Sokaktaki insanı anlatmak istedik...

Anons” filminin senaryosunu, yönetmen Mahmut Fazıl Çoşkun’la birlikte kaleme alan Ercan Kesal, "Sokaktaki insanı anlatmak istedik" dedi.

Mehmet Basutçu

Sanat sinemasının özgün örneklerinin sunulduğu “Orizzonti” (Ufuklar) bölümünde yarışan “Anons”un büyük salondaki gösterimi, yer yer kahkahalarla, bazan de alkışlarla izlendikten sonra uzun uzun alkışlandı. Ardından, izleyiciler filmin yönetmenine, senaryo yazarına ve oyuncularına sorular yönelttiler. Türkiye’nin siyasi gündemini yakından tanıyan bir bölüm izleyici beklemedikleri türde bir filmle karşılaşmanın şakınlığı içindeydiler; geleneksel anlamda politik bir film değildi “Anons”. Gösterimin ardından, film ekibi tarafından Venedik’in merkezinde, Canale Grande’nin üzerindeki Bauer Palozzo’da verilen davette, senaryo yazarı Ercan Kesal ile kısa bir söyleşi yapma olanağı bulduk.

-Siyasi somut gerçeklerden yola çıkan bir konuyu işlemenin değişik yolları arasında nasıl seçim yaptınız?

Esasında her şey politiktir. Fakat, sinemanın politik olmak gibi bir misyonu olamaz. Politik mesaj kaygısı taşıyarak yola çıkan filmler kaba propogandist filmlerdir, bu da sinema değildir. “Anons” filminin merkezinde, 1960’lı yılların Türkiye’sinde gerçekten yaşanmış trajikomik bir darbe hikâyesinin içindeki sıradan insanın meselesi var. Sokağın hafızası var. O insanların son derece sıradan ama bir o kadar da yaşamsal dertleri var. Biz, darbecilerin değil, o insanların hikâyesini anlatmak istedik... Sokaktaki insanın çoğu zaman hesaba katılmayan gücünü, taşıdığı bin yıllık hafızayı, bilinci ve önemsiz gibi gözüken ama kendilerince yaşamsal olan dertlerini anlatmak istedik. Darbecilerin, filmin en sonunda söyledikleri “biz bir radyoya yenildik” cümlesi, esasında “biz sokağın ve sıradan insanın gücüne yenildik” anlamını taşımaktadır...

-Temmuz 2015 darbe girişimi senaryo çalışmalarını etkiledi mi?

Senaryonun kehaneti(!). Biz senaryomuzu çoktan bitirmiş, bakanlık desteğimizi almış filme hazırlanırken darbe girişimi yaşandı. Çok şaşırdık elbette... ve hayatın senaryomuzu adeta taklit etmesine de doğrusu üzüldük. Darbeler her zaman için lanetlenmiş eylemlerdir. Filmi çekmekten hiç vazgeçmedik. İyi filmler derdini iyi anlatırlar..

-Senaryoyla filmin dili arasındaki etkileşim sürekli miydi?

Senaryolar kuşkusuz filmlerin omurgasıdır; lâkin, filmin dilini yönetmen belirler. Tercih baştan sona Mahmut Fazıl Çoşkun’a aittir...