Şule için adalet gerek
Hafriyat kamyonunun altında kalarak yaşamını yitiren Şule İdil Dere’nin ölümünün üzerinden 10 ay geçti. Sorumlular yargı önüne çıkarılmadı. Babadan valiliğe çağrı: Adaletin önünü açın
Zehra ÖzdilekŞule İdil Dere, 23 yaşındaydı. Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda 12 Mayıs 2016’da, İBB’ye ait hafriyat kamyonunun altında kalarak can verdi. İBB, Şule İdil öldükten sonra, Kurbağalıdere ıslah çalışmalarını denizden yaptı. Parka kamyon girmedi. Bilirkişi raporunda, İBB ve iştiraki İSTAÇ A.Ş. asli kusurlu bulundu. Tabela ve işaretin olmadığı yolun kamyon için bölünmediği belirtilen raporda, “Zorunlu önlemler alınsaydı böyle elim bir kaza yaşanmamış olabilirdi” denildi. Soruşturma dosyası yaklaşık 45 gündür, İstanbul Valiliği’nde. İBB yetkilileri hakkında dava açılabilmesi için valiliğin soruşturma izni gerekiyor. Şule İdil’in babası Berdan Dere, İstanbul Valisi’ne çağrı yaparak, “Soruşturma izni versin. Adalet arayışının önünü açsın. Sonunda son kararı mahkeme verecek” diyor. Baba Dere ile 10 aylık hukuk savaşını konuştuk.
- Acınızı yaşayamadan adalet arayışına düştünüz. Hayatınız nasıl değişti?
Türkiye’nin adalet sistemi ile ilgili bir fikrimiz vardı ama bu başka bir şey. Birebir karşılaşıyorsunuz. Tabii sarsıcı oldu. Araştırırken, iş kazalarıyla ilgilenen Bir Umut Derneği ile bir araya geldik. Bakıyorsunuz, kayda geçen, İstanbul’da bir yılda sırf 20 kişi bu tür kazalarda hayatını kaybetmiş. Kendi kaybımızı düşünürken diğer kaybolan canları saymaya başladık.
- Kamyon kazalarının asıl sorumlusu kim sizce?
Hukuk sistemi, böyle olayları normal bir trafik kazası gibi ele alıyor. Aslında, İstanbul’da farklı bir suç kavramı ortaya çıkmış durumda, kent, inşaat suçları diyebileceğimiz. Kadıköy büyük bir şantiye. Gezen 1000 tane kamyondan bahsediyorlar. Alınmış hiçbir önlem yok. Bir sürü insanı kamyon eziyor. Bunlara kaza denemez. Bu hoyratlığı, göz yumulduğu için yapıyorlar. Şule’nin yaşamını yitirdiği günün ertesi, kamyonları durdurup balçığı bir tekneye koydular. Tekneyi Yenikapı’ya götürdüler. Demek ki iş yaya yoluna kamyon girmeden yapılabiliyormuş.
- Soruşturma sürecinde ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
İşi kimin yaptığını öğrenmemiz resmi olarak ayları buldu. Bir soru soruyoruz, 60 günde yanıt geliyor. Yanıt da yanıt değil. Bu soruyu şuraya sorun diyorlar. Oraya sorduğunda 58 gün bekletiyorlar. Aslında işin İBB’nin sorumluluğunda olduğunu dördüncü gün öğrendik. Yazılı olarak yanıt verme sürelerini sonuna kadar kullandılar. Park, Kadıköy Belediyesi’nin, yol İBB’nin. İBB ilk gittiğimizde ‘o yol bizim değil’ demişti. Belediyenin firması İŞ- TAÇ, ‘bizle alakası yok deyip’ sözleşmeyi bile reddediyor. ‘Personel veriyoruz’ diyorlar. İş planları çıktı, belediye kendi onaylamış. Şimdiye dek 3 savcı değişti. Son savcı hakkında HSYK soruşturma başlattı. Soruşturma uzadığı için.
‘İdil’in öldüğü gece...’
- Soruşturma dosyasında neler var?
Üç ayrı bilirkişi raporu var. Alınmış hiçbir önlem yok. İBB, Deniz Hizmetleri Müdürlüğü bir iş programı yapmış, araç tahsis etmiş. O iş programını da İŞTAÇ uygulamış. Çevreden konuştuğumuz pek çok kişi kaza öncesi arayıp Beyaz Masa’ya şikâyet bildirmiş. Hiçbir başvuru kayda geçmemiş. Sorunca da ‘kimse rahatsız olmadı’ diyorlar. İdil’in öldüğü akşam, o saat içinde oradan 50 kişi geçmiş. Hiçbir önlem alınmamış.
- Kamyon sürücüleriyle ilgili neler yapılabilir?
Olayı aracı kullanan insanların anlayışına bırakmak mümkün değil. Çünkü onların üzerinde de baskı var. İki servis daha fazla yapmaları isteniyor. Yapmazsa ücreti az veriyorlar. Şoför, kurallara uyarsa da günde 10 değil 3 sefer yapar. Bu suçu ortaya çıkaran ortama ve koşullara bakılması lazım.