Sosyal medya tartışmaları sürüyor: 'Türkiye’de zaten çok ciddi bir denetim var'

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz” ifadelerinin ardından konuşan uzmanlar, Türkiye’de zaten hali hazırda çok ciddi bir internet denetimi olduğunu değerlendiriyor.

BBC Türkçe
Getty Images

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz" ifadelerinin ardından konuşan uzmanlar, Türkiye'de zaten hali hazırda çok ciddi bir internet denetimi olduğunu değerlendiriyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, kızı Esra Albayrak'a Twitter üzerinden gelen yorumlara tepki göstererek "Bu millete, bu ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Onun için de bir an önce biz bunları parlamentomuza getirip bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını istiyoruz" demesinin ardından sosyal medya düzenlemeleri yeniden gündemde.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çokça tepki gören açıklamaları ardından "Sayın Cumhurbaşkanımızın bu yaklaşımını baskıcı ve yasakçı bir kalıp içerisinde sunma çabaları beyhudedir" diyerek yazılı bir açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya platformlarının Türkiye'de haksız kazanç elde ettiğini söyledi:

"Söz konusu sosyal medya platformları cinsel istismar, müstehcenlik, kumar, dolandırıcılık, suça teşvik, terör propagandası, hakaret gibi kanunlarımızın suç saydığı konularda vatandaşlarımızın haklarının ?korunmasına yönelik hiçbir katkı sunmamakta, aksine tüm uyarılarımıza rağmen bu suçların işlenmesine zemin teşkil etmektedir. Ayrıca bu platformlar ülkemizde kontrolsüz bir şekilde kazanç elde etmekte, hiçbir vergi yükümlülüğüne tabi olmaksızın faaliyet göstermektedir."?

Altun ayrıca, söz konusu alanda 'tüm dünyada olduğu gibi' düzenlemelerin ve kontrollerin hukuk devleti içerisinde yapılacağını belirtti.

'TÜRKİYE'NİN ÖNÜNE MAALESEF BİR 0 KOYUP BÜTÜN SORUNLARI ÇÖZEMİYORUZ'

Getty Images
Erdoğan, 26 Haziran'da gençlerle videokonferansını Youtube yorumlarına kapatmıştı

Columbia Üniversitesi Küresel İfade Özgürlüğü girişimi üyelerinden Prof. Dr. Yaman Akdeniz ise Türkiye'nin hali hazırda internet üzerindeki denetim karnesinin 'oldukça kötü' olduğunu söylüyor.

Akdeniz, "Türkiye'de durum zaten vahim. Soruşturmaların sonunda da cezai işlemlerin yapıldığını görüyoruz ve bu giderek de artıyor" diyor.

Küresel İfade Özgürlüğü girişimi, Engelli Web projesi kapsamında engellenmiş web siteleri, URL adresleri, haber siteleri ve sosyal medya hesaplarını tespit edip raporluyor.

Bu bağlamda hazırladıkları 2019 Türkiye raporu ile ilgili konuşan Akdeniz, geçen yıl 245 bin civarında web sitesinin erişime engellendiğini, 2019 sonu itibariyle ise Türkiye'de 408 bin 494 web sitesi erişime engellendiğini söylüyor.

Akdeniz Türkiye'de zaten YouTube'un 2008 ile 2010 arasında önce iki buçuk yıl engelli olduğunu, Twitter'ın ise 2014 yılında 10 gün kadar erişime engellendiğini, Wikipedia'nın ise 2017 Ocak ayından 2020'ye dek erişime engellendiğini hatırlatıyor.

İnternet ve sosyal medya platformları üzerindeki kontrolün artması durumunda alternatif erişim çabalarının da çözüm olmayacağını söyleyen Akdeniz, "Diyorlar ki Wikipedia'nın önüne 0 koyuyoruz ya da VPN ile giriyoruz. Türkiye'nin önüne maalesef bir 0 koyup bütün sorunları çözemiyoruz. Ayrıca herkes VPN nedir bilmiyor, kullanmıyor. Kaldı ki Türkiye profesyonel ve ticari pek çok VPN servisini erişime engelliyor" diyor.

Akdeniz, sosyal medya platformlarının hazırladıkları şeffaflık raporlarına göre Türkiye'den kullanıcı bilgilerine erişme konusunda çok fazla talep geldiği ancak bu taleplerin çok büyük oranda karşılanmadığını ifade ederek, Twitter gibi sosyal medya ağlarının kendi iç kurallarına aykırı olmayan veya siyasi nitelikli olduğunu düşündükleri talepleri yerine getirmediklerini kaydediyor.

Türkiye'de erişim engeli kararı alınan internet sitesi ve sosyal medya hesaplarıyla ilgili hukuki sürecin uzun sürdüğünü belirten Akdeniz, tabloyu şöyle anlatıyor:

"Wikipedia'nın erişime açılması mücadelemiz iki buçuk yıl sürdü. Oda TV'nin de erişime kapatılan haber sitesinin mücadelesine devam ediyoruz. Geçtiğimiz ay Independent Türkiye haber sitesi Suudi Arabistan'la olan siyasi bir sürtüşmenin sonucu olarak erişime engellendi. Böylesi baskıcı bir ortamdayız ve internet her an tehlike altında."

Getty Images

'HER YIL ORTALAMA 60 BİN KİŞİ CUMHURBAŞKANINA HAKARETTEN SORUŞTURULUYOR'

Peki, sosyal medya platformlarında hakaret ve kişisel haklara saldırı nitelikli içeriklerin denetlenmesi nasıl sağlanıyor?

"İfade özgürlüğü tabii ki mutlak bir hak değil" diyen Akdeniz, Türkiye'de de sınırlarının kanunlarla, Anayasa Mahkemesi kararlarıyla ve içtihatlarla çizildiğini kaydediyor.

"Türkiye'de beş yıl önce Facebook'ta beğendiği bir ileti nedeniyle terör propagandasından yargılanan da var, Canan Kaftancıoğlu gibi yedi sene önce attığı paylaşımlardan beş farklı suçlama ile yargılanan bir siyasetçi de. Ya da Esra Albayrak için hoşlanılmayacak şeyleri yazanlar da çıkabiliyor. Bütün bunların karşılığı sosyal medya platformlarının engellenmesi olmamalı.

"AİHM'e göre bir yazar, bir gazeteci kaleme aldığı bir yazı nedeniyle yargılanabilir ama o yazının yer aldığı internet sitesi, dergi, gazete asla erişime toptan kapatılamaz. AİHM, bu ancak sansür olur diyor çünkü yayınlanmamış içerikleri de kapatmış veya yasaklamış oluyorsunuz."

Akdeniz ayrıca, her yıl ortalama 60 bin kişinin Cumhurbaşkanı'na hakaretten soruşturulduğunu söylüyor ve hakaret, propaganda gibi konularda siyasi ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda 'Çizgi çok ince olabiliyor' diyor.

'HÜKÜMET YANLISI OLMAYAN YAYINLAR İÇİN SADECE İNTERNET KALDI'

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği Direktörü Barış Altıntaş ise internet üzerindeki denetimin artırılması ve sosyal medya platformlarına erişim engeli ihtimalinin Türkiye'de giderek daralan medya ve ifade özgürlüğünden bağımsız değerlendirilemeyeceğini düşünüyor.

Hükümet yanlısı olmayan yayınlar ve gazeteciler açısından tek mecranın internet kaldığını söyleyen Altıntaş, televizyonların hakimiyeti sürmesine rağmen internetten haber alan insanların sayısı her geçen gün arttığını ve internetin özellikle yazılı basın açısından büyük bir avantaj olduğunu değerlendiriyor.

Getty Images

Geçen yıl Ağustos ayında yürürlüğe giren yönetmelikle Netflix, BluTV ve Puhutv gibi dijital platformlar Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) denetimi kapsamına girdiğini hatırlatan Altıntaş'a göre, bu düzenleme ile Cumhurbaşkanı'nın işaret ettiği yeni yasal düzenleme birbirinin tamamlayıcısı olacağa benziyor.

Altıntaş, RTÜK'ün internet üzerinden radyo, televizyon veya isteğe bağlı yayıncılık yapan tüm mecralardaki içerikleri denetleyebildiği bu kararı şöyle değerlendiriyor:

"İnternetin denetiminin RTÜK'e devredilmesiyle, her gün bir video yayımlayan bir mecra bile olsan o yönetmelik kapsamında değerlendirilebilirsin ve lisans alman gerekir. Lisans almak için ise güvenlik incelemesinden geçmek gerekiyor. Fakat Türkiye'de hiç kimse, gazetecilik yapmak için izin almak zorunda değildir. Bu durum hem Anayasa hem de İnsan Hakları Sözleşmesi ile korunan tüm haklarımıza aykırıdır."

AKP'nin bir süredir üzerinde çalıştığını ifade ettiği ve Cumhurbaşkanı'nın da dün ifade ettiği yasal düzenleme hakkında Altıntaş, "Burada basın özgürlüğü ile ilgili hiç bitmeyen bir endişe var. Hem internet üzerinden basını tehdit ediyor hem de bireysel görüşlerin belirtilmesini istemiyorlar" yorumunda bulunuyor.