‘Söz sırası şiirde’

Ataol Behramoğlu yeni kitabı “Ne Çok Hain” ile karşılıyor 2018’i. Kitap için düzenlenen özel buluşmada birbirinden önemli isimler sahne alacak ve Behramoğlu’nun şiirlerini yorumlayacaklar. Behramoğlu ile hem kitabını hem de bu özel günü konuştuk.

Emrah Kolukısa

- Öncelikle yeni kitabınız “Ne Çok Hain”den bahsedelim. Neler olacak kitapta ve neden “Ne Çok Hain”?

Bu kitabın özel bir hikâyesi var: Beş yıl önce, 2012 Ocak ayında bir gün köşe yazımı yazmak için bilgisayarın başına geçtiğimde, düşüncelerimi şiir olarak dile getirmek gereksinimi kuvvetle duyumsadım. Sanki söz bitmişti, şiir konuşmalıydı... Mayakovski’nin bir şiirinde, “Söz bitti, konuşma sırası sende mavzer yoldaş” dediği gibi bir şey... Çünkü şiirsel sözün etkisi de mavzer kurşununun etkisinden daha az değildir ve daha da kalıcıdır... “Ne Çok Hain”deki ilk şiir, “Kara Bir Rüzgâr” böyle çıktı... Onu, zaman zaman, yine köşe yazısı olarak yayınlanmak üzere başkaları izledi... “Yunus Gibi”, “Halk Ozanı Gibi”, “Erdem ve Erdemsizlik Üzerine”, Kitaba adını veren “Ne Çok Hain” vb...

Adalet Yürüyüşü’nün esinleri ve izlenimleriyle yazdığım yürüyüş şiirleriyle sonlanan kitaba başka bir ad da verilebilirdi. Fakat “Ne Çok Hain”, sanırım, yaşamakta olduğumuz şu son on-on beş yılı ne yazık ki en iyi, en doğru adlandıran bir söz oldu...

- Kitap için özel bir buluşma da düzenleniyor. Önemli isimlerin konuk olarak katılacağı bu buluşma sıradan bir kitap tanıtımı değil... Sizin fikriniz miydi bu buluşma ve ne gibi sürprizler bekliyor bizi CKM’de o gün?

Aslında Caddebostan Kültür Merkezi’ndeki buluşmaya konuk olarak ben katılıyorum... Sahneye belki bir tek en sonda, şiirler ve ezgilerle bu buluşmaya ev sahipliği yapacak olan sanatçı dostlarımla birlikte salonu selamlamak için çıkacağım... Haklısınız, sıradan bir kitap tanıtımı değil bu... Ben, hesaplaşma diyorum... Hâlâ sürmekte olan bir dönemden, şiirin, sanatın diliyle hesap sorma... Bazen öfkeyle, bazen mizahla, bazen sorular sorarak... Fikir, kitaplarımın yayınlandığı Tekin Yayınevinin yöneticisi, bu konularda en büyük desteğim Elif Akkaya’nındır... CKM yönetiminin, Kadıköy Belediyesi’nin değerli başkanı Aykurt Nuhoğlu’nun ve bütünüyle kültür dairesinin katkılarını da anmam gerekir. Hepimizi bekleyen sürprizler mi? Örneğin ben Genco Erkal’ın “Ne Çok Hain” yorumunu heyecanla bekliyorum... Rutkay’ın, bütün öteki sanatçı dostların yorumlarını da... Sanatçılar Yürüyor platformu adalet yürüyüşü dörtlüklerini bakalım nasıl bir mizansenle okuyacak? Anneler nasıl yorumlayacaklar “Gezi Onurumuzdur”u, acıları taptazeyken... Orhan Aydın, Ebru Saçar, çok değer verdiğim sanatçı dostlarım..., yorumlarını heyecanla bekliyorum... Tuna Kiremitçi’nin “Kendime ve Herkese Sorular” bestesini ve yorumunu ilk kez orada işitip izleyeceğim... Genç arkadaşım ve piyano öğretmenim Selçuk Korku baştan sona sahnede olacak. Bu buluşmanın heyecanıyla yaptığı “Atatürk’e Armağan” adlı bestesi ise sanırım çok güçlü unutulmaz bir etki yaratacaktır... Çeyrek yüzyıllık dostum, kardeşim Haluk Çetin, yüz binlere ulaşan “Çaresi İsyan” bestesinin yanı sıra, yeni çıkan albümünde de yer alan Kara Bir Rüzgâr bestesini ilk kez o gün topluluk önünde seslendirecek... Sevgili Meltem Cumbul ve Levent Üzümcü arkadaşlarım ise, sunumları içinde Nasreddin Hoca ve Despot yorumlarıyla salonu herhalde kırıp geçirecekler... Bir de Kemal Kılıçdaroğlu sürprizi var ama, onu buluşma gününe bırakalım...

- Gezi Anneleri’nin katılımı özellikle önemli... Kitabınız ve tabii ki siz Gezi Anneleri ile nasıl bir duygu birliğinde buluşuyorsunuz?

Elif Akkaya düşündü ve örgütledi bunu... Gezi Anneleri, bu ülkenin bütün mazlum çocuklarının, adaletsizlik kurbanı çocuklarının, isyankâr çocuklarının anneleridir... Benim erken sayılacak yaşta yitirdiğim sevgili annem de evlat acısı yaşamadı ama, hapisteki evladın tutsaklık acısını yaşadı... Bu ülke böyle annelerle dolup taşıyor.. Onlar bizim kutsallarımızdır...

- Muhalif bir sanatçı olarak 2018’den ne gibi beklentileriniz olduğunu sorsak...

Muhalif, yurtsever, insancıl; yurdun ve insanın bağımsızlığı, adalet ve eşitlik uğruna en ağır bedelleri ödemeye hazır... 2018’e bu duygularla, belki daha da bilenmiş olarak giriyorum... Aleksandr Puşkin’in Boris Godunov oyununda “Halk gizlice ayaklanmaya eğilimlidir” diye hiç unutmadığım söz vardır...

Dünya halkları adaletsizliğe karşı isyan duygularıyla doluyor... Bizim halkımız da kendisine zorla giydirilmek istenen deli gömleğini, tutsaklık giysilerini yırtıp atacaktır.