Son YAŞ’ta terfi ettirilen ‘FETÖ itirafçısı General Serdar Atasoy’u kim korudu’ tartışması
Tuğgeneral Serdar Atasoy’un FETÖ itirafçısı olması, YAŞ’taki terfilerin belirlenme yöntemini tartışmaya açtı. Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, yaşananları “terfi ve tayinlerde AKP teşkilatlarının etkili hale gelmiş olmasının yansıması” olarak değerlendirdi.
Hüseyin HayatseverSon Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısı kararıyla tuğgeneralliğe terfi ettirilen Serdar Atasoy’un FETÖ üyesi olmak iddiasıyla gözaltına alınmasından sonra itirafçı olması, YAŞ’ta terfi ve tayinlerin belirlenme yöntemi ile FETÖ’yle mücadele konusunda tartışma yarattı. Ortaya çıkan tabloyu “terfi ve tayinlerde AKP teşkilatlarının etkili hale gelmiş olmasının yansıması” olarak değerlendiren emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, “FETÖ ile mücadele ideolojik boyutta yapılmadığı için gizlenmek isteyenler başka bir tarikat maskesi takabilirler. Dolayısıyla ideolojik berraklığı olmayan bir mücadelenin hata yapması kaçınılmazdır” diye konuştu.
YAŞ kararıyla 30 Ağustos 2020 tarihi itibarıyla tuğgeneralliğe terfi ettirilerek Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na atanan, ancak bu göreve başlatılmadan emekliye ayrılan Serdar Atasoy, 27 Ocak’ta FETÖ soruşturmasında gözaltına alınmış, Atasoy’un etkin pişmanlıktan yararlanarak örgütsel geçmişine ilişkin tüm bildiklerini anlattığı ortaya çıkmıştı. Atasoy, ifadesinde 1988’de örgüte girdiğini, 1996 yılında teğmen rütbesini Fethullah Gülen’in taktığını, 2003 yılındaki kurmaylık sınav sorularının kendisine önceden verilerek bu sınavı kazandığını itiraf etmişti.
FETÖ üyeliği suçlamasıyla yürütülen soruşturmada itirafçı olan Atasoy’un son YAŞ toplantısında albaylıktan generalliğe terfi ettirilerek Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı görevine atanmış olması tartışma yarattı. Konuyla ilgili Cumhuriyet’e konuşan emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, “Bu kişiyi kim atadıysa, kim getirdiyse yanlış yapmış olduğu çok açık. Bu konuda idari bir sürecin işlemesi de beklenmeli tabii, bu önerinin nereden geldiği, kimin empoze ettiğine bakılması gerekiyor” dedi.
Son YAŞ toplantısında 700’den fazla albayın emekli edildiğine dikkat çeken Yavuz, “Son YAŞ toplantılarında çok kıymetli subaylar emekli edildi. Bir yandan bu subaylar emekli edilirken diğer taraftan daha üst düzeylere şaibeli isimlerin gelmesi tesadüf müdür, yoksa birileri hâlâ çalışıyor mu, bu soruların yanıtlanması gerekiyor” diye konuştu.
Yavuz, YAŞ’ta yapılan atamalardaki karar mekanizmasında iktidarın etkili olduğunu belirterek “AKP, ağırlıklı olarak kendi il-ilçe teşkilatlarından isimler belirleyerek terfileri sağlıyor. Eskiden de önceden bir çalışma yapılırdı, aylarca tartışılırdı, çeşitli anketler düzenlenirdi. Ama şimdi bunları ağırlıklı olarak AKP teşkilatı yapıyor. Türkiye’de asker ve siyaset karşılıklı zeminlerde konuşmaktan ziyade bir tarafın talimatları doğrultusunda yürütülüyor. Asker ve siyaset meselesinde tersine bir vesayet işlemeye başladı. Geçmişte yapılan eleştirilerin şimdi tam tersini yaşıyoruz. Terfi ve tayinlerde AKP teşkilatlarının giderek daha çok etkili hale gelmiş olmasının bu tür yansımalarını göreceğiz” değerlendirmesini yaptı.
‘İDEOLOJİK MÜCADELE YOK’
FETÖ ile mücadelenin ideolojik boyutta yapılmadığını vurgulayan Yavuz, “FETÖ’yü çökertmek için bir mücadele yapılıyor, fakat bu mücadele ideolojik berraklıkla yapılmıyor. FETÖ’yü devletten atmaya yönelik doğru işler var, fakat ideolojik bir mücadele olmadığı için başka tarikatlara, cemaatlere alan açılıyor. Dolayısıyla dindar görünme bir ön kabul olarak ortaya çıktığı için bu tür maske takanların işi kolaylaşıyor. Çünkü gizlenmek isteyenler kolaylıkla başka bir tarikat maskesi takabilirler. Tarikat zihniyetiyle mücadele diye bir kavram yok ortada” dedi. Ordu, yargı, Emniyet başta olmak üzere devlet memurlarının kendi yasal amiri dışında başka bir merkezden emir alamayacağını belirten Yavuz, “Orduda asker komutanından emir alır, asker de meşru siyasi iradenin emrinde hareket etmek durumundadır. Fakat tarikat mensubu bir kişi dışarıdan emir alır. İdeolojik berraklığı olmayan bir mücadelenin de hata yapması kaçınılmazdır. Bu da bu tür sorunların daha da çok yaşanabileceği ihtimalini ortaya çıkartıyor. Bu durumun sadece bu vakayla sınırlı olduğunu da düşünmüyorum” diye konuştu.