Suda deve güreşi yapılmayan plaj

Antalya’daki Kadınlar Plajı’ndan izlenim yazmam istendiğinde “haber ile denizin” arasında kalacağımı tahmin ediyordum. Kızgın ağustos sıcağının yerini “sarı yaza” bırakmaya hazırlandığı bugünlerde tam da tatil sezonunu kapatmışken “Kadınlar Plajı” açılışına gideceğimi duymak beni heyecanlandırmıştı. İlk defa kumsalda dalga sesleriyle haber yazacaktım.

Canan Coşkun/Cumhuriyet

Belki sıcaktan bunalınca da denize girecektim. Uçağım Antalya’ya inince doğrudan plaja gidiyorum. Ancak kapıda beni sürpriz bir sorun bekliyor. Güvenlik görevlisi açılışı gerçekleştirecek Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel gelmeden tesise giremeyeceğimi söylüyor. Tam da bu sırada bir “mücadele arkadaşıyla” karşılaşıyorum. İçeri alınmadığı için küfürler savuran teyzenin sayesinde kadınlardan oluşan güvenlik duvarını aşarak içeri giriyoruz.

‘Rezil edeceğim onu’

İçeri girerken kızgınlığı devam eden teyze Menderes Türel ile yerel seçimler öncesi beraber çalıştıklarını belirterek, “Açılışta rezil edeceğim onu” şeklinde veryansın ediyor. Teyzenin bu sinirli hali sanki etrafımızda adeta bir dokunulmazlık zırhı oluşturuyor ve en azından güneşin altında beklemekten  kurtuluyoruz.

Açılış öncesi bol bol Menderes Türel’in seçim şarkısı dinletiliyor ve o şarkıda da en çok tekrarlanan bölüm “Nerede kalmıştık?” oluyor. Tamam bu bölüm  Türel’in eski başkanlık günlerine atıf ama biz kendi aramızda “37 derece sıcağın altında siz daha gelmediniz diye plajın girişinde kaldık” diye yanıtlıyoruz. Bu arada “kızgın teyze” birden tavır değiştirip meslektaşlarımıza “karma plajlarda erkeklerde çekindiği için bu yaşına kadar yüzme öğrenemediğini,  Menderes Türel’in yanaklarından öptüğünü” söylüyor.

Bikinili, haşemalı yan yana

Ve mutlu an... Konuşmalar, törenler, kurdeleler bitti şimdi hedef güneş, kum, deniz... Kadınlar Plajı denilince akla “tesettürlü kadınların gideceği plaj”  klişesi geliyor ister istemez. Ancak plajda haşema diye adlandırılan tesettürlü mayo ile denize giren kadınlar da bikinisiyle güneşlenenler de yan yana  şezlonglarda denizin keyfini çıkarıyor. Sarısu’da cankurtaranından garsonuna kadar tüm çalışanlar kadın. Kadın güvenlik görevlilerinden ilk nasibini alan da ailece plajın kapısına gelen turistler oluyor. Erkek turistlere güvenlik görevlileri tarafından durum izah edilmeye çalışılıyor. Plaj tam anlamıyla kadınların hâkimiyeti altında olunca suda deve güreşi yapan da haliyle yok. Tüm kadınlar “naif naif” yüzüyor. Biraz çocuk gürültüsü fazla... O kadar oluyor artık. Plaj kadınlar matinesine dönüyor Artık biz bir ekibiz... Kızgın teyze, ailesi ve ben... Öğle yemeğine doğru çantalarından evlerinde hazırladıkları dolmaları ve  kekleri çıkarıyorlar.

O andan itibaren ortam kadınlar matinesine dönüyor. Plajın kafeteryasında satılan köftelerin pahalılığından dem vuran kadınlar “18 TL’ye köfte ekmek mi  olur?” diyerek evlerinden getirdikleriyle karınlarını doyuruyorlar. Hatırlatmakta fayda var, tesis henüz yeni açıldığından yalnızca köfte ekmek satılıyor. Su 1 TL, meşrubatlar 3 TL. Balık restoranları da var ancak henüz faal değil. Alışveriş yapmak isteyenler için çarşı da var ancak o da henüz açılmamış. Bu  kadar “yokluk” içinde “bolluk” deniz tabii... Belki de “yazıya ara verip” denize yönlenmeli...