Sonsuzluk ve bir konser

Sinemanın büyük ustası Theo Angelopoulos anısına gerçekleştirilen konserde, 'Sonsuzluk ve Bir Gün'ün bestecisi Karaindrou notalardan goblen, melodilerden kanaviçe işliyordu. Eserler o kadar bütünlüklü ve birbirine bağlıydı ki, izleyiciler konser boyunca sadece 4 kez alkışlama fırsatı bulabildiler.

cumhuriyet.com.tr

Bazı müzikler vardır, insanların kulaklarından içeri bir kez sızar, sonra ömür boyu ruhlarını tutsak eder; işte Eleni Karaindrou’nun müziği bunlardan biri. O müziği nerede duyarsanız duyun, ister İstiklal Caddesi’nin azgın kalabalığının ortasında canhıraş yol almaya çalışırken, ister saçma sapan TV programlarının jeneriğinde, hiç fark etmez.

22. Akbank Caz Festivali’nin üçüncü gününde, güzide sözcüğünün ifade ettiği tüm anlamları içeren bir konser gerçekleştirdi Yunan besteci Eleni; memleketlisi dört besteci ve şef Ender Sakpınar yönetimindeki İstanbul Oda Orkestrası eşliğinde. Büyük sinema yönetmeni Theo Angelopoulos anısına gerçekleştirilen konserde, seçkin ve iyi giyimli insanlar tarafından doldurulmuştu, Lütfi Kırdar’ın konforlu salonu.

2006’da da aynı salona gelmiş, Fenerbahçe-Galatasaray derbisine rağmen salonu doldurmuştu Karaindrou, “Barış için Kuzey-Güney Müzisyenleri Buluşması” temalı konserinde. O konsere Erol Erdinç yönetimindeki Hacettepe Üniversitesi Senfoni Orkestrası eşlik etmişti.

Yine yanında dört hemşerisi vardı Eleni’nin; bunlardan üçü obuacı Vangelis Christopoulos, mandolinci Aristotle Dimitriadis ve ikinci piyanist Natalia Michailidou kadrodaki yerini korurken, akordeoncu Dinos Hadjiiordanou’yu ilk kez görüyorduk.

Angelopoulos’un 8 filmine müzik yaptı Eleni; “Kitera’ya Yolculuk” (1984), “Arıcı” (1986) “Puslu Manzaralar” (1988), “Leyleğin Geciken Adımı” (1991), “Ulis’in Bakışı” (1995), “Sonsuzluk ve Bir Gün” (1998), “Ağlayan Çayır” (2004) ve “Zamanın Tozu” (2009). Bunlar dışında L’africana ve Rosa gibi bazı diziler de var birlikte çalıştıkları. Eleni, hiçbirini unutmamış, adı zikredilen tüm eserlerden seçilmiş bir repertuvar hazırlamıştı.

Eleni’nin yaptığı iş, müzik yazma çabasının ötesine uzanıyor. Görüntülere nüfuz eden müzikleri filmlerin ayrılmaz parçaları. İzleyici birini diğerinden ayırarak düşünemez. O nedenle sahneden salona yayılan duygusal rezonans çok yüksek onun konserlerinde.

Fiziken tüy hafifliğinde, ruhen kurşun gibi ağır melodiler… Tüm salon antik değerlerle, dramatik tablolarla, müzikal geleneklerle birlikte yolculuk ediyor.

Parçalar o kadar bütünlüklü ve birbirine bağlı ki, 27 parçalık konserde (biri başta, diğeri sonda olmak üzere) sadece 4 kez alkışlama fırsatı buluyor izleyiciler.

Eleni bir virtüöz piyanist değil; o nedenle maharet gerektiren bölümlerde Natalia oturuyor piyanonun başına. 35 kişilik toplulukta en mütevazı olanı Eleni; diğerlerinin yanında emekli maaşına bakan devlet memuru gibi kalıyor.

Yunan müzisyenlerin çalgıları, yaylılar arasından bazen bir kule gibi yükseliyor, kusursuz güzellikte pasajlar ve sololar alıyorlar; Eleni notalardan goblen, melodilerden kanaviçe işliyor.

“Sonsuzluk ve Bir Gün”
ile program kâğıt üzerinde sona ererken, tebrik, selamlama ve çiçek sunma ayini başlıyor. Bu töreni iki kısa bis süslüyor.

Şimdi altı yıl önceki derbinin sonucunu sorsanız pek çok kişi hatırlamaz; ama o akşam salonda olanlar konseri hâlâ unutmamıştır, önceki akşamkini de sonsuza dek unutmayacakları gibi… (muratbeser@muratbeser.com)