"Sosyal devleti unuttuk"
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal devlet ilkesinin unutulduğunu, talan edildiğini öne sürerek ''(Laiklik, demokrasi) dedik, sosyal devleti unuttuk. Yoksulları laiklik ilgilendirmiyor, demokrasi ilgilendirmiyor. Onlar, akşam evlerinde yemek pişecek mi, pişmeyecek mi onu düşünüyorlar'' dedi.
cumhuriyet.com.trArdahan Kalkınma Vakfı, 11 Nisan 1980 tarihinde Ankara'da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen gazeteci-yazar ve TRT prodüktörü Ümit Kaftancıoğlu'nun öldürülüşünün 30. yılı nedeniyle Hacıbektaş Kültür Merkezinde panel düzenledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş'in oturum başkanlığını yaptığı panelde, Ümit Kaftancıoğlu'nun akrabası Canan Kaftancıoğlu, Prof. Dr. Ünsal Yavuz ve CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu konuşmacı olarak katıldı. Gazeteci Uğur Dündar da panele konuşmasının yer aldığı videoyu göndererek, izleyicilere seslendi.
Kılıçdaroğlu, Ümit Kaftancıoğlu ile tanışma fırsatı bulamadığını ancak bir gazetede röportajını okuyarak Kaftancıoğlu'nu tanıma fırsatı bulduğunu anlatarak, Kaftancıoğlu'nun, ''Kimsenin önünde eğilmeyen, inançlarını dürüstçe savunan, doğduğu bölgedeki sorunları anlayarak, yoksul insanların yaşadıklarını en çarpıcı şekilde öyküleştirebilen bir kişilik'' olduğunu söyledi.
Kaftancıoğlu'nun öykülerinde her zaman sosyal dayanışmaya işaret ettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu'nun yaşaması halinde yeni öykülerinde, ''Sosyal devlet olgusunun nasıl talan edildiğini, yok edildiğini'' tanımlayacağını savundu.
Kemal Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: ''(Laiklik, demokrasi) dedik, sosyal devleti unuttuk. Yoksulları laiklik ilgilendirmiyor, demokrasi ilgilendirmiyor. Onlar, akşam evlerinde yemek pişecek mi, pişmeyecek mi onu düşünüyorlar. Yoksul bir ailede bir kadının iki çocuğunu aç yatırmasının ne büyük bir dram olduğunu en iyi o kadın bilir, en iyi de Kaftancıoğlu tanımlardı. Bunlar sadece büyük kentlerin varoşlarında değil, Hakkari'de, Ardahan'da da yaşanıyor.
O varoşlara biz gitmiyoruz, neden? Biz halkçı değil miydik? Neden oraları boş bıraktık. Sen oradan koptuğunda oralardaki boşluğu birileri doldurdu. Onların inançlarını, etnik kimliklerini sömürdüler. İnançları sömürerek oy aldılar, para topladılar, fabrikalar kuruyoruz diye yeşil holdingler kurdular, paramızı hortumladılar. Sadece Almanya'dan 8 milyar doları götürdüler, Deniz Feneriyle götürdüler. Biz bunları seyrettik, baktık. Bu sistemi ve sömürmeyi başlatan 12 Eylül darbesidir. Çocuklarımızın yaşlarını büyüterek asan 12 Eylül darbesidir. 12 Eylül darbecileri, toplumu bugünlere getiren toplum mühendisliğini yapan kişilerdir. Bizlere de bu günlerin olacağını haber veren, anlatan birileri vardı, ama onları da öldürdüler.''
Kılıçdaroğlu, düzenlenen mitinglere hep aynı çevrelerin katıldığına işaret ederek, bu kişilerin sadece birbirlerine bir şeyler anlattığını, farklı düşünceden kişilere ulaşamadığını ve bunun çok büyük bir eksiklik olduğunu vurguladı.
Sol düşüncedeki insanların birlik ve beraberlik içerisinde hareket edemediğini ifade eden CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, ''Biz ayrışıyoruz, bölünüyoruz, amip gibi çoğalıyoruz, ayrışmayı marifet sayıyoruz. Niçin? Sadece ve sadece koltuk yüzünden. Kaftancıoğlu yaşasaydı bu bölünmeye o da şaşırırdı'' diye konuştu.
Panelde yapılan diğer konuşmalarda ise Kaftancıoğlu'nun hayatı ve öyküleri anlatıldı.
Oturum Başkanı CHP Genel Başkan Yardımcısı Ateş de izleyicilerden gelen sorular üzerine, anayasa değişikliği çalışmalarının temel hedefinin, ''AK Parti'nin yargıyı ele geçirme isteği'' olduğunu öne sürdü. Ateş, ''Çaldılar, çırptılar, gideceklerini görünce, sonlarının geldiğini anlayınca kendilerinin belirlediği yargıçlar, kendilerini yargılasın diye anayasa değişikliği yapmaya çalışıyorlar'' dedi.
Anayasa değişikliğinin halk oylamasına gideceğine inandıklarını belirten Ateş, salonda bulunanlardan, kapı kapı dolaşıp, ''AK Parti'nin asıl amacının yargıyı ele geçirmek'' olduğunu herkese anlatmalarını ve anayasa değişikliğinin halk oylamasında geri döndürülmesini istedi.
''Halkın önünde perde çekmeye AKP'nin gücü yetmeyecektir"
Panelin ardından CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
CHP'nin ''Cumhurbaşkanı paketin 3 maddesini ayırsın ve veto etsin'' önerisine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''Bu bir şark kurnazlığıdır. Muhatabı bunun Meclis Başkanlığı ve grup başkanvekillikleridir'' dediğinin anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın konuya ilişkin ''şark kurnazlığı'' demesinin yakışmadığını söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın her eleştirisinde ''CHP öneri getirmiyor'' dediğini hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Öneri getiriyoruz, buna 'şark kurnazlığı' deniliyor. Aslında şark kurnazlığı önerilere kulak tıkamaktır. Doğru olmayanı da budur. Sayın Başbakan şunu çok iyi bilmeli, anayasalar toplumsal uzlaşma belgeleridir, toplumsal uzlaşıyla çıkmalıdır. Biz 3 konu hariç, diğer maddelere olumlu oy vereceğimizi söylüyoruz, hakların ve özgürlüklerin genişletilmesinden yanayız, ama hakları ve özgürlükleri hedefe koyup, arkasından başka niyetlerle yola çıkmanın da doğru olmadığını düşünüyoruz, halka her zaman doğruları söylemek durumundayız.''
Bir gazetecinin, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Danıştay Başkanı Mustafa Birden ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili Kadir Özbek'in, Ankara Adliyesi'nde görevli hakim ve savcılarla yarın bir araya gelecekleri bir toplantı yapılacağını ve Başbakan Erdoğan'ın da bunu ''açık açık siyaset yapılıyor'' şeklinde değerlendirdiğini hatırlatması üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Her meslek grubunun sorunları bulunduğunu ve sorunu bulunan insanların bir araya gelip, sorunlarını ve çözümlerini tartışmalarını siyaset olarak algılamanın, o ülkede demokrasi kültürünün bulunmadığının'' göstergesi olacağını söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın yarın Ankara Adliyesi'nde yapılacak toplantıyı merak etmesi halinde toplantıya Adalet Bakanlığı'ndan da görevliler gönderebileceğini belirterek, şunları kaydetti:
''Sayın Başbakan bunu merak ediyorsa oraya Adalet Bakanlığı'ndan görevlileri de gönderebilir, 'gidin dinleyin, nedir sorunları' diyebilir. Sayın Başbakan, anayasa değişikliğine son şekli kendisi verdi. Niçin yargıya sormuyor? Demokrasi diyoruz, sivil topluma, sorunlarını çözeceğimiz grupların söylemlerine kulaklarımızı tıkıyoruz. Demokrasi herkesi dinlemektir. Yargının sorunları yıllar yılı dile getiriliyor, bu konuda Adalet Bakanlığı'nda çok ciddi çalışmaları var. 'Venedik Kriterleri' dediler uygulamıyorlar, 'Avrupa Birliği'nin görüşleri' dediler, uygulamıyorlar, ilerleme raporlarında öneriler var uygulamıyorlar. Bir siyasal iktidar, kendi kafasının arkasındaki düşünceleri yaşama geçirmek için halkın gözüne perde çekmek istiyorsa bu perdeyi çekmeye AKP'nin gücü yetmeyecektir.''