'Suriye'den gelenler için ciddi harcamalar yaptık'

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, ''Suriye'den gelen vatandaşlar için Türkiye olarak ciddi harcamalar yaptık. Şu ana kadar yaklaşık 380 milyon liralık harcama yaptık" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Hatay Havaalanı'nda Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Hatay Valisi Mehmet Celalettin Lekesiz ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, sığınmacı olarak gelen Suriyeliler ile ilgili bazen gereksiz değerlendirmeler yapıldığını, mevcut bilgileri tam olarak paylaşıp, kamuoyuna duyurulmasını istediğini ifade etti.

Türkiye'nin Suriye ile 910 kilometrelik sınırı bulunduğunu, ve Suriye'nin, Türkiye'nin en uzun sınırı olan komşusu olduğunu belirten Atalay, ''Maalesef Suriye içerisinde sürüp giden bir mücadele var. İç olaylar sebebiyle de ülkeden kaçıp başka ülkelere sığınmak durumunda kalan insanlar var. Devletin güvenlik birimleri vatandaşlarına karşı silahlı saldırılarını sürdürüyor. Çok sayıda vatandaş hayatını kaybetti. İçerde büyük bir devlete, mevcut yönetime muhalif organizasyon var. Onlar da karşı mücadelelerini sürdürüyorlar'' diye konuştu.

Türkiye'nin Suriye'deki olaylardan en çok etkilenen ülke konumunda olduğunu dile getiren Atalay, şunları söyledi: ''Ürdün'e de, Lübnan'a da sığınmacılar gitmiş durumda. Ama en uzun sınır bizimle ve şuanda en büyük sayı da bizde. Bugün itibariyle Türkiye'de bulunan, sığınmacı olarak gelmiş Suriye vatandaşı sayısı 102 bin 350'dir. Değişik zamanlarda daha fazla geliş olmuş, ama bunların bir kısmı geri dönmüştür. Bugüne kadar 145 bin 718 kişi sığınmacı olarak gelmiş, bunların 43 bin 368'i geri ülkesine dönmüştür. Bizim 14 kampımız var. Bunlardan 5'i, Altınözü'ünde 2, Yayladağı'nda 2 ve Apaydın'da 1 olmak üzere Hatay'dadır. 12 bin 69 kişi Hatay ilimizdeki bu 5 kampta kalmaktadır. Gaziantep'te 3 tane kampımız vardır. Islahiye, Karkamış ve Nizip'te, bunların 3'ü de çadır kenttir. 17 bin 731 kişi Gaziantep'te kalmaktadır. Kilis Öncüpınar, şuandaki faal tek konteyner kentimizdir ve burada 12 bin 813 kişi kalmaktadır. Şanlıurfa'da Ceylanpınar ve Akçekale'de iki çadır kentimiz var, burada da 31 bin 254 kişi kalmaktadır. Kahramanmaraş'ta merkez çadır kentinde 15 bin 99 kişi, Osmaniye Cevdetiye çadır kentinde 8 bin 197 kişi, Adıyaman merkez çadır kentinde de 4 bin 500 kişi kalmaktadır.''

Üç kampın daha hazırlık safhasında olduğunu, bunların üçünün de konteyner kent olacağını bildiren Atalay, ''Van'da 30 bin civarında konteyner değerlendirmiştik. Depremzedeler artık konutlarına taşınıyorlar. Önümüzdeki salı günü konutların tamamı teslim edilmiş olacak. Oradan konteynerlerin bir miktarını bu bölgeye taşıyacağız'' diye konuştu.

Bugüne kadar değişik yıllarda, komşu ülkelerden veya başka ülkelerden Türkiye'ye gelen sığınmacıların ağırlandığını belirten Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bulgaristan'dan soydaşlarımız geldi. Bosna Hersek'ten gelenler oldu. Körfez Savaşı yıllarında Kuzey Irak'tan çok sayıda sığınmacılar geldi. Bütün bunlarda Türkiye kendi imkanlarını sonuna kadar kullanmış, hem uluslararası hukuk çerçevesinde, hem komşuluk ve kardeşlik ilişkileri çerçevesinde insani bakışla elinden geleni yapmıştır. Bugün de, ülkemize gelen Suriyeli vatandaşlar için BM'nin uluslararası hukukunda öngördüğü 'Açık Kapı' politikasını uyguladık. Yani bu politika şu, insani ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla buraya sığınan vatandaşları asla sınırdan geri göndermedik. Özel durumlar, buradaki bazı soruşturmalar sebebiyle çok sınırlı sayıda belki insan iade edilmiştir. Ama genelde hiçbir Suriye vatandaşını biz geri göndermedik ve sınırdan geri çevirmedik. Bu uluslararası hukukun da öngördüğüdür. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği İcra Komitesi sonuçları çerçevesinde ülkemizce Suriye vatandaşlarına geçici koruma statüsü verilmiştir. Bunlara da riayet ediyoruz.''

Türkiye'ye sığınan Suriyeliler için ciddi harcama yapıldığını da dile getiren Başbakan Yardımcısı Atalay, ''Suriye'den gelen vatandaşlar için şuana kadar yaklaşık 380 milyon liralık harcama yaptık. Uluslararası yardım kabul çağrısında da bulunduk. Geçen nisan ayında Dışişleri Bakanlığımız bu çağrıyı yaptı, ama uluslararası camiadan ve kuruluşlardan çok ciddi bir katkı veya yardım aldığımızı söyleyemeyiz. Yani bir miktar çadır, battaniye, mutfak seti gibi yardım yapıldı, ama çok paylaşıcı bir yardım aldığımızı söyleyemeyiz'' dedi.

Atalay, Suriye'den gelen vatandaşlar ile ilgili sınırlarda gerekli tedbirlerin alındığını söyledi. Suriye'den, Türkiye'ye geçişlerin bilgiler ve denetimler sonucu olduğunu belirten Atalay, ''Gelen vatandaşlarımızın mümkün olabildiğince, uluslararası irtica ve göç hukuku çerçevesinde tüm ihtiyaçları sağlanmaktadır'' dedi.

Sadece Kilis'teki konteyner kentte sığınmacılara kişi başına aylık ödeme yapıldığını anlatan Atalay, şunları kaydetti: ''Konteyner kentte kalanlar kendi yemeklerini, kendileri yapıyorlar. Çünkü konteyner kentte elektrik, sıcak su, yemeklerini yapacakları ocak var. Ama çadır kentlerin hepsinde iki öğün sıcak yemek veriliyor. Sağlık hizmetleri olarak da gerek kamplarımızda kalan, gerek zaman zaman sınırlarımızda yaralanma durumunda ihtiyaç olan sağlık hizmetleri daima verilmektedir. Bir iki olayda ambulansta yetersizlik gibi sorun yaşandı, ama o kısa süreli yoğun ihtiyaç anı olabilir. Onun dışında sağlık hizmetlerinin iyi yürüdüğü kanaatineyiz. Şanda 8 kampımızda sahra hastanesi, 4 kampımızda sağlık merkezi, 2 kampımızda poliklinik hizmeti veriliyor. Buralarda 93 doktorumuz full time hizmet görüyor. Ayrıca AFAD olarak Sağlık Bakanlığımız'a 11 adet ambulans sırf bunlar için aldık. Ambulans sıkıntısı da çekilmiyor. Tabi bu sahra hastanelerinde veya kamplarda acil müdahale yapılıyor. Ama ihtiyaç olduğunda sevk sistemi içerisinde şehirdeki hastanelere sevk ediliyor. Bunu da biz koordine ediyoruz. Bunların hastanelere ödemesini de AFAD olarak biz yapıyoruz. Şuana kadar 10 milyon lira civarında sağlık kuruluşlarımıza sırf sağlık masrafı olarak ödeme yapılmıştır.''

Kamplardaki eğitim çalışmaları hakkında da bilgiler veren Atalay, ''19 okulda, 241 derslikte, 18 bin 337 öğrenci okul öncesi, ilköğretim ve lise eğitimi almaktadır ve bunlara 502 öğretmen ders vermektedir. Bunların 253'ü Arapça bilen öğretmenler'' dedi. Suriye'de bir üniversitede okuyan ve Türkiye'ye sığınan öğrencileri, üniversitelerin kabul etmesi yönünde YÖK'ün karar aldığını dile getiren Atalay, şöyle devam etti: ''Lise mezunu olmuş, ama herhangi bir üniversiteye girmemiş olanlar var, onlarla ilgili de bir çalışma içerisindeyiz. TÖMER'in oralarda bir kurs açması, bunların bu sene Türkçe'yi öğrenmesi ve sonra da bunların gelecek yıl kendi ülkelerinde veya burada üniversiteye devam etmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Eğitim çağındaki gençlerin eğitimini çok önemsiyoruz. Bunun yanında tabi kadınlara ve erkeklere yönelik kurslar var. Türkiye olarak, Suriye'den gelmiş vatandaşlarımızı hem insani duyarlılıkla, hem komşu hukuku, hem de uluslararası hukuk çerçevesinde en iyi şekilde ağırlama gayreti içerisindeyiz. Bu görevimizi önemli görüyoruz.''

'Çocukların bayram havasını yaşamasını arzu ediyoruz'

Sınır ötesinde 5 tane kabul noktası olduğunu belirten Atalay, zaman zaman buralarda birikmeler yaşanabildiğini, sınır ötesinde bekleyenlerin ihtiyaçlarını karşılamak için de çalışma yaptıklarını söyledi. Yaklaşan kış ayları ve Kurban Bayramı nedeniyle Suriyelilerin kaldığı kamplarda bir takım çalışmalar yapılacağını ifade eden Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''İki haftada bir ilgili kurumları bizzat ben topluyorum. Gelen şikayetler veya yeni sorunları tartışıyoruz. Kışa daha hazırlıklı olmak gerekiyor. Bazı çadırlarımız kışa dayanıklı değil, o çadırlar değiştiriliyor. Çadırlarda ısıtıcılar, kışlık giysiler dağıtılacak. Özellikle bu bayramda valilerimizin katılımıyla bayramlaşma töreni düzenlenecek. Özellikle çocuklarımızın bayram havasını yaşamasını arzu ediyoruz. Çocuklara ve gençlere bayramlık giyecekler ve hediyeler hazırlanıyor. Bayram ortamının gerektirdiği atmosfer orada hazırlanıyor. Genel olarak sayı artacak mı? diye soruluyor, o konuda biz de fazla bir şey söyleyemiyoruz. Şu günlerde sayıda bir artış yok. Ama kabul kapılarında bir miktar çalışma var. Yeni gelecekler için hazırlıklarımız daima söz konusu. Hepsi kontrol altında, ama zaman zaman bazı haber konuları olabiliyor. Oda normal, çok sıra dışı bir durum yaşanıyor. Travma geçirmiş insanlar, yakınlarını kaybetmiş, acılar yaşayan, evleri yıkılmış, gelirken sınırı geçerken yanlarındakilerin bir kısmı hayatını kaybetmiş bir toplulum ve bunların yönetimi söz konusu. Normal bir yönetim değil bu, burada daima sıra dışılıklar var. Onun için biz de gerekli psikolojik danışmanlık hizmetleriyle mümkün olduğunca o yönetimi iyi yürütmeye çalışıyoruz.''

Atalay, bir basın mensubunun Suriye'de rehin kalan gazeteciler ile ilgili sorusuna ise, ''Gazeteciler tabi özel hassasiyetimiz. Daha önce 2 arkadaşımız gelmişti. Onlar tabi daima izleniyor. Dışişleri Bakanlığımız özellikle o konuyu takip ediyor. Ama size o konuda söyleyeceğim yeni bir haber yok'' diye konuştu.