Sözen: 89'daki siyasi etki var

SHP döneminde İstanbul Belediye Başkanlığı yapan Sözen, 30 yıl sonra 1989 rüzgârına dikkat çekti.

ALİ AÇAR

Türkiye’de Sosyaldemokrat Halkçı Parti’nin (SHP) estirdiği 1989 rüzgârında İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı olan Nurettin Sözen, 30 yıl sonra aynı havanın bir kez daha yaşandığını belirterek “Siyasi iktidar İzmir’in yanı sıra Ankara ve İstanbul’u da kaybederse siyasi ve psikolojik etkilerle Türkiye yeniden çok partili parlamenter sisteme döner” dedi. Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın istifa etmesi gerektiğinin altını çizen Sözen, “Valinin altında siyaset yapmak istemiyorsan aday olmayacaksın. Aday oluyorsan da bu gerçeği kabul edeceksin. Er ya da geç Binali Yıldırım’ın istifa edeceğine inanıyorum. Ne Yıldırım’ın ne de bu siyasi ortamın bu şekilde çalışmaya müsaade edeceğine inanmıyorum” diye konuştu.

31 Mart seçimlerine yönelik sorularımızı yanıtlayan Sözen özetle şunları söyledi:

İyi kampanya farkı kapatır

-Türkiye’de 1989’da SHP’nin yarattığı rüzgârı görüyor musunuz? Otuz yıl sonra benzerlikler neler?

1989 rüzgârıyla benzerlikler bugün de var. Tabii 30 yıl önceki İstanbul ile şimdiki aynı değil. Ama sonuçlarının birbirine benzeyeceğini ve CHP’nin kazanabileceğini görüyorum. AKP’nin milletvekili seçimlerindeki yüzde 6-7’lik oy farkı gittikçe eriyen bir oran. Ekonomik gidişat, antidemokratik uygulamalar ve yasaların AKP’yi erittiği kanısındayım. İsmet Paşa ve benimle uğraşarak iflas etmiş siyasetlerini ayakta tutmaya çalışıyorlar. Kutuplaştırıcı dilin ülkenin geleceği, kalkınması ve huzuru bakımından da hiçbir yararı yok. Siyasi iktidar İzmir’in yanı sıra Ankara ve İstanbul’u da kaybederse siyasi ve psikolojik etkilerle Türkiye yeniden çok partili parlamenter sisteme döner. İyi bir kampanya ile bu fark kapanır. 89’da Hürriyet ve Milliyet gazetesi beni yüzde 15-20 puan geride gösteriyordu. Ama ben 10 puan fark yaparak kazandım. Şimdi yine aynı havayı görüyorum.

-Siyasetteki kutuplaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunun sandığa yansıması nasıl olur?

Çok tehlikeli bir durum. AKP’yi yöneten insanlar çatışmadan besleniyor. İnsanları Türk- Kürt, Alevi-Sünni, solcu- sağcı olarak keskin çizgilerle ayırarak Türkiye’yi çok ciddi bir felakete sürüklüyorlar. Adnan Menderes’in ıslak imzası ile 20 yaşında yargılanmış bir siyasetçiyim. Ama bu yaşananların yüzde biri Menderes döneminde olmadı. Menderes toplamda 50 kişiyi dahi dava etmezken, şimdi on binlerce kişi “Erdoğan’a hakaret” iddiasıyla yargılanıyor. Farklı fikirde olan herkesin terörist ilan edilmesi son derece tehlikeli. Aydınlar dahi hukuksuzlukları savunamıyor. En son tiyatro sanatçıları Metin Akpınar ve Müjdat Gezen olayında bunu gördük. Türkiye’nin bu kadar gerginleşmesi ve ötekileştirilmesi son derece yanlış bir yöntem. Bunun sandığa farklı yansımaları olacağını düşünüyorum.

-Binali Yıldırım’ın Meclis başkanlığı’ndan istifa etmeden kampanya yürütmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yanlış buluyorum. Çok ayıp ve etik değil. Belediye meclis üyeliği gibi bir göreve de talip olsanız istifa etmek zorundasınız. Türkiye’nin en yüksek makamında bulunuyormuş ve protokol meselesi varmış. Onu partin düşünecek. Valinin altında siyaset yapmak istemiyorsan aday olmayacaksın. Aday oluyorsan da bu gerçeği kabul edeceksin. Ama ben er ya da geç istifa edeceğine inanıyorum. Ne Yıldırım’ın ne de bu siyasi ortamın bu şekilde çalışmaya müsade edeceğine inanmıyorum. Bu siyasette şaşkınlıktır.

‘Hâlâ yanıt bekliyorum’

-Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen günlerde sizin döneminiz üzerinden CHP’ye yüklendi. Nurettin Sözen hiç mi iyi bir şey yapmadı?

2006 yılında Meclis’te ikinci bütçe müzakerelerinde genel başkanların da olduğu ortamda Istıranca dereleri gündeme geldi ve kendilerinin yaptıklarını söylediler. Ben de projenin bize ait olduğunu ve Erdal Bey’le (İnönü) temelini attığımızı söyledim. Kendisine metro, çöp projesi, doğalgaz ve tramvay gibi 15 uluslararası projemi sayabileceğimi söyledim. Başbakan olarak oturuyordu. İstanbul milletvekilleri yanıt versin uluslararası bir projeniz var mı dedim. Ne laf atarak ne de söz alarak soruma yanıt vermediler. Hâlâ yanıt bekliyorum.

-Erdoğan bu kente ihanet ettik demişti?

Ettiler, doğru. 16/9 kuleleri ile ilgili Danıştay’ın yıkım kararı var. Ne oldu yıkıldı mı? O binaları yıkmak için ihale yapıyorlar ihaleye kimse başvurmuyor. İnsanlık ve kent adına ayıp. İstanbul’un her köşesi ihanet içinde. Gökkafesi mühürlediğim için yargılandım. Benim kanunsuz ve çarpık yapılaşmayla nasıl mücadele ettiğim ortada. Şimdi beni eleştirenler bunu yapabiliyor mu dönüp bakmak lazım.

-24 Haziran sonrası oluşan küskün seçmenlere neler söylersiniz?

CHP’liler arasında böyle bir küskünlük olmaz. Onlar Cumhuriyet ve demokrasi kültürü ile yoğrulmuştur. Bunu kabul etmem mümkün değil. Böyle bir düşünceye sahip olan CHP’li de varsa yanlış yapar. Herkesi sandığa davet ediyorum.

İmamoğlu'nun adaylığı

-Peki, sizce Ekrem İmamoğlu adaylık için doğru isim mi?

CHP programını ve tüzüğünü kabul eden herkesle kardeşiz. İkimizin de özelliği hemen hemen aynı yaşlarda İBB adayı olmamız. Kendisini sonuna kadar destekleyeceğiz. Kıyas sağlıklı olmayabilir. Bizlerin yetişme dönemi farklı. Hem Türkiye hem de Türkiye siyasi hayatı değişiyor. Ben 17.5 yaşında kendimi CHP’ye kattım. İsmet Paşa okulunun öğrencisiyim. Hiç kimsenin ihtimal vermediği koşullarda parti ilkelerini ve savunduğu kuralları halka anlatarak karşılığını aldım. Arkadaşım da halkla bütünleşerek partiyi anlatırsa kazanma şansı yüksek. Ayrıca rozet çıkarma olayına da inanmıyorum. Biz oraya parti adına çıkıyoruz ve siyasi bir makam. Halkta sizi onun için seçiyor. İnsanlara tarafsız davranmak, yandaşa kıyak yapmamak ve taraf tutmamak evet ama parti görüşünü sahaya yansıtacaksın. Sosyal demokrat bir belediye başkanı rozet çıkarmaz.

 

 <haber-yatay:1152444>