"Söz yetmez hukuksal karşılık istiyoruz"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, "Kimliklerin bütün kültürel haklarını, Anayasal haklarını vereceğiz" açıklamasını, "Bu sözler artık bir mana teşkil etmiyor. Bizim senelerdir söylediğimiz inkar siyasetinden vazgeçildiyse bunun hukuksal karşılığı olmalı" sözleriyle değerlendirdi.

cumhuriyet.com.tr

BDP'li Gültan Kışanak Meclis Genel Kurulu'nda 2012 yılının bütçe görüşmelerinde hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "Açılımda yeni perde" olarak yorumlanan açıklamalarını değerlendirdi. Kürtlerin haklarını ifade ettikleri için kendilerini suçlayanların bugün aynı dili kullanmasından memnuniyet duyacağını belirten Kışanak, "Bizim senelerdir söylediğimiz inkar siyasetinden vazgeçildiğiyse bunun hukuksal karşılığı olmalı" diyerek şunları söyledi:

"Bireylerin, halkların hakları hukuksal güvenceye kavuşturulmalı. Yoksa inkar siyaseti devam ediyor demektir. Kürtler açısından durum budur. 'Kürt realitesini tanıyorum' denileli 20 yıl geçti. İlk defa Demirel söyledi, en son Başbakan'ın 2005 yılında yaptığı açıklamanın üzerinden 5 yıl geçti. Bu sözler artık bir mana teşkil etmiyor, hukuksal karşılığı olmalı. 20'inci yüzyılda hukuk geçerlidir, haklar da hukuksal metinlerle güvence altına alınmalıdır."

Türkiye'de genelgeden kanununa hiçbir hukuksal metinde Kürtlerin varlığını kabul eden bir ifade olmadığına dikkat çeken Kışanak, Kürtçe yayına olanak tanıyan düzenlemede Kürtçe ismi kullanılmadan "yerel dil lehçe" denilmesini, Kürtçe kursun önünü açan düzenlemede yine Kürtçe denilmeden "yabancı dil" başlığı altında düzenleme yapılmasını eleştirdi. Kışanak, "Yapılan işlerin, söylenen sözlerin hukuksal metinde karşılıkları yerine getirilmelidir. Bunu yapmak için kimseye ihtiyaçları yok. Samimi iseler bu sözün kıymetine inanıyorlarsa bunları yapacak çoğunlukları var" dedi. Kışanak bu noktada pozitif her değişikliğe de parti olarak destek vereceklerini söyledi.

"Söylenenle yapılan arasında tezat olmamalı"


"Bunları yapmazsak 80 öncesine döneriz"
sözlerini de değerlendiren Kışanak, AKP'nin son 30 yılın üçte birinde iktidar olduğuna vurgu yaparak "AKP samimiyet sınavında sınıfta kaldı. Önemli buluyorum, doğru bir çıkıştır, ancak samimiyeti konusunda şüphelerimiz var. Son 1-2 yıl yaşadıklarımız ortada. Eğer bu varlığı kabul edeceksen bu kadar zulüm niye, baskı niye? Binlerce politikacı bunları söyledikleri için cezaevinde. Yaptıkları söyledikleri arasında bu kadar tezat olmamalı. Umutlu olmak istiyorum ama bu kadar otoriter, baskıcı anlayışla bu sözleri yan yana koyunca yaşadıklarımız baskın çıkıyor" dedi.

Kürtlerin varlığının tanınmasıyla ilgili süreçte yeni Anayasa'nın önemine dikkat çeken Kışanak, mevcut anayasanın etnik kimlik vurgularından arındırılması gerektiğini söyledi. Anayasanın 30'a yakın maddesinde Türk kimliğine vurgu yapıldığına dikkat çeken Kışanak, sıkça tartışılan "Türkiye vatandaşlığı"nın bu nedenle yeterli olmayacağını savundu. Kışanak, "Başlangıçtaki tekçi zihniyet duracak, 30 kadar maddede Türk kimliği vurgusu devam edecekse vatandaşlık bu sorunu çözmez. 'Kürt kimliği oraya yazılsın' demiyoruz ama anayasa etnik kimlik vurgusundan tamamen arındırılmalı" dedi. Kışanak Anayasa'nın başlangıcına, "Bu anayasa bütün kimlikleri, dilleri güvence altına alan anayasadır" denilerek çoğulcu yapının güvenceye alınabileceğini de sözlerine ekledi.