Son gazeteci

Son gazeteci

HINCAL ULUÇ

Gazeteci ve yazar Hıncal Uluç, Arcayürek için şunları söyledi: “Cüneyt abi bana sorarsanız son gazetecilerden birisiydi. Hani son Mohikanlar var ya onlar gibi. Neden bugün bu kadar gazete ve çalışanı var, bizler varız da Cüneyt Abi son gazeteci oluyor. Ben 1957’de 17 yaşında Ankara’da gazeteciliğe başladım. O devrin en ünlü gazetecisi Arcayürek’ti ve o dönemin ünlü gazetecisinin işi de Hürriyet gazetesinin Ankara diplomatik muhabirliği idi. Yani Genel Yayın Müdürü, Yazıişleri Müdür veya Ankara temsilcisi değil, sadece diplomatik muhabir. O zamanlarda gazete haber, gazeteci de haberci idi. Bugün çıkın sokağa karşınıza kim gelirse gelsin 10 tane gazeteci ismi sayın deyin, 1 tane muhabir ismi duyarsanız ben kalemimi bıkarıp kendi kendimi emekli ederim. Gazeteciliği biz şimdi ajanslardan gelen haber ve resimleri doldurup ondan sonra sayfaları yazarlarla süsleyen ve satan bir reklam medyasına çevirdik.”

Gerçek bir abiydi

Hıncal Uluç, “O devirde Türkiye’yi sarsan gazetecilik olaylarından birisi “Johnson’un Mektubu” idi. Türkiye - Amerikan ilişkilerini allak bullak etmişti. Cüneyt Abi ile yıllarımız beraber geçti. Komşu iki basın sitesinde oturduk. Böyle bir senin gazeten, benim gazetem rekabeti ve haber atlatma rekabeti müthişti. Ama meslektaş olmanın dostluğu da müthişti. Ben Cüneyt Abi ile aynı gazetede hiç çalışmadım. Beni ne kadar sevdiğini, benim onu sevdiğim kadar bilirim. Gerçekten Cüneyt Abi sözcüğünün arkasındaki “abi” sözcüğü bir saygı değil sevgi sözcüğüdür. Haberini kendine cin gibi saklar ama meslektaş olarak da, insan olarak da bildiği her şeyi biz genç gazetecilere öğretmeye çalışırdı. O gerçekten bir abiydi” dedi.