Erdoğan'dan Montrö bildirisi için ilk açıklama

Emekli 104 amiralin yayımladığı Montrö bildirisi sonrası AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilk kez konuştu. Erdoğan, "Bir gece yarısı gerçekleştirilen bu eylem kesinlikle art niyetli bir girişimdir. Emekli amirallerin vazifesi 104 tanesi bir araya gelerek siyasi tartışma konusunda darbe imaları içeren bildiriler yayınlamak değildir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan emekli 104 amiralin, "Tekkedeki amiral", "Montrö'nün tartışmaya açılması", "Atatürk ilke ve devrimleri" konularında yayımladığı bildiri sonrası ilk açıklamasını yaptı.

Erdoğan, "Bir gece yarısı gerçekleştirilen bu eylem kesinlikle art niyetli bir girişimdir. Emekli amirallerin vazifesi 104 tanesi bir araya gelerek siyasi bir tartışma konusunda darbe imaları içeren bildiriler yayınlamak değildir. Emekli amiral sıfatıyla da olsa böyle bir girişim, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik bir bühtandır" ifadelerini kullandı.

'BİLDİRİ ART NİYETLİ'

Erdoğan amirallerin bildirisi için, "Kesinlikle art niyetli bir girişimdir. Emekli amirallerin vazifesi, 104 tanesi bir araya gelerek darbe imaları içerek bildiri yayımlamak değildir" yorumunu yaptı.

SARIKLI AMİRAL: 'MÜNFERİT'

Emekli amirallerin bildirisine de konu olan "sarıklı amiral" ile ilgili olarak "TSK'nın disiplin anlayışı ile bağdaşmayacak fotoğraf veren askere olumlu bakmadık, bakmayacağız" diyen Erdoğan, "Münferit olduğu açıkça bellidir" şeklinde konuştu.

KANAL İSTANBUL

"Montröden çıkmak gibi bir niyetimiz yok" diyen Erdoğan, "Türkiye, Kanal İstanbul sayesinde İstanbul Boğazı'ndaki ağır deniz trafiği yükünü hafifletirken Montrö'deki sınırlamaların dışında tamamen kendi egemenliğinde bir alternatife kavuşmuş olacaktır. Bu bizim egemenlik mücadelemizdir" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

'BU MESELEYİ SİYASİ İSTİSMAR ARACI HALİNE GETİRMEK İSTEYENLER ÇIKACAK'

"Hiçbir emekli kamu görevlisinin topluca böyle bir yola tevessül etme hakkı yoktur. Buna ifade özgürlüğü diyemeyiz. İfade özgürlüğü, seçilmiş yönetimi darbeyle tehdit eden cümleleri kapsamaz. Türkiye'de demokrasiye yönelik her saldırı, bu tarz bildirilerin ardından gelmiştir. FETÖ'cü hainlerin darbe girişimine karşı milletimizin yanında yer alırken görmedik. Yayınlanan bildiriyi özellikle dikkate alıp gereken her tedbiri uygulama kararlılığımızı ortaya koyuyoruz. Bu meseleyi siyasi istismar aracı haline getirmek isteyenler çıkacaktır. Onlarla sandıkta hesaplaşacağız. Milleti ve milletin seçtiği yönetimi tehdit etme cüretini gösterenlere hadlerini yine milletimizle göstereceğiz."

'ANA MUHALEFET PARTİSİNİ DEMOKRASİDEN YANA TUTUM ALMAYA ÇAĞIRIYORUZ'

"Montrö'nün ülkemize sağladığı kazanımları önemli görüyor, daha iyisi için imkan bulana kadar bu sözleşmeye bağlılığımızı sürdürüyoruz. Eski diplomatlardan, eski milletvekillerinden ülkemize karşı husumetleriyle bilinen sözde aydınlardan oluşan kimi kesimler, bir süredir benzer söylemlerle yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı hedef almaktadır. Üstelik bunların çoğu da ülkede dikili taşı olmayan, millete zerre faydası dokunmamış kişilerdir. Ana muhalefet partisini demokrasiden yana tutum almaya çağırıyoruz. Amaç Montrö Sözleşmesiyle ilgili tartışmaya katkı sağlamaksa bunun mecrası bildiri yayımlamak değil, akademik dünyada görüş ifade etmektir."

Montrö Sözleşmesinden çıkmayla ilgili halihazırda ne bir çalışmamız ne de böyle bir niyetimiz vardır." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ama gelecekte bu ihtiyaç ortaya çıkarsa, ülkemizi daha iyisine kavuşturmak üzere her sözleşmeyi gözden geçirmekten de çekinmeyiz." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:

"Bu işin merkezinde aslında ana muhalefet partisinin ta kendisi var. Kendi ülkelerinin ve milletinin felaketinden iktidar devşirme peşinde koşan muhterisleri milletimizin takdirine havale ediyoruz. Demokrasi ve hukuk içinde çözülecek meselelerin darbe imalı bildirilerin bahanesi haline dönüştürülmesi anayasaya yönelik açık tehdittir."

Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye, Kanal İstanbul sayesinde İstanbul Boğazı'ndaki ağır deniz trafiği yükünü hafifletirken Montrö'deki sınırlamaların dışında tamamen kendi egemenliğinde bir alternatife kavuşmuş olacaktır. Bu bizim egemenlik mücadelemizdir."