''


Hilal Kart: Harcama kartı da diyebilirsiniz. Harcama kartı, helal karttı

MHP'nin Hilal Kart vaadini yineleyen Bahçeli, 700 bin kişiye iş bulmayı vaat ettiklerini, yoksul insanları insanca yaşayabilecekleri konuma getireceklerini söyledi.

Hilal Kart'ın bir kredi kartı olmadığını, faiz ödemesi, ana para ödemesinin olmadığını, helal kart olduğunu belirten Bahçeli, şöyle konuştu:
''Harcama kartı da diyebilirsiniz. Harcama kartı, helal karttır. Namerde muhtaç olmadan, kimseye el avuç açmadan, gelen paketi sıkılarak, utanarak alma ihtiyacı duymadan kendi paketini kendisinin hazırlayabildiği, alnı açık, başı dik olarak namerde muhtaç olmadığı gibi haysiyeti, şerefiyle toplumda yaşamasına katkı sağlayan bir helal kart olacak. Cebinizde bir hilal kart olacak. Sabahleyin evden çıkacaksınız. Çocuklarınıza, 'Bir şey istiyor musunuz?' diyeceksiniz. Onlar sizden bir şeyler isteyecek. 'Merak etmeyin, akşama unutmazsam alacağım' deyip söz vereceksiniz. Sonra eşinize bakacaksınız, 'Akşama bir aş pişirecek halimiz var mı?, evde ne var ne yok, ne istiyorsun' diyecek, o da kafasındaki sofra için nohut, fasulye, şeker neyse aklından geçen, onları size sipariş olarak verecek. 'Merak etme hanım erken de alıp gönderebilirim' diyeceksin. Sonra da o yoksul garip yuvanızda birlik ve beraberlik içerisinde evin direği olan hanımefendiye soracaksınız. 'Yoksul olduğumuz dönemlerde hiç bir şey istemedin ama şimdi insanca yaşayacak bir gelirle desteklenen hilal kartım var. Senin bir özel isteğin var mı?' dediğinde, o da biraz sizi zora koymadan, mahcup bir sesle, 'Bir entarilik basma al da komşuya diktirivereyim' diyecek. Evinizden böyle bir anlayışla çıkacaksınız. Aile reisinin gururuyla, baba olarak çıkacaksınız.''

Hilal Kart'ın alışveriş merkezlerinde geçmeyeceğini, sadece esnaflarda kullanılabileceğine dikkati çeken Bahçeli, ''AVM dediğiniz yarı Hollandalı, yarı Danimarkalı, yarısı da Türkiye'nin iş adamından oluşan alışveriş merkezinde bu geçerli değildir. Geçerli olduğu yer sadece ve sadece esnaflarımız olacaktır'' dedi.

İnsanları oy verseler de vermeseler de sevdiklerini dile getiren Bahçeli, ''Bu tahrip olan bir Türkiye'de işsizliği, terörü ortadan kaldırmak istiyorsak, bin yıllık kardeşliği devam ettirmek istiyorsak, bu defa sırtınızı dönmeyin, bir oy verin iktidar olalım artık. Bu değerli kardeşlerimi Ankara'ya yanıma göndermenizi istiyorum'' diyerek konuşmasını tamamladı.

Miting sonrasında Bahçeli'ye Denizli horozu heykeli hediye edildi. Bahçeli, ''Horozun yanına Bozkurt çok güzel yakışır'' diyerek mitinge katılanları selamladı.

Miting alanında bazı yurttaşlara bisküvi ve lokum dağıtıldı.